Sistemin Mustafa Kemali;
1-) Bizleri düşmandan kurtardı.
2-) Anti Emperyalist bir savaş verdi.
3-) Düşmana hiç bir koşulda teslim olmadı ona boyun eğmedi.
Düşüncenin Mustafa Kemali;
1-)Bizleri düşmandan kurtardı ardından kurduğu tepeden inme cumhuriyet şeriyatın ve halifeliğin tepeden inme tasfiyesi bu gün hala ülkedeki çoğu insanın yobazlığının temel nedenidir. Cumhuriyeti laikliği yada her hangi bir yönetim biçimini ve ek unsurlarını insanlara kavratmadan tepeden inme verirsen günümüzdeki gericiliği ve yobazlığıda engelleyemezsin.
2-)Hiçbir devrim kansız olmazdı evet fakat bu kan bir yerdede durmalıydı. Ama 1923'ten günümüze kadar bu ülkedeki süren iç savaş hiç dinmedi katliamlar ve işkenceler kemalist atatürkçü düşünce sistemini arkasına alarak ilerledi.
3-)inkılap tarihinde sürekli gerici ve dış mihrakların etkisiyle çıkarıldığı söylenen şeyh sait, dersim, vs. vs. tarzı ayaklanmalardaki insanlık dışı uygulamaların üstünün gericiydi ingilizler ve amerikanın işi denilerek ört bas edilmesi.
*** 4-) *** Hiçbirini kabul etmesenizde en azında eleştirebilince ortaya çıkan bazı şeyler var.
Bu gün Atatürk düşmana boyun eğmeden anti emperyalist bir savaş vermiştir deniliyor. Peki bunu kabul edelim Anti Emperyalist Atatürk sömürücülere ülkesini, memleketini vermeyen Atatürk bakın aynı insan izmir iktisat kongresinde memleketi Dış sermayeye açmıştır. Liberal ekonomiye geçerek ülkeyi kısa zamanda geliştirme hedefi ilk başta memnuniyet verici gözüksede uzun vaadede bakıldığında günümüzde işsizlikler, Sefalet, Açlık, Barınma sorunu, Sosyal devlet adının görülüp tadının alınamaması durumlarını ortaya koymuştur.
Ülkeyi ingilize Fransıza vermeyen Atatürk ki milyonların çabasıyla ve ölümleriyle bunu sağlayan Atatürk Ölen onca insanın çabasını hiçe sayarak izmir iktisat kongresindeki kapitalist sistem ve liberal ekonomiye geçiş kararıyla ülkeyi ingilizede satmıştır, amerikalıyada, Fransızada Atatürkün kurduğu sistem sakat olmasaydı bu gün özelleştirmeler, işsizlik, sefalet ve daha bir sürü toplumsal sorun ortada olurmuydu.
(bkz: ya ne olacağıdı)?
saçmalığın daniskasıdır. diktatör olsaydı en basitinden ne mutlu türküm diyene değil, ne mutlu türk doğana derdi. hem diktatörse de ne olmuş? tayyip diktatör değil de çok mu iyi oluyo? keşke atatürk başımızda olsaydı da güzel ülkem bu günleri yaşamasaydı...
hayır atatürk bir diktatör değildi.
o devrinin liderleri josef stalin, adolf hitler, mussolini, gibi diktayla gelmedi, onun gibi seçimle, halkın desteğiyle gelmediler.
(bkz: tek partili dönem)
Diktatörlük, herhangi bir kurum, yazılı ya da yazılı olmayan yasal düzenlemeler veya başka bir sosyal ve/veya politik faktör tarafından sınırlanmamış bir liderliğin (genellikle bir diktatörün) mutlak yönetimidir. *
atatürk cumhuriyeti getirme çabasındaydı.
dolayısıyla geçerliliği olmayan bir kavram karmaşasıdır.
karşısına hiçbir zaman rakip bırakmamıştır. öyleki en yakın arkadaşları için dahi sert kararlar almıştır.
ama
bir devlet kurmak üstelik kısa sürede neredeyse 5 yıl gibi kısa sürede bir devlet kurmak bu tür diktatörlükleri zorunlu kılar. atatürkte öyle yapmış.
