atatürk'ün döneminde avrupanın yarısı diktatörlükle yönetiliyordu. almanya, fransa, rusya, portekiz, ispanya vs... yani demokrasi avrupa'da bile yaygın değildi. hatta abd'de zenciler ile beyazlar aynı tuvaleti kullanamıyordu. böyle bir ortamdan bahsediyoruz. diktatörlük ilgince kaçmamalı.
hem diktatörlüğün kötü bir şey olduğunu kim hangi otorite ile belirliyor?
atatürk bir demokrat olsa idi atatürk olur muydu? demokrasi sayesinde bir atatürk, bir fatih çıkmış mı? çıkmaz çıkamaz. demokrasi dediğimiz şey önüne gelene iftira atan şarlatanların, silahlarından biridir. demokrasi çoğunluğun azınlığı ezmesidir. demokratk liderlerin amacı çoğunluğu elde etmektir, haliyle asla bir kahraman olamazlar. kurtulş savaşı zamanında siyasi partilerin olduğunu düşünsenize. o zaman ne olurdu halimiz.
bugün atatürk diktatördü diyenlerin çoğunluğunun ortak özelliği var. bunlar tabi ki anlayacağının gibi kendini osmanlı torunu sanan islamıcı kimselerdir. osmanlıya hayranlık beslerler ancak atatürk'e diktatör derler. sonra da kanunla korunduğuna göre bir şeyleri gizleniyor derler. peki hayran olduğu osmanlı zamanında siyasi partiler var mıydı? osmanlı padişahları allahın kanunları ile korunuyor, bir dediğine iki diyenin kellesi gitmiyor muydu? nedir bu ikiyüzlülük? aynı şey komünistler için de geçerli. lenin demokrat olsaydı lenin olur muydu?
atatürk bir demokrat olsaydı belirli bir partinin kahramanı olurdu, türk milletinin başbuğu olamazdı.
ek olarak belirteyim diktatörlük demokrasi denilen sömürgecilikten daha iyi bir yönetim şeklidir.
bir gazeteci atatürk ile röportaj yapar ve röportajın sonuna doğru şöyle bir soru yöneltir;sizin diktatör olduğunuz söyleniyor...? atamız da der ki eğer denildiği gibi diktatör olsaydım bana bu soruyu soramaz ve şuan burda otuyor olamazdın.
not:gerçektir
liderle diktatörün farkını bilmeyen veya bilse de işine gelmeyen malca bir söylemdir.
dikta, demek direktif, emir vermek demektir. liderlik ise yön göstermek, ikna etmeye, gönüllü katılmaya dayanır. neticede ikisi de emir veriyor öyleyse ikisi de aynı kapıya çıkar demek düz mantık bile değildir.
taha akyol savaştan sonra tek partili rejim uygulandı demiş. evet tek partili rejim uygulandı ama ikinci bir parti daha atatürk hayattayken atatürk' ün isteğiyle açıldığında olanları neden söylemiyor. cumhuriyet karşıtı ne kadar gerici varsa o partiye yoplanmadı mı? yapılan bütün devrimler engellenmeye çalışılmadı mı?
cumhuriyet rejimi bu kadar sert bir şekilde korunmasa, laiklik bu kadar savunulmasa ve bugunlere kadar gelemeseydi hala şeyhlerden fetva alıyor olmayacakmıydık?
taha akyol konuşmasını biliyor ancak tarih bilmiyor, tarih hakkında değerlendirme yapılırken o günün şartlarının göz önüne alınması gerektiğinden bi haber.
hayatı "yea"larla geçen, ölü taklidi yapınca geldiği gibi gidecek ucuz, bir o kadar da beyhude troll sloganı. güneşin doğuşunu gören adamın güneşin kendisi için doğduğunu sanması kadar kibre bulanmış ama bir hayli anlamsız, hayatının anlamsızlığının suçunu dahi kendisinde göremeyecek kadar kör ya da şaşı bir anlayış.
