Atatürk mecburi diktatördü. istiklal mahkemeleri devrim düşmanlarıyla mücadele için kurulmuştur. doğru ve seri kararlar için mecburidir. ayrıca yargı tamamiyle emrinde değildi. yakın dönemdeki özel yetkili mahkemeler gibi düşünün. yasama konusundaki tekellik ise ikinci bir parti kurulamamasından, kurulanların da yasa dışı faaliyetler gütmesinden dolayı kapatılmıştır. yürütme de yasamadan dolayı tekelde kalmıştır.
demokrasiye aşkıyla yanan diktatör beynin %1 'i işlevli şekilde kullanılırsa yaptığı devrimler iyi kavranırsa diktatör olmadığı anlaşılır ayrıca şu çağda hainlerin hala şapka kanunundan idam edildiğini düşünüyorsa bir zat gitsin bayıra karşı domalsın.
ismet inönü korkusu Atatürk'ü koruma kanunu çıkarttırmıştır.
halkını şapka takmadığı için asan, üzerlerine bomba yağdıran, kendini eleştirenler, faili meçhullerle yok eden bir insanın diktatör olmaması düşünülemez.
Atatürk'ten önce ileri demokrasi yoktu, Mutlak monarşi vardı. Rejim değişikliklerinde bıçakla keser gibi birden işleyiş değişmez. Atatürk'ün otoriter olması da bu yönden normal bir durumdur.
Ayrıca diktatörler yüzlerce kişilik koruma ordusuyla gezer. Halkın içine girmez. Halkı ayrıştırmaktan güç alırlar ve ezilmiş psikolojisiyle iktidara gelirler. Atatürk'ün hiçbir özelliği diktatörlerin özelliklerine benzemez.
Diktatördür. Her bildiğini uygulayan diktatördür. Kimsenin hakkını yemeyelim bu konuda. O doğru bildiğini yapmıştır. Tayyip doğru bildiğini yapmakta ve ısrar etmektedir. Diktatörlükten kastınız hangisi daha zalim ise saklı kalan tarihi okumalısınız. Sistem için kurban edilen insanlara bakmalısınız. Öyle dışarıdan atıp tutmak kolay. Atatürk elbette diktatördü fakat halkı ona inanmıştı. Tayyip'te diktatör ve halkı ona inanıyor. Şimdi biri bana aradaki farkı anlatsın.*
aslında kısmi olarak diktatör de diyebiliriz ama bilinen yani akla gelenler gibi değil. şimdi baktığınızda halkın üzerine zorla bazı uygulamalar gerçekleştiriliyor. harf devrimi gibi şapka devrimi gibi.
şimdi sadece bunların bile -zorla- uygulanması ve aksinin tersinin yasaklanması diktatör uygulaması olarak görülebilir.
şimdi diyeceksiniz ki; yaaeww o zaman öyle olması gerekiyooduuu, devrimm olduyduuuu vs vs vs... o zaman da buna ciddi anlamda karşı çıkan vardı vs vs vs.
kıyasını yapalım ki eksik kalmayalım!
Atatürk yaptı devrim oldu, tayyeap yaptı bazı şeyler diktatör oldu?! - hasiktir lan ordan! tayyeap de bas bas bağırıyor zaten sessiz devrim yaptık diye vs vs vs.
Uzun lafin kısası Atatürk dönemin şartlarını uygulamıştır ve kimi durumlarda diktatörlük uygulamaları gerçekleşmiştir. burada çok da can sıkıcı nokta yok ahali.
istanbul üniversitesinde okuduysanız eğer bu soruyla vize ve final sınavlarında kesinlikle karşılaşmıssınızdır. çünkü rahmet hocamız toktamış ateş ve eşi nevin ateş hocamız her vize ve finalde bu soruyu sorarlardı.
Atatürk eğer diktatör ise stalin gibi hitler gibi olmalıydı. gerçek diktatör tanımına uyanlar onlardır. stalin rejim karşıtı olmayanları bile sürgünlere göndermiştir. sırf ırkından dolayı sscb'de bulunan mevcut halkların bazılarını katletmiştir. hitleri anlatmaya gerek yok zaten. atatürk sadece devrim yaptı. hep söylüyoruz kan dökülmeden devrim olmaz. rejimin oturması uğrunda kan da dökülür her şey yapılır. bazı parçalar yerine oturduktan sonra artık bazı şeyler değişir. kan dökülmez. halk gerçek demokrasiyi kültür olarak benimser. işte atatürk'ün amacı da bunun oluşmasıydı. kimse masal anlatmasın. kan dökülmeden, karşı devrim isteyenlern kafaları uçurulmadan devrim olamaz. hele ki bu bahsettiğimiz olay 1920'li ve 1930'lu yıllar ise.
*kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan birisi nasıl diktatör olur oturup düşünmek lazımdır!
