Sınıftan bi çocuk 2 milyona satıyodu. 1 hafta 10 gün beklet ben alacam dedim çocuğa ama ceketinin cebinde tost ayranla gezen göde recai 2 milyonu peşin verip almıştı.
O kadar çok oynardım ki ısınan adaptör hızlı soğusun diye buzluğa atardim.
Bir defa bozulmuştu ve tamirciye götürmüştü babam. 1 haftaya tamir işi bitti arkadaşımla almaya gittik. Yolda gelirken dengemi kaybettim yolda kanal vardı içine düştüm ama iki elimle atariyi yukarda tutmayı başarmıştım. Başım hafif kanıyordu ama olsundu, atarim sapasağlamdı.
kardeşimin ben yokken atariyi çok oynaması sonucu öfkelenen babamın yere çarpmasıyla bozulmuş değerli varlığım. saatlerce uğraştıktan sonra sinirden ben de bir yumruk vurmuştum ve allahın hikmeti tekrar çalışmaya başlamıştı.
tekrar alıp super mario oynamak istediğim oyun aleti.
küçükken atarimi çok oynuyorum diye annem sakladı ben buldum oynadım yine sakladı ben yine buldum oynadım bu sefer komşuya vermiş atariyi tabii ben yine evin içine sakladı sanıyom arıyom tarıyom yok atari dedektörü gibi aradım evi ama bulamadım yan bulamamam imkansızdı kesin atariyi attı dedim 1 hafta sonra bana yeni sözleşme imzalatıp geri vermişti. fakat o 1 hafta bana çok zor gelmişti...
Micro genius hafız. Mortal combat oynamaktan her gün kol bozulurdu. Bağlantı yerlerini bir elektrikçi edasıyla bantlardır. Birde kasetler vardı ki sorma. Of be hafız ne günlerdi. Adaptörü ısınırdı annem kızar kapatırdı. Bende hemen soğusun diye buzluğa atardım gizlice adaptörü. Şimdiki çocuklara çok üzülüyor çok hafız.
kupon biriktirerek aldigimiz klavyeli bi atarimiz vardi. sanirim onun sayesinde bugun klavye hizim epey iyi durumda. huzunlendiren bir nostalji objesidir atari.