başımıza bir iş gelmeyecekse; evet atatürk bir diktatör değildir.
problem sadece çok partili hayata geçmemenin oluşturduğu durumdur. 15 yıllık bir tek parti yönetimi dışardan bakıldığında diktatörlük gibi görünüyor olabilir. hele hele ölümünden 11 yıl(1950) sonra ilk çok partili seçimlerin yapılmasının atatürkle bir alakası yoktur. niye olsun ki?
o zamanın mevcut özel şartları falen filen... ne ben anlatabilirim nede siz anlayabilirsiniz.
çok partili seçimlerin yapılamsı her ne kadar demokrasi nin olmazsa olmazları olarak söylesede her devletin özel birtakım durumları olabilir.
savaştan çıkmışız felan filen...
malum kız çocuğunun Atatürk'ün yanına gelip siz diktatör müzünüz? sorusuna karşılık paşamın cevabı çok nettir eğer öyle olsaydı bu soruyu soramazdın güzel kız.
liderler böyle doğar çocuk. (bkz: taha akyol)
hayır eksilemiş adam, atatürk ne yapacaktı? ülke savaşta, kargaşa içinde, herkes ülkede istediği şekilde at koşturuyorken sen olsan ne yapardın? ajanların sahte hocaların halkı zehirlerken, fitne tohumları ekerken halka bunları ne yapalım, kaldıralım mı yoksa devam mı ettirelim diyeceksin? düşün lan biraz.
"Ben diktatör değilim. Çünkü fikirlerimi ve düşüncelerimi zora dayanarak kabul ettirmeyi asla benimsemedim, arzulamadım ve uygulamadım. Ben yaşadığım zaman içinde milletimin hayrına, refahına ve maddi-manevi mutluluk ve onuruna uygun gördüğüm önlemlerin alınmasına çalıştım. Hepsinin bileşkesi uygar ve ileri bir yaşamın yaratılması çabasıdır"
Ben isteseydim derhal askeri bir diktatörlük kurar ve memleketi öyle yönetmeye kalkışırdım. Fakat istedim ki, milletim için çağdaş bir devlet kurayım ve onu yaptım." diyen Atatürk'ün Cumhuriyet Halk Partisi'nin ömür boyu başkanlık teklif edilmesi üzerine söylediği, "Milletin sevgi ve güvenini kaybetmediğim sürece tekrar seçilirim; milletin oyu esastır" sözleri, bir diktatöre özgü değil, demokrasi talebi bulunan birisinin düşünceleridir. Bu demek değildir ki, Atatürk döneminde ülkede gerçek demokrasi vardı. Bunu iddia etmek doğru değildir ve gereksiz yere zorlamadır.
Çanakkale'de ülkesine saldıran askerlere ve ailelerine: "Bu yaban ellerde kanını döken kahraman askerler... Şimdi siz barışsever bir ülkenin topraklarında yatıyorsunuz. Rahat uyuyunuz. Burada yan yana yatarken Johnie'lerin ve Mehmetlerin hiç bir farkı yoktur. Ey çocuklarını uzak diyarlardan buralara gönderen anneler, gözyaşlarınızı silin. Oğullarınız bağrımızda yatıyor ve rahatlar emin olun. Hayatlarını bu ülkede kaybetmiş olmaları nedeniyle onlar en az sizin olduğu kadar bizimde çocuklarımızdır." diyebilen,
Bayrak kutsaldır deyip kanını dökmüş emperyalistlerin dahi bayrağını yerden saygıyla alan bir diktatördü!
Kadına seçme ve seçilme hakkını Fransız'lar 1944'de, Belçikalılar 1960'da, isviçreliler ise 1971 yılında elde ederken Türk kadınına bu hakkı 1934'de veren,
Milletin efendisinin "köylü" olduğunu savunan,
"Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı, bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyet-i milliyece mücadeleyi öngören bir mesleği takip eden insanlarız."
