ben de zamanında çok gitmiş olsam da şimdi hiç hissetmediğim duygudur. bence iğrenç ortamlarda saçma ve gereksiz bir para harcamaydı o. üstelik o zamanlar güzel gelen oyunları şimdi emülatörden açıp oynayınca aslında dandik olduklarını anlıyorum *
buruk bir nostalji hissi. hele atari salonlarının daha önceki ve ilkel hali olan 1-2 masaya bildiğin atari veya commodore bilgisayarı koyup, onlara kasetten oyun yükleyip 5 dakikası 50 tl'den oynatan mekanlar bambaşka bir ortam gibi gelirdi o çocuk halimizle.
cilli oynamayı özlemek gibidir.
bugünün gençlerinin hiçbir zaman anlayamayacağı bir özlemi yaşamaktır.
bugün içindeki playstationları dahi gönderip salt bilgisayar hizmetleri veren kompi'yi özlemektir.
kompi'den heykel'deki taksi durağının yanındaki bodruma benzeyen yere yürümeyi oradan da az daha yukarıdaki engelli bir amcanın işlettiği dükkana yürümeyi özlemektir.
akşam eve leş gibi sigara kokarak dönüldüğünde işitilen azar özlemektir.
babanın salon sahibini uyarmasına karşın salon sahibinin sizi saklamasındaki samimiyeti özlemek.
uzun boyundan ötürü *oturacak bir sandalyeyi hak etmiş olan abileri özlemektir.
sallayıp sallayıp kolu bozan veletleri özlemektir.
her hafta aynı gün aynı saatte gelen bir abinin bir hafta gelemeyişinin sebep olduğu kaygıyı özlemektir.
Street Fighter oynunda arabayi parcalayip puan kazanmak icin isaret parmaklarimin muthis hizla yumruk tusuna bastigi anlar, ar yu ken, dapdap, hugaafayir, alekspu hareketlerini ogrenebilmek icin Antalya'nin o sicak yaz aylarinda kan ter icinde atari salonundan ciktigim anlari ve hatta kimi zamanlar sirf atari oynamak icin okuldan kactigim anlari getiriyor aklima. Bu atari illeti yuzunden az zopa ve ceza yemedim degil annemden...
iki kişiyle oynanan oyunlarda (bkz: metal slug) silahları veya cıkan otu boku kimin alacağına dair yapılan tartışmaları özlemektir. aynı zamanda çoğumuzun, minimal harçlıklarla nasıl da güzel zaman geçirirdik diye iç geçirmesine vesile olan başlık.
80 li ve 90 lı yıllarda çocuk olup da, türkiye'de henüz olmadığından çocukluklarını Cep telefonsuz ve bilgisayarsız geçirmiş çoğu bünyenin içerisinde bulunan özlemdir.
- Hangimiz futbol oyunu oynarken jetonlar yanmasın diye bilerek gol yemedik ki.
- Hangimiz haggar oyununda, kredi teli ustalığıyla oyunun sonunu görmedik ki.
- Hangimiz kredi tellerini çemkirmekten salondan atılmadık ki.
- Hangimiz "abi, koş yeniyor" nidalarıyla yardım isteyenlerin,o abisi olmadık ki.
- Hangimiz aldığı tüm harçlıkları o salonlara gömmediki.
en son* kuzenim ve tipik arkadaslariyla gittigimiz dershane yerine * zorla götürüldügüm yer olmasi ve onlari birakip eve geldigim icin power rangerstaki rita cadisi ilan edilmemle hic özlem duyamadigim mekan.
* zangief'le köşede devamlı zıplayıp tekmeye basarak, ken'e aduket çekip üstüne doğru zıpladığında ar yu ken çekerek, dhalsım'a peşpeşe aduket çekerek, blanca'ya havadan tekme ve akabinde çelme ile oyun sonu getirdiğim için tekdüzelikle ve yaratıcı olmamakla suçladığım yıllardı, hey gidi günler.. (bkz: street fighter)