said nursi yi ankaraya davet edip din işlerinin başına geçmesini teklif etmesi
...
kuran'i kerim tefsiri (elmalili muhammed hamdi'ye yaptırması.
...
yoğun yağış altında çanakkalede şehitlerimiz için kuran okumaya devam eden imamı bizzat arayıp teşekkür etmesi.
...
Mustafa kemal sahabe de değildir ayrıca. hangimiz dört dörtlük müslüman oluyoruz ki başka müslümanların ayıplarını sorguluyoruz.
edit:imla /türkçe karakter sorunu.
öncelikle bu bir sorunsal değildir. her boka sorunsal deme özentiliği nerenizden çıkıyor anlayabilmiş değilim. daha ağzından çıkan kelimelerin ne anlama geldiğini bilmeyen bir insanın fikirlerinin ne kadar sağlıklı olacağını ayrıca tartışabilirim.
atatürk ateist mi? he ateist amına koyım. ne oldu? rahatladın mı? ya da yok ateist değildi. dinine imanına son derece bağlı bir insandı. şimdi oldu mu? yerin genişledi mi?
ne kadar basit bir düşünce tarzıdır bu aklım alamıyor. bir insan nasıl bu kadar sığ düşünebilir.
ama bu ülkenin insanı hep böyle işte. hani bir laf varya "çobanın dünya görüşü keçinin göt deliği kadardır" derler. çünkü sürekli keçinin göt deliğini görür. işte bu adamlarda böyle ne yazık ki dünya görüşleri kendilerine empoze edilen bir iki yalan yanlış bilgiden mütevellit. peki ne yapar bu adam? böyle küçük hesaplar peşinde ömrünü bozuk para gibi harcar.
işin en kötü tarafı -belki de komik- bu adamlara her hangi bir şekilde laf atmak gibi bir ihtimalde yoktur. şimdi ne kadar anlatırsan anlat bir sonuç elde edemezsin. çünkü adamın gözünde keçinin göt deliğinden başka bir şey yok. göremiyor. o götü oradan kaldırmadan bu adamcağıza laf anlatamazsın malesef.
"de ki ateist, sana ne ulan? sana giren çıkan ne? seni geren ne? sana ne insanların inancından?" diye soru-cevap şeklinde karşılık verilebilecek sorunsaldır. sorunsal bile değil ya, neyse artık.
evet said nursiyi ankara ya çağırıp din işlerşnşn başına geçmesini istedi çünkü ileri görüşlüydü ve eğer said nursinin o zaman o teklifi kabul ederse bugün süren din hizmetlerinin devam etmeyeceğini biliyordu.
evet kur an tefsirini yaptırdı. çünkü ona göre kuran da tekrarlar çok fazlaydı ve kuranın müthiş edebi uyumuna bağlanan insanlar kuranı anladıkça ondan soğuyacaktı.
pragmatistti. türk milleti için iyi şeyler yapmıştır din adına da iyi şeyler yapmıştır. yobazlıktan kurtulmak için çalışmalar falan yapıldı ama evet ateistti. fakat ülkeyi ateizm propagandasıyla yönetmedi.
bir ağacı kesmemek için
bir haneyi yerinden oynatan kişi
bir hane yaptırmak için
binlerce ağacı kesen kişiden
daha ateist değildir...
mustafa kemal, islamiyeti düşünce yapısının temeline oturtmamış olabilir
ama mustafa kemal dinsiz biri değildi.
o sadece toplumların din ile yönetilmesinden rahatsızlık duyuyordu.
ona göre din, kitlesel değil, kişiseldi...
onun dine bakışı inanç özgürlüğünü temel alır,
inanç ya da inançsızlığı dayatmazdı.
mustafa kemal'in hiçbir dinle sorunu yoktu
aksine dinin çimento olduğunun çok iyi farkındaydı;
ama doğru öğretilen ve doğru öğrenilen dinin.
onu dinsiz ya da islamiyet karşıtı zannetmek
o dönemde de vardı ve maalesef halen var.
onu dinsiz ya da islamiyet karşıtı zannetmek
o dönemde de hiçbir sonuç üretemedi
kargaşadan başka
ve maalesef
halen de öyle...
Gelişmiş toplumlarda, kişilerin değerlerini belirleyen kriterler dini inançlar değil, topluma yararlı olan icraatları ve gerçekleştirdikleridir. Çünkü bu toplumlarda dinin kişisel ( tanrısı ile kişi arasında) bir iletişim yolu olduğu ve toplumun diğer bireyleri ile devleti ilgilendirmediği, bireyin aldığı eğitim ile öğretilmiştir. Bu eğitim sayesinde sadece bu kazanım elde edilmemiş, dinin sömürülmesi de engellenmiştir.
Ateizm, tanrı kavramına herhangi bir akılcı, somut kanıt bulamamış bireylerin, doğa anayı temel alarak benimsedikleri materyalist kökenli bir inançsızlık görüşüdür. Bu görüş, dinler gibi yayılma amacı gütmez ve yine dinler gibi misyonerlik faaliyetlerinde bulunmaz. Bu nedenle ateizm dinler gibi emperyal değildir. Ateizm görüşünü benimsemiş insanlar, benliklerini sorgularlar (sorgulayıcıdırlar) , üzerinde yaşadıkları doğa ile karşılaştırıp belirli çıkarımlar elde ederek ateizm görüşünü benimserler. Bu da, gökten inen kelimeler ile yazılmış kitaplar inanışı (sorgulanamayan) göre oldukça akılcı bir yaklaşımdır.
Ateizmin insanlarımız tarafından bir hastalık, ateizm görüşünü benimsemiş insanların da yok edilmesi gereken yaratıklar olarak görülmesi, toplumun büyük çoğunluğunun dini inancı olan islamın savunduğu en büyük söylenti olan '' hoşgörü dini'' söyletisine tamamen zıttır. Hatta ülkemizin devlet televizyonunda ateist insanlara şifa dileyen, ancak cinsel organını sergilediği filmleri tüm halkımızın izlediği hanımlarımız bile mevcuttur. Bu yaklaşım dini inancıyla övünen insanları komik duruma düşürmektedir.
Atatürk, ülkemiz için son derece önemli bir kişidir. Ülkemizin kurtarıcı ve kurucusudur. Savaşlardan tükenmiş, etrafı düşmanlar tarafından kuşatılmış bir ülkeye bağımsızlık yolunu açan ve bu yolda mücadele veren büyük bir insandır. Dönemin en büyük kan emici emperyalist devletlerine karşı, ülkemiz halkı ile beraber savaşmış ve onları yenmiştir. Bu nedenle her türk vatandaşı atatürk' e saygı göstermelidir. Çünkü, savaşlarda yendiği en büyük düşmanları bile, bu büyük şahsiyet önünde saygı ile eğilmişlerdir.
Atatürk böyle büyük bir insan iken, ülkemiz insanlarının O' nun gerçekleştirdiklerini unutup, dini inanışına, namaz kılıp kılmadığına takılması vefasızca ve üzücüdür. maalesef bu tutum ülkemizin tedavi edemediği bir hastalıktır. Atatürk hangi dine inanırsa insansın yada inanmasın O büyük insanın gerçekleştirdiği ve elleri ile inşaa ettiği Türkiye cumhuriyeti eserine bakıp önünde saygı ile eğilmeliyiz.
Ateistse ateist değilse değil. Sana ne? Ona ne? Buna ne? Kime ne kardeşim? Sonuçta bu vatan için seve seve savaşmış mı? Savaşmış. Kimseyi ateist dindar diye ayırmış mı? Ayırmamış. O zaman? Susun da önünüze bakın.