Buna "daha kolay okumak ve yazmak" diyenlere net mukayese ve izan melekelerinden yoksun gözüyle bakıyorum.
Böyle trajikomik bir hadisenin eşi var mıdır acaba. Yukarda birisi dil uzmanı olduğunu söyleyerek arapça ile ilgili birtakım malumatlar vermiş. Ortamlarda uzmanım dersin kim bilecek tabi. Ya da bu saçma sistem seni bile dil uzmanı yapar işte.
Arapçayı bırakın da ihtisas alanı arap dili olanlar tartışsın. "Gül, gel, kel" kelimeleri karıştırılıyormuş bak hele. Şu anda tdk ya göre şapkalı harfler kullanılmıyor. Sen bir yağış türü olan "kar" kelimesiyle kazanç anlamındaki "kâr/kar" kelimesini karıştıryor musun? Evet diyorsan senin iq seviyeni de tartışmamız gerek, kusura bakma. Aynı bunun gibi arapça yazımdaki kelimeler de karışmaz. Bir süre sonra harekelere gerek kalmadan çok rahat okur ve anlarsınız. Bunu sonradan arapça öğrenmiş biri olarak söylüyorum kaldı ki bizim tartıştığımız mevzu anadil öğreniminde osmanlıca harfleri. Ayrıca osmanlıca ve arapça alfabelerinde türkçenin yapısına yönelik farklılıklar mevcuttur.
Çok afedersiniz ama öğrenimi zor diye saçma bir sebep gösterilerek harf devrimi yapılmasını ben türkün zekasına hakaret olarak görüyorum.
Mustafa kemal'in Devrim ve inkılaplarının çoğunluğunda bir zulüm ve gereksizlik var ama harf devrimi en çok yaralayanı ve en saçması.
Bir de şu arkadaş savunmaya geçeyim derken sebebini gayet net açıklamış. Evet ifade edildiği üzere amaç milletin kuranı kerimi arapçasından okuyarak anlama mertebesinden meal okuyarak anlama mertebesine düşürmek. Bu da otomatik olarak islami kültürden uzaklaşmak demek. Devamında gelen devrimlerden sonraki türkiyeye baktığımızda bu amacına ulaşmış da mustafa kemal.
Yani sebep bazında alırsak olayı, türklerin arapçayı bilmesi ya da aşina olması ve osmanlıcayı kullanması islami kültürden kopmasına en büyük engellerden biriydi. Bunu izale etmek ve islami kültürden koparmak için de harf devrimi yapıldı.
Bunu günümüzde ifade eden birçok kemalist gördüm ben, neden bu kadar komplekse giriyorsunuz net bir şekilde söyleyin yani.
türklerin arapça, farsça ve osmanlıcayı karmalayarak konuşmalarından hareketle sadeleştirme çabasıdır. niyeti için kesin bir dille budur diyemeyiz fakat dilimizi fakirliğe götürdüğü yadsınamaz bir gerçek. halen daha çokça bu kelimelerin kullanıldığı bir dilimiz var. keşke yapmasaymış.
her alanda dönemin en ileri teknolojisini kullanan osmanlı' nın torunları, dedelerinin mezar taşlarında yazan bilimsel yazıları, nükleer enerji hakkında yazılmış makaleleri, atomun yapısını açıklayan şemaları okuyamayıp çağın gerisinde kalsınlar diye yapılmıştır.
bak adamlar dedesinin mezar taşını okuyamayınca nasıl geri kaldılar.*
Şimdi bu yazımı anlayamayan kronikler çıkacaktır elbet ama yine de yazacağım.Dünya'nın bir çok ülkesinde devrimler yapılmıştır.Yeni rejimler gelmiştir.iran da devrim yapılmış alfabeye dokunulmamıştır.Hitler Almanya'sında alfabe değişmemiştir.Rus devrimi desen aynı.Alfabeye dokunulmamıştır.Ama ne hikmetse güzelim Osmanlıca bir gecede sıfırlanıp adına da harf devrimi denip bütün millet bir gecede cahil bırakıldı.Bize bu hainliği yapan adam kahraman ilan edildi.Atatürk'ü seversin sevmezsin ben icraatlerine bakarım.Bosnaya gittiğimde dedelerimin mezar taşlarını okuyamadığımda geçmişimizle bağımızın nasıl silindiğine şahit oluyor insan.Bunu anlamak için Prof olmaya gerek yok.Bir milletin tarih bağını bir saçma devrim ile sıfırladılar.Buna da devrim dediler.Bu devrim değil olsa olsa bu millete yapılan hainliktir.Tekrar ediyorum bunu babam da yapsa haindir.Ben isimlere değil olaylara bakarım.
