Halk icin halka ragmen yapilan inkılaplar, toplumda dogasi geregi tepkilerin olusmasina neden olur, tabandan değil tepeden inme devrim anlayisinda bunlar olagandir! Bu devrimleri yaparken ataturk'un sahip oldugu makam ve guc her hangi bir diktatorun sahip oldugu makam ve gucten hic bir zaman daha az degildir, cunku ulkede ne tam anlamiyla bir demokrasi soz konusudur*,ne de halkin memnuniyeti homojen dagilmistir!*Halka ragmen denilmesinin sebebi tum toplumun destegini almadan bu devrimlerin yapilmasinin saglanmasidir,ki sadece bu bilgilere bakilarak teoride diktator kelimesi gecerliligini korumaktadir! Ama tarih biliminde, olaylari o anın sartlarina gore degerlendirme ilkesi vardir ki ekonomik ve sosyal cokuntuye ugramis bir toplumda tabandan gelen tepki ve isyanla, egitim ve kultur bilincinin yeterlik duzeyine ulasarak gerceklestirilecek devrim, tahammul edilemez bir surede olusur, o yuzden diger secenek olan tepeden inme devrim yasanan ortamda kacinilmazdir!
Peki bu yolu secti diye ataturk'e diktator diyebilir miyiz?
diyebilirsin ama bu onun, teoride ve gorunurde olsa da, diktator olmadigi gercegini degistirmez.
soru değil, cevapları olan bir zihniyettir.
alt ve art niyetleri de vardır.
atatürk'ün diktatör olup olmaması onlar için herhangi bir önem arz etmez.
onlar, atatürk'ün diktatör olduğu iddialarını seslendirerek o'na ve o'na bağlı insanlara çamur atma çabasındadırlar.
büyük önderin bunca yaptığına ettiğine bok atmak için bi laf bulamayıp, ülkeyi monarşiden cumhuriyete taşıma sürecindeki uygulamarı kısaca diktatörlük olarak algılayan zihniyettir.
"atatürk diktatör müdür?" isimli kitabın yazarı muhtar kumral da, kitabının sonunda bu konuda şöyle diyor.
"Atatürk, yapı olarak bir demokrasi adamı, toplumsal bakımdan, tartışmayı, eleştiriyi, özgürlüğü seven bir toplum adamıdır; "Dünyada, ulusun bağrında bağımsız bir birey olmak gibi mutluluk var mıdır?" diyen Atatürk, kanımızca diktatör değildir. Diktatörün ruh yapısını olusturan öğe, şiddetli, sonsuz bir bencilliktir. Halbuki, Atatürk, bu durumun karşıtı olan bağışlayıcılığın, özverinin ve alçakgönüllülüğün tam bir örneğidir."
vahdettin'in testislerini yalamak için birbirleriyle yarışan zihniyettir.
- devletlum, mustafa kemal adlı bir zındık bağımsız bir devlet kuracakmış, üstelik devletin şekli cumhuriyet olacakmış, herkesin seçme ve seçilme hakkı olacakmış, halk yönetime katılacakmış.
* sus ve yalamaya devam et.
Stalin öldüğünde, tabutu başında hüngür hüngür ağlayanları vatanseverliği cikletten çıkan çıkartmalardan sanarak vatansever ilan eden dallamaların, bir boktan habersiz, kendisine sunulmuş insanca yaşama sıfatını hoyratça kullanarak kıçından sallamaları sonucu oluşmuş zihniyetdir.
Mustafa Kemal Atatürk'de stalin gibi olsaydı en ala lider olurdu bu zihniyetin gözünde.
öldürtseydi kendisini alkışlamayı ilk kesen insanı topluluk içerisinde. Yaktırsaydı kendinden olmayanı kazanlarda. Topluca sürdürtseydi memleketten aç, susuz ve sefil kim ne diyebilirdi?
Kimse bok atmazdı o zaman, kimse karalamazdı tek gayesi memleketinin insanını muasır medeniyetler seviyesine getirmekten başka birşey olmayan yüce insanı.
Kimse karalamazdı, herkes gönülden severdi canının istediğini astırıp, istemediğini kestirtseydi.
Sen böyle yaşamış, katletmiş gözü dönmüş katillerin dizleri dibinde yalakalanmakla ömür geçirmiş kişilere vatansever de, ama bu yüzyılın liderine diktatör, alkolik ve dahi "gay" demeye devam et. bu yüce insanın sana taa meşrutiyetin ilanında vaat ederek tırnaklarıyla kazıyarak başarıp, armağan ettiği götünün rahatlığıyla.
kuran'ı kerim'i türkçeye çevirtip, herkesin bu kitabı anlayarak okumasını sağlaması ise başlı başına ihanettir. arapça oku, gaza gel, daha allah'ın ne dediğini anlamadan ağla, bu lazım bu ülkeye.