klavye başında vatan kurtamanın dayanılmaz hafifliği içindeki kişi söylemi.
kimse atatürk çiftçilerden, köylülerden ordu kurdu onunla düzenli düzenli ecnebi ordularını yendi demiyor. bu mantıkla beşiktaş'ın başına bizim mahallenin bakkalı hüsamettin abiyi de çıkarsan çatır çatır oynar bu takım. mantıklı mıdır?
atatürk bu ülke için *teknik direktörlük yapmıştır. yani nasıl oynanacağını göstermiş, strateji geliştirmiş, sahaya sürmüş, yanlışları görüp düzeltmiş. tek bir düzenli ordunun saldırması ile dağınık ordunun saldırması arasındaki farkı anlatmaya gerek yok herhalde.
ya da onu da örnekle anlatayım. bir pirana balığı siz yüzerken gelip sizi ısırmaya çalışsa bir şekilde kurtulur hatta onu öldürebilirsiniz bile. ama bir pirana sürüsü size saldırırsa hayatta kalmanız mucizelere bağlıdır. atatürk denizde başıboş yüzen piranaları sürü haline getirmiştir.
hala kafası basmayanlar atatürk olmasaydı şu olurdu, bu olurdu diye yazıp çiziyor. ulan o zaman niye beklediniz atatürk'ü? çıkıp kurtaraydınız ya ülkeyi? neyi bekliyordunuz? yazılı tarihi bile saptırmaya çalışıyorsunuz ya. helal olsun.
şimdi kurtar hadi denilesidir. kurtar lan vallahi. bağımsızlık mı diyorsun? füze kalkanları götümüze girecek. demokrasi, özgürlük mü diyorsun? başbakanı protesto eden 18 adama hapis cezası veriliyor. yık hadi bu diktatörlüğü. çık bakalım tekrar samsun'a. git anadoluya, kur bir ordu. haydi bakalım, yap yiyorsa.
vatan kurtarmayi sadece toprak kurtarmak seklinde algilayan zihniyetin dusuncesi.
hadi kurtardik diyelim,o yenilikleri,inkilaplari yapamazdik.Ve mutlaka bu baskaldirinin lideri yeni bir osmanoglu ailesi yaratir, yepyeni bir hanedanlik olustururdu ve tam gaz saltanata devam ederdik.
Bunu istiyorlarsa bu zihniyet, tabii o ayri.
ilber ortaylı sadece iç Anadolu da küçük bir kısmın elimizde kalacağını söyler, ege, Marmara ve diğer bölgelerin ise neredeyse komple elimizden çıkacağını belirtir.
Ayrıca ilber hoca, hiçbir savaşın ileri görüşlü bir komutana sahip olmadan kazanılmayacağını da sözlerine ekler.
spekülatif bir tepki ifadesidir. tarih yaşanıp geçmiş olduğuna göre doğruluğu da yanlışlığı da ispatlanamaz, fikir jimnastiğinden öteye geçmez.
burada somut gerçek olan, kurtuluş savaşı'nın atatürk liderliğinde kazanılmış olduğudur. ama elbette sonradan tek adam kültürü oluşturma peşinde olup kurtuluş savaşı'nın tbmm'de, komuta kademesinde olan veya en basitinden siperde en alt rütbede görev yapan diğer figürlerini de yok sayma noktasına gelmiş bazı zevatın hatasına düşmenin de alemi yoktur.
atatürk eldeki imkanları, konjonktürü mantıklı şekilde değerlendirmiş; epeyce pragmatik hareket etmiş, vs vs., sonuçta savaşı kazanmıştır. eğer bu konunun alternatif spekülasyonları yapılacaksa, çok çeşitli ihtimaller söz konusudur;
- balıkesir-alaşehir kongreleri benzeri oluşumların savaşı yürütmesi,
- düzenli orduya geçil(e)memesi,
- liderin kazım karabekir ya da ali fuat cebesoy gibi bir başka paşa olması,
- enver paşa'nın bir noktada liderliği ele geçirmesi
vs çok çeşitli ihtimaller mevcuttur. ama bunların her biri mutlaka zaferle mi sonuçlanırdı, spekülasyon yapılacaksa onlara da kafa yorulmasında fayda vardır (olabilirdi de olmayabilirdi de).
