ilkokul öğrencisi olan ayıptır söylemesi her ay 300 lira vakıfbank hesaplarına para yatırarak burs verdiğim 7 yaşındaki bir öğrencimle babası arasındaki konuşmada tanık olduğum, duyduğumda tüylerimi ürpertip sakallarımı diken diken ederek ağlayan gözlerle yüce allah'a bakıp ya rabb ne büyüksün diye hüngür hüngür ağladığım miniğin sözü.
biliyorsunuz apartman yöneticisi olarak demokratik bir biçimde seçilerek apartmanımızın başına getirildim. herkesten aidatları toplar, vermeyenleri icralık edip eşlerine haciz koyardım. sanırım bunları size anlattım. neyse bugün yine ay sonu olduğu için yani şubat 29 çektiği için yarın aidatların günü geldi. ben de hemen bu sabah yatalak valideciğimin hazırladığı kahvaltıyı yiyip apartmana çıktım aidatları toplamaya. üst kattaki emekli amcadan aldım ve parayı cebime koyup alt kattaki izmirli dul bayana tıklamaya indim kapısına. vurdum vurdum ses gelmedi sanki böyle iihh uuhh eaahh vur aşkım sesleri geliyordu hemen toplumsal duyarlılığımı ağır bastırıp kaçtım alt kata ki şahit yazmasınlar. ne bileyim belki dul bayan evde tek birkaç gangıster girmiş zorla s.kerek öldürüyorlardı allah korusun.
neyse aidatları toplamaya devam ederken burs bağladığım o minik dindarın, o minik kalpli kar gibi bembeyaz ipek tenli öğrencim kapıyı açtı. okula gidiyordu, önlüğünü giymiş elinde çikolatalı ekmeği yiyordu. kapının arasından bir masa gördüm. salonda bir masa, masa da bir rakı, rakı kadehinde bir el, elde bir vucut. utanmadan sabahın köründe rakı içiyordu. baktım, kafamı hafif sağa eğdim ve minik dindarla göz göze geldik.
ne yapayım ki baba işte bakışı attı. üzülmüş, kasvetten sıkıntıdan o yaşta bitmiş. bakışları üzgündü. tuttum kafasını, üzülme evlat üzülme ak partili günler saracak bedenimizi yakında. bu tiplere neler yapacağız bak gör bakışı attım. adonis kasıma sarıldı ağladı o da, ağlamaklı oldu yani.
baba dedi çıkmadan son bir kez o minik dindar, baba!
içme baba, bize atatürk'ü öğrettiler okulda, lidermiş büyük. ne olur o sirozdan ölmüş bira içmiş hep. ne olur sen içme baba, yetim kalacağım dedi.
babası vurdumduymazca rakısından bir yudum daha aldı ve başını kaldırarak; git başımdan piç kurusu dedi. içerden ağlama sesleri duydum. sanırım annesiydi...
aldım kucağıma öğrencimi, hemen çıktım sokağa. köşe başında duran bmw x5 ime atladık, götürdüm okuluna. ben bıraktım onu, ben. işte laiklik bu muydu? bize öğretilen din ve devlet işlerinden ayrılması bu muydu?
iki dakika durun yahu atatürk zaten böbrek hastasıydı. siroz olmasıda alkolden değil ali rıza efendide sirozdan öldü. bildiğim öyle ırsi olabilir. ali rıza bey içki mi içiyordu. derin mevzular bunlar. ama ata hakkında usturublu başlıklar açarsanız iyi olur.