"Müstemlekecilik (sömürgecilik) ve emperyalizm yer yüzünden yok olacak ve yerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır..." sözlerini söyleyebilecek bir diktatördü!
Cephede telsizlerini ele geçirdiği albayı esir etmişken, "terfi etmişsin şimdi haber geldi, tebrik ederim" diyebilecek kadar esprili bir diktatördü!
Tökezlemiş bir garson için, "bunlara her şeyi öğrettim, bir uşaklığı öğretemedim" diyerek karşındaki devlet adamını yerden yere vurarak halkını göğe çıkaran bir diktatördü!
Çağdaşlarının emperyalizme karşı proleter merkezli kurduğu devletler yıkılmışken, tarihin emperyalizme karşı vatan sevgisi merkezli kazanılmış ilk savaşı sonrası kurduğu devlet dimdik ayakta duran bir diktatördü!
3 kere toprak reformunu denemiş ama her defasında emperyalist kökenli ayaklanmalarla önü kesilmiş, üstelik bugün halktan söz edenlerin toprak reformu yapmak istedi diye suçladığı bir diktatördü!
Kendi emri ile kendine muhalefet olunmasını isteyen bir diktatördü!
Cumhuriyet'in 12. yıldönümü için hazırlanan dövizler için kendine sunulanlardan bazıları:
"Atatürk bizim en büyüğümüzdür."
"Atatürk bu milletin en yükseğidir."
"Türk milleti asırlardan beri bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı" diye uzayıp giderken bunları beğenmeyerek kalemi eline alıp:
"Atatürk bizden biridir." yazacak bir diktatördü!
Kendisi gibi faşist (!) ilan edilen Hitler'in elinden kaçan Yahudi bilim adamlarına kucak açan, buna kızan Hitler'e de "Bir onbaşı beni cinayetlerine alet edemez" cevabını verebilen bir diktatördü!
Hiç bir şey değilse bile 6 devrim yapabilen bir diktatördü!
Ey Atatürk'e diktatör, faşist diyen zihniyet;
72 yıldır tüm gücünle saldırdın, başaramadın.
Biz devrimlerin bekçiliğini yaptığımız sürece başaramayacaksın.
gerçek bi diktatör istiyorsan,dön şu anki türkiye cumhuriyeti başbakanına bak.yarım ağızla,devletini yaşatmak için gereğini yapan bir vatansevere dil uzatma bence.
diktatör olmak isteseydi,elinin altında oldukça imkan vardı.hitler gibi milletin coşkusunu kendi gücüne bağlayabilirdi,mussolini gibi otorite isteyen halkına özgürlük yerine dikta rejimi getirebilirdi.dönem içinde bu insanlarla görüşmüş olmasına rağmen,onda böyle bir iz göremediniz değil mi siz islamcılar,düşünceye(!) tapan solcu-leninistler?neden rejim değişti o zaman acaba?
ha,evet diktatör olmak için.
bugün eline her türlü imkanı geçirip 80 yıllık devleti yönetmeye başlayan islamcılar ve amerikancılar,80 yıl öncesinden fırsat verilseydi sizce ne olurdu?kalkıp işkenceden bahsediyorsunuz.bunu savunmuyorum,ama o dönemdeki islamcı-amerikancı isyan kesimine kalkıp özgürlük vermeyi mi düşünmelilerdi?
devrimleri korumak uğruna yapılmıştır ne varsa.ama bunun kemalist bir düşünceyle,sadece orduya mal edilmesini halktan koparılmasını da yanlış buluyorum,ki bu 80 yılda zamanla olan bir şey,kalkıp 'tek adam'a bunun için sövemezsiniz.
atatürk ün o dönemde izlediği politikanın hatalı , eksik yönleri var mıdır?vardır,tabiidir.mazur görmüyorum lakin zorunluyu diyorum.