velhasıl, tarih üzerinde yorum yapmak zordur. fikir jimnastiği babında zihin açıcı veya ilginç olabilir, ama günümüz siyasi mülahazalarıyla yapılınca genelde tarihe değil demagojiye hizmet eder.
e peki o zaman osmanlı atatürk´ün olmadıği 250 yıl boyunca kendisini neden kurtaramamış, diye sorasımızın geldiği, bir konudur.
fransız posta memurunun osmanlı borcunu ödeyemediği için resmen postane de paraları osmanlı devletinin içinde , üstelik de "fransa" adına posta paralarını cukkaya indirdiğini görmüş bu millet....var mıymış böyle bir aşağılanmanın tarihte bir eşi ?... benim postanem de fransız memurun ne işi var? diyememiş mi o zamanki türk toplumu?...niye şimdi diyebiliyor?...yurttaşlık haklarının farkında da ondan..adam artık kendisini "kul" gibi hissetmiyor, yurttaş gibi hissediyor...peki ona bu yurttaşlık formatını kim vermiş?, hiç düşünmüş mü bu başlığı açan adam bunları?...
ya da istanbul´da koskoca osmanlı sadrazamı damat ferit - kendisini pek sevmeyiz ama bu vukuatta olmamalıydı yani- "plakasız" arabaya bindiği için "ingiliz polisi" tarafından tutuklanıp, korumalarıyla birlikte cümbür cemaat nezarahathaneye götürülmek isteniyor, ve o da tıpış tıpış gidiyor!!! ingiliz polisindeki cürete bak, bi de osmanlı sadrazamanındaki asağılık kompleksine bak...ne demek lan sen koskoca al-i osmanlı´nın sadrazamını- padişah´tan sonra gelen kordiplomatik sıralamada 2.adamdır- plakasız arabaya biniyor diye bi de o zamanın kıytırık motosikletleriyle tutuklayacaksın, motosiklet önde sadrazamın arabası arkada, nezarahathaneye kadar makam arabasını takip etceksiniz diyceksin... hiç olacak şey midir bu?
bunlar olmuş, gerçekten olmuş... aynı şeyi mustafa kemal´e ya da ismet paşaya yapsalar, onlar öyle tıpış tıpış ingiliz polis motosikletinin peşinden giderler miydi?...
atatürk her zaman yoktu, bak orada sadrazam gitmeyiverseydi motosikletin arkasından. "hadi lan siz kimsiniz toparlayin şu işgalci bozuntularını" deseydi, orada mustafa kemal yoktu...niye diyememiş?...
işte siz ortamı bugünküymüş gibi düşünüyorsunuz, o zamanki şartlar bambaşka. adamlar türkçe değil fransızca konuşuyorlarmış kendi aralarında....türkçe "asağılık" bir dil addediliyormuş, türkçe konuşalım, diyenleri "aşırı milliyetçi" diye yaftalıyorlarmış...
atatürk olmasaydı biz biraz zor kurtarırdık bu toplumu, türk e "sen de bi değersin, çıkar kafanı karşı taraf korksun" diyen bir adamdır o. "hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" lafında kastedilen millet de "fransız" ya da "ingiliz" milleti değil, düpedüz türk milletidir. böyle cümleleri o zamanlar padişahlar söyleyemediler. halk, onlar için "tebaa" ydı. mustafa kemal paşa´ya erzurum halkı "paşam siz türküz mürküz, diyip duruyorsunuz, türk biziz, ama siz osmanlı paşasısınız, niye öyle konuşuyorsunuz?" demiştir. e bunu diyen halk, hiç yedi düvele karşı zafer kazanmış ingiliz destekli yunan ordusuna kafa tutabilir mi?...işin ideolojik yapısını gerçekleştirebilirsen, yapabilir. mustafa kemal, bunu yapmıstır... bak senin o çok sevdiğin ak parti arkasında halkı öyle kenetleyememiştir, bir sürü konuları da var, dokunulmazlıkları bir kalksa, o adamların çoğu cezaevinin yolunu tutacak, mustafa kemal´in böyle bir durumu da yoktur.
