insanları daha özgürleştirmek için uğraşan biri diktatör oluyorsa evet Atatürk diktatördür. eğer diktatörler milletinin hürriyeti için canı pahasına savaşıyor didiniyorsa diktatördür. özgürlük aşığı birine yapılabilecek en büyük suçlamadır bu.
türklerin dışında herkesin diktatör dediği bir adamdan bahsediliyorsa biraz durup düşünülmeli derim. şimdi ortada halkın düşüncelerini, aydınlanma seviyesini, yaşam tarzını göz önüne almadan kendi ideolojisi doğrultusunda değişimler yapan ve cumhuriyeti getirmeye çalışan bir adamdan bahsediyoruz. tamam cumhuriyet demokratik bir sistem. ama "atatürk ne kadar demokratikti" bunu sormak gerek. halkın yobaz ve gerici olduğunu bildiği için yenilikleri getirmeden önce kamuoyu yoklaması yapmadı, halka danışmadı. yenilikler her ne kadar ilerici olsa da atatürk ün yaptığı anti-demokratik bir hamledir. parti kurdu, karşısına çıkan muhalif partiyi çeşitli suçlamalarla kapattı. bu da anti-demokratik bir hamleydi. insanlar sizin gibi düşünmeyebilir, onların düşünceleri sizin fikrinize göre çağın gerisinde kalmış olabilir, bilimsel ya da mantıklı olmayabilir ama demokrat olduğunuzu savunuyorsanız partiyi kapatmamalısınız. lakin demokrasi halkın hakimiyeti demektir. bırakın o kararı halk versin, kendi için doğruyla yanlışı halk ayırt etsin. he halk o kadar bilinçli değildi diyorsanız o zaman cumhuriyeti niye getirdiniz derim bende size. ve devam ederim aynı hızla; halk zaten bilinçli olsa cumhuriyeti sizin getirmenize gerek kalmazdı, halk isyan ederdi. sonuç olarak hem küçümsediğiniz, fikirlerini beğenmediğiniz, aydınlanma seviyesi olarak aşağıda gördüğünüz bir halka cumhuriyeti getireceksiniz hem de halkın iradesine zincir geçireceksiniz. halk adına karar vermeye dünyanın hiç bir yerinde demokratlık denmez. alınan kararlarların olumlu ya da olumsuz olması detaydır. asıl olan demokrasinin ilkeleridir. ve demokrasinin ilkesi de en başta "kayıtsız şartsız" halkın egemenliğidir. demokrat insanların fikirlerine saygı gösteren, söz söyleme özgürlüğü için savaşan kimsedir. fikir özgürlüğünü her ne sebepten olursa olsun engellemeye çalışan kişi demokrat değildir.
bununla ilgili bir şey vardı. bir gazeteci Atatürk'e "Sizin diktatör olduğunuzu söylüyorlar. ne diyorsunuz? " gibisinden bir soru sormuş ve Atatürk de " diktatör olsam bu soruyu sorabilir miydin?" demiş. yani neymiş? diktatör değilmiş. anladınız mı çocuklar? ders bitmiştir.
zamanın koşullarına göre değerlendirilmesi lazım olan iddaa.günümüz açısından bakarsak:
-dönem tek parti dönemidir. inönü nün başbakan olması aslında hiçbir şeyi değiştirmemektedir.yapılan yeni parti girişimleri son derece başarısızdır.atatürke mualif olan meclis vekillerinin kurduğu terakkiperver cumhuriyet fırkası atatürk tarafından çok ağır şekilde eleştirilir ve kapatılır( ali fuat cebesoy, rauf orbay , kazım karabekir gibi kurtuluş savaşı döneminde atatürkün silah arkadaşları da bu partinin üyesiydiler.)
-kurtuluş savaşı döneminde kurulan istiklal mahkemeleri savaş bittikten sonra da faaliyetlerini sürdürmüş bir çok ülke vatandaşı bu mahkemenin kararlarıyla darağacına gitmiştir.takrir-i sükun yasasıyla kürtlerin üzerinde baskı kurulmuş,
hakları ellerinden alınmıştır.
bu iki maddedeki uygulamalara, baskı ve tahammülsüzlüklere bakılacak olursa atatürk diktatördür. ama olaylara bir de dönemin koşullarıyla yaklaşmak lazımdır:
- 1930 larda dünyada faşizm dalga dalga yayılmaktadır. 1929 dünya ekonomik bunalımı toplumsal tepkileri artırmakta bu da faşizmi gittikçe güçlendirmektedir.dönem mussolini, stalin devridir.
