okurken başında ben vardım lan. elimde sopa bekliyordum, yanlış okursa kafasına sağlam bi' vurim diye. biz büyüklerimizden öyle gördük. okuyamadık mı o sopa kafamıza inerdi. ilginç olanıysa, dün başımızda elinde sopayla bekleyen gavatların, bugün, geçmiş uygulamalardaki baskı ve cebirden dem vurup demokrasi havarisi kesilmeleri.
son olarak, amma germiş milleti atatürkün namazı ya da kuranı. yani okumuş olduğu kesin olsa veya kıldığı namaz, bugün onu eleştiren ibneler, istiklal mahkemeleri gibi çağ dışı uygulamaları da, tek parti diktasını da, ilke ve devrimleri de azgın birer köpek gibi savunurlardı. karakterleri böyle bunların. yavuz her fırsatta kuran allah vs dedi diye, yaptığı tüm katliamları deli gibi savunuyorlar. ki yavuz tek örnek değil.
biraz beyinle, dünyadaki tek rengin kendisi olmadığını anlar insan. anlayamamış olana ise küçük bir tavsiye. ilkokul 2. sınıf türkçe kitaplarında "üç kelebek"diye bir okuma parçası vardır. onu bi' okusunlar.
açıkçası çok da umursanmayan durum. atatürkün ne okuyup ne okumadığı, ya da neye inandığı kimseyi ilgilendirmemeli, iş olsun diye açılan başlıklar da açanın başına kalmalı.
Osmanlı askeri eğitimi aldığına göre ve de tabi osmanlı da islam imparatorluğu olduğuna göre tüm eğitim kurumlarında da din öğretildiğine göre Kuran' ı okumaması mümkün değildir.
atatürk kuran okumuştur, hatta kendi parasıyla kuran´ı diyanet´in bugün de geçerli bir tefsiri sayılan, hatta halen en iyi tefsirlerden sayılır, elmalılı hamdi tefsirini elmalılı hamdi hoca´ya tefsir ettirmiştir.
bu tefsir de paşa´nın diğer yaşayan eserleri gibi halen kuran-ı kerim´in en bilinen türkçe çevirisidir. ve elmalılı hocanın o geniş bilgisi yalın türkçe çeviriyle nesilden nesile aktarılacaktır.
mustafa kemal atatürk'ün kuran okuduğunu şu sözlerinden anlıyoruz:
''din insanların gıdasıdır. dinsiz adam boş bir eve benzer. insana hüzün verir. mutlaka bir şeye inanacağız. bu dinlerin en sonuncusu, elbette en mükemmelidir. islam dini hepsinden üstündür. onun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve bedir destanını okusunlar. hz. muhammed'in bir avuç imanlı müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin kureyş ordusuna karşı bedir meydan muharebesi'nde kazandığı zafer, fâni insanların kârı değildir. onun peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır.
milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. bu faziletleri hiç bir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz da. nasıl ki her konuda yüksek meslek ve uzmanlık sahipleri yetiştirmek gerekliyse, dinimizin felsefî hakikatlerini inceleyecek, anlayacak, öğrenecek, ilim ve fennine sahip olacak, seçkin ve hakikî yüce bilginleri yetiştirecek kurumlara sahip olmalıyız.
evet hakikaten kur'an'da çok büyük hikmetler ve düsturlar vardır. hele yâsîn sûresi ne şahane yazılmıştır. ben kur'an okumak istediğimde çok defa yâsîn sûresi okurum. bizzat cenâb-ı peygamber bile danışarak iş yapmak gereğini söylemiştir. ve kendisi bizzat öyle yapmıştır. bundan başka "ve şâvirhum fi'l-emri" diye cenâb- hakk'ın da kendisine seslenişi vardır. ... bu âyet-i kerîmeyi muvaffakıyâtımız için yegâne bir delili hayr ad eylerim.
ilâhî öğütler kur'an'ın içindedir. hz. peygamber'in sözlerinde ve hareketlerindedir. biz kur'an'ı duvara asmışız ancak tören olarak okuyoruz. vaazlarda da, din derslerinde de, mukabelelerde de, ölülerin ruhları için de onu hep musikî ile duygulanmak için okuyoruz. aklımızla anlayıp davranış geliştirmek için ise, başkalarının bize anlattıklarına bağlanıyoruz."