bu yaptığına diktatörlükte denir mi ?
bence denmez.
istanbul'da bir baloda idim. Sarı saçlı bir delikanlı gelip karşıma dikildi. Adı Ekrem yahut Kenan olacak; Bir balo için aşırı sayılacak laubaliliklerle etrafındakilerin dikkatini çekmiş olacak, bir aralık ortadan uzaklaştırdıklarını hissettim. Halbuki onunla konuşmak da istiyordum. Nihayet döndü dolaştı bir fırsatını buldu gene karşıma çıktı. Bana düpedüz "size diktatör diyorlar, doğru mu?" dedi.
Ona şu cevabı verdim:
"Ben diktatör olsaydım sen bana bunu soramazdın. Bir takım inkılap zaruretiyle bir takım yenilikleri kabul ettirmeye çalışan adam diktatör değildir! Diktatör, hoşgörüsü olmayan adamdır. Karşısında her fikir söylenemeyen adamdır. Diktatör, kendi düşüncelerine aykırı fikir söyleyenlere kin güden adamdır. Bunun haricinde diktatörlük, tehlike, inkılap, fevkalade zamanlarda lâzım bir demokrasi müessesesidir. Demokrasi tarihinde böyle muvakkat böyle muvakkat diktatörlüklere rastlanır. Benim, on beş senedir, bazı fikirleri bu memleket hayrına kabul ettirmek için sarf ettiğim gayretlerde hiç bir şahsi endişe yoktur. Benim, belki demokrasinin anladığı manada diktatörlüğe benzer hareketlerim görülmüştür. Fakat, Tiran asla olmadım."
Bu vesile ile Atatürk'ün çok önemli bir hatırasını da nakletmek isterim. Rusya'dan kendisine mensup bir genç:
-Rusya'da bir takım inkılap hareketlerini yürütmek için terör olduğu bir hakikattir. Fakat doğrusu buna hak verdirecek sebepler de var. Eğer terör olmasa birçok inkılaplar bu süratle yürüyemez, demişti.
Atatürk, karşısında söylenen fikirler ne kadar kendi düşüncesine aykırı olursa olsun dinlemeyi severdi. Ancak, ana prensiplere ve esas davalara aykırı sözlere asla müsaade etmezdi. Bu sefer de aynı müsamahasızlığı gösterdi. Muhatabının sözünü kesti:
-Terör öyle bir maniveladır ki, bir defa insan onun kulpuna elini kaptırdı mı, bir daha bırakamaz. ilk hareketleri kendi tanzim edebilir. Fakat, ondan sonra kendi bildiği gibi dönecek olan makinenin kolu kopuncaya kadar esiri olur.
(Atatürk'ün Bilinmeyen Hatıraları, Münir Hayri Egeli, istanbul, 1954, s. 39-40)
tam anlamıyla bir sermaye gazetecisidir zaten bu demeci veren kişi. belgelerle hareket etmeyi sevmeyen, kulaktan dolma bilgilerle hareket eden klasik kahvehane kültürünü devam ettiren gazeteci.
geçti artık o devirler taha bey geçti. millet sizin gibilere prim vermiyor artık.
bende kendisine cevap veriyorum o vakit ''sensin lan diktatör'' !!!!
taha akyol un üstüne basa basa sarf ettiği cümle.. eski ülkücülerdendi kendisi bir zamanlar. ya da ustaca bir gizlenmeyle yıllarca o şekilde göstermiş kendini.
demeci verdiği gazete ve demecin yayınlanma tarihinin manidarlığı daha ilginç...
nasıl bir gazeteci anlayamadım. atatürk ile ilgili söylediklerinin yarısı sallamasyon. en ufak belge dahi yok. zira dikkat ederseniz o kadar atıp tutuyor sadece bi konuyla ilgili hatta x kişi bu konuyu belgeleriyle açıkladı diyor. bu nasıl gazetecilik anlayışı sayın akyol..
ayrıca kendisi oturduğu yerden, masasının başından, yüzlerce gazetecelik ödülü almış bir kişidir. ankaradan öteye gittiği yok ama ''gazeteci''...