-ülke yeni savaştan çıkmıştır.dışardan veya içerden gelebilecek tehditlere karşı son derece hassas ve bunları kaldıramayacak çöküntüdedir. böyle bir durumda alınacak radikal kararlarla devleti düzlüğe çıkarmak lazımdır; bunun önündeki en büyük engelde syasetteki çok sesliliktir.
atatürk diktatör mü değil mi? zamanın koşullarına göre değerlendirmek daha doğru ve buna göre değerlendirince diktatör değil sonucu çıkıyor; ama tabii ki atatürk bu devletin ve milletin başkanı .işin içine duygusallık da giriyor ister istemez.
gerçektir. lakin şunu göz önünde bulundurmak gerekir ki deli petro da diktatördü ama ruslar kendisini çok sever. hizmetleri ortadadır. diktatör deyince hemen tepkileme atlamamak gerek. diktatörlük kötü bişey değil her zaman.
memesever gazete yazarlarının açıkça, bazılarınınsa karından konuşarak, ima ederek söylemeye çalıştıkları iddiadır.
bu iddiaya argüman olarak atatürk'ün anti-demokratik uygulamaları gösterilir. hatta yaratmaya çalıştığı "ulus devlet" projesi doğrultusunda yaptıklarıyla ona "faşist" yakıştırmasını yapacak kadar bilinçsizce ileri giderler, mussolini'yle, hitler'le aynı kefeye koyarlar.
bunu bugün söylemenin gereksizliğini ve utancını bir yana bırakacak olursak, atatürk mussolini'yle ya da hitler'le karşılaştırılamayacak kadar bilgili ve akılcı biriydi.
bu iki faşist, o dönemde kendi vatandaşlarının bir ortalamasıydı, ortalama bir alman yahudilerden ne kadar nefret ediyorsa hitler de o kadar nefret ediyordu. faşizm zaten böyle bir şeydir, etkin olabilmesi için bu yönde bilinçlendirilmiş bir halk, bir eğilim olması gerekir. yoksa uygulanma şansı yoktur, bu öğretilecek bir şey değildir.
atatürk'se tartışmasız her anlamda milletinin önünde biri olmasına rağmen ona şimdi faşist diye saldıranlar farkında olmadan kendi halkına da aynı yakıştırmayı yapıyorlar. atatürk milliyetçiliği deyince tüyleri diken diken olanlar, ona "türk milliyetçisi" diyenler de buradaki türk milleti ifadesinin etnik değil sadece yapıştırıcı, birleştirici bir özellik taşıdığını unutuyorlar. kaldı ki en başta atatürk de orta asya'nın bağrından kopup gelmiş bir türk değil, bir makedonyalıydı.
diğer taraftan bir gerçek de şu ki atatürk demokrat biri değildi, olması da gerekmezdi. çok partili demokrasiye kendi geçmek istedi, tutmayınca partiyi yine kendisi kapattı (bu kendisinin teorik hatalarından biriydi) pek çok mahkeme kararını hiçe saydı... bunları zaten kimse inkar edemez, sadece düşünürken o dönemin koşullarını iyi bilmek gerekir.
bu tür gerçekleri ona saldırmak için iyi birer bahane sayanlara sormak lazım, acaba fatih sultan mehmet tahta çıkarken kaç kardeşini boğdurmuştu ve bu ne kadar demokratikti ya da olması mı gerekirdi. ona şimdi cani diyebilir miyiz, demeli miyiz ya da kardeş katlinin sonunu getiren I. Ahmet'e bir demokrasi kahramanı payesi mi vermeliyiz?
olayları anakronizm yaparak saptırmak yerine her olayı/durumu o günün koşullarını değerlendirmemiz gerekir. bu kimseyi eleştiremeyeceğimiz anlamına gelmez, ama bugün atatürkçülüğün suç gibi gösterilmeye çalışılması ve ona olan sevgimizi şüpheye düşürme girişimleri uluslararası ölçektedir ve hiç de öyle paranoya falan diye geçiştirilemez.
bu büyük insana yarattığı mucizeden dolayı minnet duyuyorum ve hep duyacağım.
not: memeseverleri okuyalım ama tarihi de bilelim.