Jetonu attıktan sonra tekken 3 ün ayarlarına girip ultra hard zorluğuna getirdikten sonra king denilen herifin size dörtlü çekerek roundu bitirten oyun.
90 larda çocuk olmuş bireylerin, hayatının bir döneminde müptelası olduğu oyunların bulunduğu salonlardır.
içerisi pis pis sigara kokardı. buranın patronları da mafya babası gibiydi.
gizemli adamları vardı bu atari salonlarının, genelde şapkalı tiplerdi. sabahtan arcade makinalarının başına geçer, geleni geçeni yener akşamda evlerine giderlerdi. bazıları hiç konuşmazdı, zaten gizemleri de buradan gelmekteydi. her oyun makinesinin başında en az bir tane vardı mutlaka. ve evet dışarıdan, karanlık ve uğultudan ibaretti.
dışardan karanlık ve uğultudan ibaretti.ama bi iki adım atıp içeri girildiğinde ciğerler en ücra köşelerine kadar sigara dumanıyla doldurulduktan sonra,içinde rengarenk ve çeşit çeşit oyunlar ihtiva eden oyun salonu tüm görkemiyle karşınızdaydı.
şu türden olaylara çok kez şahitlik yapmıştır bu atari salonları.bazen yaşça büyük ve vücutça iri olan gençler jetonunu yeni atmış güzel güzel oynayan çocuğa 'ver bu eli sana geçeyim' der, oyuna el koyar, zavallının hevesini kursağında bırakırdı.tabi aslında her levelda oyunun daha da zorlaştığını her ikisi de bilirdi ama ne yaparsın elden bişi gelmezdi.
nerden mi biliyorum tüm bunları.çünkü aynısını hem yaşadım hem de yaşattım.sırf bu yüzden büyümeyi bile istemiştim.evet bi gelenek,bi adetdi atari salonlarında büyüğün küçüğün jetonunu gasp etmesi.*.*
zamanla, playstationların alttan alta yayılmasıyla sonu gelmiştir atari salonlarının.
küçükken bir kaç jetonun hesabı yapılırken yirmili yaşlarda geyik olsun diye gidildiginde avuçla jeton alabildiginiz mekandır. komik olan tezatlık ise artık oyunu bitirmek için bir avuç jeton anca yeter artık.
abrakadabra'nın işletmecisi özgür abi'nin suratı hala gözlerimin önünde. kolay değil tabii... neredeyse tüm çocukluğumun yaz ayları hem de sabahtan akşama kadar atari salonlarında geçti. sabahtan evden çıkıp arkadaşlarla buluşma mekanımız olan salona gelince insanın evine geldiğinde hissettiği huzuru yaşar, moralim yerine gelirdi. hatta büyüyünce zengin olup evin bir odasını atari makinalarıyla doldurma gibi bir fantezim de vardı. şu ana kadar gerçekleşmedi ama hakikaten o günleri özledim.
şimdiki zamanın internet kafeleri. genelde kuytu yerlerde olurdu ve sahibi sürekli oturan ve sigara içen yaşlı bir adam olurdu. en fazla oynanan oyunlar başlıca street fighter, mortal combat, king of fighters, sunset riders, mustaphadır.
cocukluğumun en güzel anlarini geçirdiğim salon diyebilirim..
Anneden alinan bir iki lirayla, artık o zamanın kaç parasıysa bilemiyorum.. deli gibi koşa koşa çıkılırdı evden.. evet gelinirdi o dükkanin önüne. içeride bambaşka, renkli bir dünya vardı. ciu ciu sesler, joystiğe hayvani kırma çabası içerisindeki abiler ve en önemlisi o tozlu beton zemin kokusu...
gidip abi bana şu kadarcık jeton derdim jetonları alınca adeta biraz daha güçlenmiş hissederdim. önce bütün arcade'lerin önünde takılır, oynayanları izlerdim. guile in attiği super sonic ses dalgalari, dhalsim in uzayan ayaklari, musthapha' nin cadillac la pata küte giriştiği isimsiz kahramanlar, scorpion un elinden çıkan yay, haggard ın hayvani dövüş tekniği, snow bross kardeşlerin arsızlığı, arkasında çıplak kadın figürleri olan tetris parçacıkları, kormando nun çifte tüfeği...
sonra gözümüze kestirdiğimiz daha güçsüzünün oynadiği oyuna jeton atar, kurbanımızın canını aldıktan sonra yola devam ederdik. ta ki ergenliğin sinirini üzerinden atamayan işi bilen abiye ütülünceye kadar.. Ama dert değildi, cepte daha bir sürü jeton vardi.
aman allahım burası nasıl bir dünya, insan çıkmak istemiyor. birbirine karışan sesler bu kadar güzel mi ahenk oluşturabilir ? izlemeye devam ediyordum, iori nin fena hareketleri, joe higashi nin güzel dövüş tekniği, captain commando ve ekibinin maceralari, verem hastası olan samurayin kılıçını düşmanlarına saplayışı, hepsi dün gibi aklımda...
zaman böyle geçip giderdi atari salonunda.. Akşama kadar bir oynar, bir izlerdim.. o kadar değerli kıldı ki atari salonları çocukluğumu Bugün belki kendisiyle barişik bir insan olmamın en büyük payi atari salonlarindadir.
