Atatürkü severim sayarım ama o yanlış yapmaz ne yaparsa doğru bunu dersen orda durcan işte her liderin her insanın hataları olduğu gibi illaki Atatürkün hatataları olmuştur.
Arap yazısı gibi diye bir laf vardır. yazıların bazılar öyle okunmaz halde ki yıllarını versen işin içinden çıkamazsın bence harf inkılabı okuma yazmayı toplumun geneline hızlı yaymak açısından elzem bir uygulamaydı.
Atatürk'ü ilahlaştıranları sevmem doğruları ve yanlışları vardır. Ama mevcut şartların ve dönemin gerektirdiklerini en doğru şekilde yapmıştır. Bu konuda sorgulanması abestir.
dipnot: Atatürk gelecek nesiller için bir yol haritası çizmiştir. Bizim dangalaklar sağ sol çatışmaları, halife-padişah isterük kafalı yobazlar sayesinde ülke yerinde saymıştır. Başaramadık çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmayı Atam ben şahsım adına özür diliyorum.
Bağnaz kemalistlere göre böyledir. Çünkü onların tanrısı. Kitapları da var elbette, nutuk. Böyle insanlarla hiç tartışmaya bile gidilmez. Çünkü ayette söylendiği gibidir. "Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. işte asıl gafiller onlardır."
Araf~179
Kendi kendini sorgulayan, yazdığım hadisler içinde yalan olanları da olabilir diyen buhariyi sorgulamayı dinden çıkma gerekçesi olarak gören dincilerin karşı çıktığı önerme.
Bence hem Atatürk hem hadis kitapları sorgulanabilir, hayır sorgulanamaz diyen yobazları dinlemeyin.
“ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. benim manevi mirasım bilim ve akıldır. zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. benim türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
1933 yılında atatürk’ ün milli eğitim bakanı dr. reşit galip’e hitaben söylevi,
kemalist devrim ve ideolojisi, ismet giritli, i.ü. yayınları, istanbul
yukarıdaki söylemini bilmeyen cahillerin var olduğunu düşündüğü veya uyguladığı yargıdır.
1930 lu yılların dünya siyaseti ve görüşü doğrultusunda pragmatik olarak ne yapması ne gerekiyorsa yapan bir liderdir. karşılaştırma ve eleştiri yapılacaksa kendi döneminin şartlarıyla ve benzerleriyle yapılmalıdır. günümüz koşullarıyla yapılması art niyet veya ahmaklık içerir. bunu söyleyen dingil padişahlara ve yunan işbirlikçisi ingiliz mandacısı din adamlarına hezeyanla toz kondurmadığı gibi peygamberle eş tutar birde.
solcuda farklı değildir türk düşmanı ve yeryüzünden türklere silinsin diyen marx engelse voltaire gibi bütün şahsiyetleri tanrı gibi görür sorgulamaz bundan da utanmaz.
atamızın feneri tutmasını ve milletimize çok güvenmesini hata olarak görüyorum. fenerbahçeyi tutmasını açıklamama zaten gerek yok. ciddiyetsizliği bir kenara bırakacak olursam şunu söyleyebilirim ki, kim ne derse desin cumhuriyet kurulduğundan beridir cumhuriyetle aynı yaşta olmasa da uzun zamandır demokrasi ile yönetiliyoruz buna rağmen geldiğimiz nokta ortada. demokrasi zaten dışardan müdahaleye çok açık bir sistem ve bu sistemle alakalı bazı şeyleri tam anlamıyla ne yazık ki öngörememiştir. benim görüşüme göre belki bu ülkenin başbakanını halk seçebilirdi ama bu ülkenin cumhurbaşkanını ne meclis seçmeliydi ne de halk. milli bir ordunun ve başta da kendinin yetiştirdiği bir kişi(genelkurmay başkanı) cumhurbaşkanı olmalıydı(fikirleri silsile şeklinde aşılanırdı) bu durumda ne darbe olurdu, ne fetö orduya sızabilirdi ne de ergenekon kumpasları olurdu. bir yerde darbe tehlikelerine karşı ordu dizginlenirdi, bir yerde bilgisiz ve cahil bir halkın seçtiği başbakanlar haddini aşamazdı. kökten(askeri liselerden) yetişmiş insanlar kontrol altına alınır milli fikirler aşılanırdı ve sızmaya daha en baştan engel olunurdu.
not:yazımda hiçbir siyasi partiye doğrudan bir hedef alınmamıştır lakin yarası olanlar gocunur vesselam.
edit: bunların dışında yaptıklarını eleştirmem çünkü çoğu doğru ve de mecburen yapılmıştır.
Bir ressamın öğrencisine verdiği öğütle alakalı bir hikaye var.
Öğrencinin yaptığı en güzel tabloyu şehrin ortasına koymasını ve yanına bir kalemle "Beğenmediğiniz yeri işaretleyin" yazılı bir not bırakmasını ister. Ertesi gün resmin her santiminin karalandığını gören öğrenci çok üzülür. Hoca bu kez başka bir resmi ve yanına boyalar ve fırçalarla bırakmasını ve "Beğenmediğiniz yeri düzeltin" diye bir not yazmasını ister. Ertesi gün resimde en ufak bir değişiklik yoktur.
Özetle eleştirmekle bok atmak arasında ince bir çizgi vardır. O çizgi de tam olarak şu cümleden geçer "sen kimsin y.rraam"