kulllanılan dilin hiçbir şekilde milli olmamasıdır tabi ki. Arap özentisi bir dili kim ne yapsın hem banane ondan? Farsça'dan da banane. Milli olmalı böyle şeyler ki tohumlanacak fikirler de milli olsun.
Size dayatılan istatistikleri sahihmişçesine her cümlenizin başında söylemeyin olur mu?
Bu oranlar ne kadar doğruyu yansıtıyor? Ve bir de şu soru var, buradaki kıyas günümüz türkiyesi ile osmanlı devleti kıyası mı olmalı yoksa o zamanın avrupası ile osmanlı devleti kıyası mı?
En baştan başlıyorum. Tarih yorumlamanın başlıca kuralı her dönemi kendi şartları içerisinde değerlendirmektir.
Kanuni’nin Türkiye’sinde, çağdaşı Avrupa devletlerine göre daha fazla kitap, daha çok okul, daha yüksek oranda okur-yazar vardır mesela.
Osmanlı’nın eğitim faaliyetini okulla sınırlamak uygun bir değerlendirme değildir. Bütün camiler sürekli eğitim kurumudur. Buralarda din ilimlerinin yanı sıra fen ilimleri de öğretilir.
istatistiklere bakarsak; 1895 yılında ittihat ve Terakki Partisi’nin savaştan önce yaptırdığı araştırmaya göre, okuma yazma oranı yüzde 40’lardadır. Hatta aynı yıl yapılan başka bir araştırmaya göre oran yüzde 60’a kadar çıkıyor.
Tabii gerçek okur-yazar oranını tespit etmenin en sağlam ölçüsü, gazete ve dergi tirajlarıdır.
1908-1914 tarihleri arasında Osmanlı Devleti sınırları içinde yayınlanan 801 dergi ve gazetenin toplam satışı yüz bin civarındadır.
Yukarıda okuduğum başka bir meseleyi de izah edelim.
islam=arap gözüyle bakıyormuşuz. Kimse bu şekilde bakmıyor. Lakin dönüp konuştuğumuz konuya bakarsanız dil meselesini konuştuğumuzu farkeder ve mevzunun "arap" değil "arapça" olduğunu görürsünüz. islam=arap değildir ama büyük ölçüde islam arapça ile anlaşılır. islam'ın temel kaynakları kuran-ı kerim ve sünneti seniyyenin dili arapçadır. islami ilimlere ait Geleneksel eserlerin hemen tamamı arapçadır. islam'ı anlamada arapça önemli bir faktördür. Tercüme ve meal ile bir yere kadar gidilir.
Bir de cumhuriyetin ikinci adamı ismet inönü bu hususta neler söylüyor buna bakalım.
“Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi… Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-islam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı... Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.” (inönü, Hatıralar, C.II s. 223).
Bu satırlar herhangi bir muhafazakar yazara ya da entelektüele ait değil. inönü'ye ait. Merak eden araştırabilir.
Yeterince basite indirgeyerek açıkladım umarım bu sefer anlaşılmıştır.
Harf devrimini geçtim daha 20 yıl öncesine kadar elinde ne kaynak varsa o kaynakları kullanarak bilgiye sahip olma imkanın vardı. Şuan elimizde internet olmasına rağmen durumumuz mağlum. Gerçi bu bütün dünya için geçerli.