Artık yaş oldu 24. düşünüyorum da aradan geçmiş 15 16 sene.. Bütün o oynadığım oyunlar iyi bir mame sistemi ile bilgisayarimda oynanilabilir durumda ama ne ciu ciu sesleri, ne hoyratça kullanılan arcade sistemin joystick sesleri, ne Winners don't use drugs yazısı ne o beton kokusu, ne de o saf masum çocukluk...
hepsi mazide kalan güzel hatiralar. belki de ölene kadar benimle yaşayacak..
sabah erkenden kalkıp , ninja atari salonu na gidilir , ilk gelenlere 1 jeton bedavaydi çünkü , beklenir açilana kadar , nerde bu abi diye.. sonra açilir açilmaz , o günkü tüm paramizi atariciye verir jetonlar alinir deli gibi sf2 champion edition oynanirdi.
genelde ken in favori olduğu oyundur , çünkü hep ken seçilir , sürekli ver geçiyimmi abi diye tiplerle dolardı.. (ki genelde sabahlari ben ve arkadaşlarım gibi çoluk çocukla doluydu o zamanlar) öğlene doğru jetonlar biter , ver geçiyim muhabbeti başlar.. akşama kadar oynanir beleşe bu yolla.. sonra akşam anneler kizmasin diye eve gidilir fakat yolda arkadaşlarla 2 nası aduketi kodum , nası aryuken çektim?" gibi muhabbetler yapilir.. anneler atari salonunda olduğunuzu öğrendiğinde feci kızar bi sürü laf sööler..
önceden, içlerinde nice çocuğun hayallerinin dolduğu ama geleceklerinin kaybolduğu oyun salonları.
resmen çocukluğuma hiç acımayarak savurdu, sikti attı bi köşeye. layık olmadığım yerlerden biriydi. boyacıların, çocukların 7 yaşlarında esrar* içtiği daha nice türlü türlü pislik insanlara rastlanabilecek nezih ölümcül mekanlardı, bir zamanlar. oyun salonu falan da değil ha böyle yerler. kendinden geçmiş, okul önlükleriyle, çantası atarinin yanıbaşında 10- 15 yaş grubu çocukların dahil olduğu oyun salonu. düşün bi; bitik ve yitik.
mortal kombat serileri, mustafalar, tekkenler, karı soymaca ve daha niceleri. en güzeli mortal kombat 4, en fetişi; karı soyundurmaca.
evet evet karı soydurmaca, bu bombaydı. tam ismini hatırlamıyorum ama bir kişi oynar, yanında 15 kişilik önleri kabaran, salyaları zevk suyu ile karışan ergen gençler, patlamaya ramak kala karı soyunmaz, böyle bişeydi.
+ can, gel bak olum. goro' nun mınısını siktim.
can' ın sikindiriğinde bile değil. can görmek istiyo, arzuluyo ve bekliyor.
delirtilir ergen gençlik. oynayanda, tipi ergin ama ermemiştir daha. atari kolu yerine, kendi dalgasını tutsa atari kolu zannedersin, o kadar yani. çocukların elinden alır o oyunları, jetonları otzbir malzemesi çıkarır kendine. eee günde 6 kere boşalan insan diye başlıklar yok boşuna.
- can soyunduramıyosun oğlum ver halledeyim ben.
+ tamam hakkı abi al. hemen görmek istiyorum, hemen.
alır jetonu, piç eder oyunu. çocuğun görmek istediği karıyı soymaz, gider kendini tatmin eder. saatler geçer saf can, halen bir umutla bekler, yok ama yok mıncık göremez.
bir zamanlar böyleydi atari salonları. şimdi varlığını bile bilmiyorum fakat çocukluğumun en güzel yıllarıydı. özlüyorum ve şimdi açıyorum mk4' ü.
eee, şindik?
yarar veren değil, sikilen sevilir. 10' unda da, 30' un da da.
genelde tabelası olmayan, gençlere yönelik eğlence mekanı. bunun yanısıra, kuytu köşelerde, afedersiniz bok gibi mekanlarda kurulu olurlardı. atari salonu işletmecileri genellikle tecavüzcü kılıklı ya da üçkağıtçı tipli olurlardı. sürekli müşterilerine bile kattien jeton kıyağı yapmazlardı.
nedendir bilinmez, camları boya gibi bir maddeyle örtülürdü. zannımca içerideki bizler ebeveynlerimiz tarafından basılmayalım, salon da çok kâr etsin düşüncesiyle yapılırdı bu. görende içeride genel ev işletiliyor sanar. bununda etkisi ile içerisi loş bir ışığa bürünürdü.
arada sırada kadıköy'den avrupa yakasına gitmek için beklediğim vapurun, daha süresi olması sebebiyle gittiğim yerdir. jetonları 50ykr olan yerin ismi ise funcitydir.hemen sahil tarafındadır. hasret kalanlar gidebilir.
gelişmiş teknolojiden dolayı internet kafelerde, playstation kafelerde gezmekten dolayı hiç gitmediğim, babamın ordaki anılarını çok anlattığı, içinde oyun yüklü makinaların bulunduğu bir mekan.
her makine'nin başında mutlaka oyunu hatim etmiş "abi ver ben geçiyim" diyen sümüklü veletlerin olduğu, genelde siz tek başınıza oynarken yandaki kola çat diye sormadan etmeden oturan serserilerle dolu, her girişinizde mutlaka ya paranızın yada başka birşeyinizin çalındığını fark ettiğiniz mekanlardır.
bol bol para biraktigim mekan. zaman ve para katili. insert coin dedikce ben atiyorum, ben attikca o insert coin diyor. babam ve hocalarim az basip cikarmadi beni oradan. playstation ciktiktan sonra batti, iyi oldu!