ne hissediyorsunuz baş örtünüz hakkında? elinizden almaya çalıştıklarını mı? gerektiği kadar değer görmediğini mi, değer verdiğiniz baş örtünüze?
hep yanlış anlatıyoruz size, atatürk'ü, türk milletine önderlik ettiği için seviyoruz, ve değer görmesi gerektiğini savunuyoruz ya, hani şu önderliğinde kurulan türkiye cumhuriyeti'nde. hani biz müslümanız ya, kimsenin hakkını yemeyiz, vefalıyız ya. dökülen onca kan denilince klişe diyoruz, oysa müslümanlık gereği vefa borcumuz varken.
işte, hep yanlış anlatmışız size atatürk'ü.
atatürk bir baş örtüsüdür. kafamıza taktığımız. bırakın baş örtümüz ile uğraşmayı.
almaya çalışıyorlar baş örtümüzü, bakın, değer vermiyorlar.
ne desek tersten alıyorlar;
*bu ülke atatürk önderliğinde kurulmuştur diyoruz, atatürk tek başına ülkeyi kurdu dediğimizi söylüyorlar.
*atatürk, laiklik dedi, herkes dinini daha özgür yaşasın; türkiye yönetimi daha rahat çalışsın diye, atatürk dine karşı dediler. laiklik taraftarlarını aşağıladılar.
*kemalizmi bir küfür olarak aldılar, sanki mustafa kemal atatürk bir küfürdü.
*bir şeyler borçlu olduğumuz, ölmüş birinin ardından söylenmeyecek şeyleri söylediler. defne joy foster'ın arkasından bir söz söylemeye utanırken (allah görecek adı altında, sahte duyarlılık gösterirken), atatürk'e ağıza alınmayacak şeyler söylüyorlar.
*** tamam, kabul ediyorum, türbandan korkuyorum. türbandan korkma nedenim ise, herkesin aynı örtü altına girmesini istediklerindendir. ama bir köşede özgürce yaşasalar türbanlarını, tıpkı benim bir köşede başı açıklığımı yaşadığım gibi, sorun kalmayacaktır. ancak ben korkuyorum bilgisizlikten. araştırmamaktan. araştırmayanların siyasetinden ve bilgi dağarcığından.
itiraf ediyorum burada hepinize; bir türbanlı arkadaşım var, yıllardır sohbet ediyoruz, hemde hemen hemen her gün. okuyor, araştırıyor, bilgili, kültürlü... tam günümüze yakışır bir insan. başındakinin dini inancı gereği taktığını biliyor.
ondan korkmuyorum. hatta bugüne kadar tanıdığım birçok insandan daha çok saygı duyuyorum, daha çok seviyorum.
ben o karşımdayken, kafasına değil, gözlerinin içine bakıyorum. çünkü içindeki insanın güzel olduğundan eminim.
ben bunu yapabilen biri olarak, atatürkçüyüm, ve bu gayet doğal. o sizin gibi değil. benim gibi, ben de onun gibi...
size hep yanlış anlattık derdimizi.
atatürk atatürk dedik hep. belki bu yüzdendir, neslini kurtarmaya yardımcı olmuş birinin hafızalardan silinmesi için uğraşları görmezden gelerek onlara yardımcı olmanız.
size hep yanlış anlatmışız bu zamana kadar. şöyle anlatmalıydık;
"atatürk bir baş örtüsüdür, benim baş örtüm. benim dini değil, milli baş örtüm...
almayın elimden onu, bırakın başıma bağlayayım, bırakın her müslümanın yapması gerektiği gibi, vefa duygumu yaşayayım,
bırakın borcumu bileyim, bırakın adam gibi adama, adam diyeyim,
bırakın baş örtümü,
bırakın şimdi!