icraatlerinin , kendi hayatının yıllarca sistematik bir tabu olarak korunmuş olması toplum üzerinde bir travma yaratmıştır kanımca. konuyu biraz açarsak, daha ilkokul yıllarından itibaren, idealize edilerek çizilen atatürk portresi yaşın ilerlemesi ve zihnin gelişmesiyle kişinin zihninde, '' bu kadar mükemmel bir insan olamaz. '' çelişkisini yaratır. daha sonra resmi kaynaklar dışında da bir şeyler okumaya başlayan insan, durumun tam olarak böyle olmadığını, atatürk' ün de insan olduğu ve hatalar yaptığı, resmi ideolojinin ise kendisisni yanılttığı şeklinde yorumlar.
aldatılmışlık hissi ise öfkenin nedenidir. bu durum kişinin, atatürk düşmanlığı yapan ve ülke üzerinde farklı emelleri olan ideolojik grupların anti propogandasına yem olmak adına gerekli şartları oluşturmuştur çoktan. bu malum gruplar ise atatürk hakkında bire bin ekleyerek, iftiralar düzerek kişinin öfkesini atatürk' ün şahsına, bir mercek etkisiyle yoğunlaştırmış olur.
kısacası resmi ideoloji sorulara tam cevaplar vermediği için oluşan boşluğu, iç ve dış mihraklar işlerine geldiği gibi doldurur. olayın özü budur.
oysa ki can dündar' ın atatürk algısında benze şekilde ; atatürk' ü olduğu gibi kavrasaydık, yani yeri geldiğinde mustafa diyebilseydik. onu bu kadar farklı tanıtmaya çalışan grupların etkisi altında kalmaz, belki de bu grupların bu kadar prim yapmasına da izin vermezdik.
atatürk çağdaş türkiye' yi kuran, bu uğurda bedeller ödeyen ve ödeten bir insandı. kişisel hırsları da bu amaç için kendisine bir dinamizm sağlamıştır. bu gerçek herkese gayet normal olarak anlatılabilirdi elbet. bu durum halkın nerdeyse tamamiyle milli önderine hayranlık duymasına, samimi bir sevgi beslemesine vesile olurdu eminim ki.~~
"bizim devlet idaresindeki programımız chp programıdır. Bunun kapsadığı prensipler idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Ama bu prensipleri gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz ilhamlarımızı gökten, gaipten değil hayattan almış bulunuyoruz."