Yıllar sonra büyük tepki görmüştür. Bir gecede bütün alimlerimiz cahil kaldı tarzı sözler sarf edilmiştir. Ben tarih bölümü okuyorum ve Osmanlıca dersi görüyorum. O kadar zor bir ders ki anlatılmaz yaşanır. Zaten o dönem halk okuma bilmiyor, okur-yazar oranı yerlerde geziyor. Okumayı yazmayı bilenlerin %85'i saray erkanı. Durum böyleyken ve dünyanın büyük bir çoğunluğu Latin Alfabesi kullanırken bizim Osmanlıca'da kalmamız dünyadaki gelişmelerden de geri kalmamız anlamına gelirdi. Hani şimdi bazı troller diyor ya ''Atatürk Osmanlıca'yı kaldırdı Kuran-ı Kerim okuyoruz ama anlayamıyoruz.'' Yani bunu söyleyen arkadaşlara da şöyle bir cevap veriyim. Osmanlıca, Arapça ve Farsça harflerin kullanımı ile yazılıyordu ancak konuşma dili ve onu okurkenki dil yine Türkçe idi. Zaten Osmanlıca'da hareke yok. Yani bir harfin ''e'' düzenine göre mi yoksa ''a'' düzenine göre mi çekeceğini bilmiyorsun. Neyse daha fazla uzatmaya gerek yok. Kısaca Osmanlıca ayrı bir dil değil Osmanlı Türkçesi olarak geçmektedir ve Atatürk kimseyi cahil bırakmamıştır.
japonlar da hemen gelip japoncadan zor değil diye yorum yapmışlar.
birincisi şunu sormak lazım: sen osmanlıca biliyor musun kardeş? biliyorsan da hangi tip yazı okursun? siyakat okur musun mesela? yoksa divani yazılarla yeniçağ mühimmelerini, tâlik kırmasıyla kadı sicillerini mi okursun?
mallık parayla değil elbette.
elin japonu gitmiş çin de korsanlık yaparken yazı sistemi görmüş, ölçmüş biçmiş ve japon alfabesini oluşturmuş. bizim salaklar da kendilerine garip gelince japon alfabesi çok zor ya tribine girer. sen japon musun ulan da o alfabeyi değerlendiriyorsun?
japonlar kendi alfabesiyle yazarken türkler neden arap alfabesiyle yazacak? osmanlıca diye bir dil yok kardeş, sen çok yanlış gelmişsin.
tut ki bu devrim seni medeniyetinden koparmak için yapıldı. latin alfabesi okunabilirlik açısından daha avantajlı, buna rağmen senede okuduğunuz kaç kitap? matbaanın iki yüz yıllık geçmişi var ve kimin evinde eski harflerle basılmış kitap var? harf devrimi olmadan önce basılmış toplam kaç kitabın var, bunların da kaçı senin medeniyetinden?
belediyelerin veya halk eğitim merkezlerinin açmış olduğu ücretsiz kurslarda osmanlıca arapça ve farsça okutuluyor dileyen faydalanabilir şahsen ben çokta başarılı buluyorum.
tarihin olmazsa olmaz koşulu daima zamanına ve koşullarına göre değerlendirilmelidir. bir gecede cahil kalan hangi ulemadan bahsediliyor allah aşkına. ardarda balkan savaşları birinci dünya savaşı ve kurtuluş savaşlarından sonra okuma yazma bilen mi kalmış memlekette ki ulema cahil kalsın. türkiye cumhuriyeti koca bir nesili tarihe gömmüştür bu savaşlarla. okuma yazma bilen olmayınca bilen aydın sayılıyor haliyle. tekke ve zaviyelerin kapatılması tüm mesele. ulema dedikleri tekke ve zaviye mensuplarından ibaret sadece.
iskipli Atıf, Saidi Kürdi, Şeyh Sait vb. hain, yavşak, itilaf devletleri iş birlikçisi, şeriatçı, dinci, yobaz vb. kitlenin ne bok yediğinin bütün halk tarafından sıkıntısız okunarak anlaşılması, aynı hataya düşmemeleri sebeplerinden sadece biridir...
rivayetlere göre arapça harflerin Türkçeyle uyumsuzluğu ve Avrupa ya yakınlaşma olarak belirtiliyor.
açıkçası pek fark etmez. amaç yazı yazmak değil mi efenim.
yıllardır okuma yazma bilmeden yaşayan insanlara okuma yazma öğretmek için yapmıştır. çünkü arap harfleri Türk diline uygun değildir. bu abecenin kullanılması öğrenmeyi zorlaştırır, yazıda belirsizlik oluşturur ve dile zarar verir. bunu gören atatürk zaten bir Türk kavmi olan Etrüsklerin kökenini oluşturduğu latin alfabesini Türkçeye uygun hale getirerek uygulamaya koymuştur. kıymetini bilin itlik etmeyin.