"Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir."
sözleri ile beni benden alan,
taa uzaklara götüren şairdir.
okunmalıdır, şiddetle tavsiye edilir
Bugün doğum günü olan ünlü şair. Halkın dostları dergisi akıllarda kalmıştır. Bir gün mutlaka adlı şiiri onun toplumcu gerçekçi yönünü yansıtan bir beyanname taşır.
beni hayal kirikligina ugratan sair. toplumcu gercekcileri okuyalim dedik, bizi siirden soguttu. e ismet ozel'den sonra adami okursan olacagi bu. hele bi mustafa suphi destani var ki bi siir olarak okumak zaman kaybi. siir bir sanattir. biraz ozen gostermek gerekir. antolojisi harika ama. tadindan yenmez. iyi calisma olmus. ellerine saglik.
Rus edebiyatı hakkında engin bir bilgisi olan, yakın zamanda dostoyevski hakkında yaklaşık bir saatlik belgesel yapmıştır kendileri. Emeğine sağlık demekten alamıyoruz kendimizi.
insanlara yaşamayı öğretmek isteyen adam, büyük gönüllü üstat.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
insan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
BEN TEK BAŞINA NE YAPABiLiRiM
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü biri
Ve hiçbirşey yapmamaya karar verdi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir öteki
Ve yalnızlığının kuytuluğuna çekildi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir üçüncü
Ve tek başına düşünmeyi sürdürdü
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü yüzbinler
Ve tek başınalıklarını sürdürdüler
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü milyonlar
Milyonlarcaydılar
Ve tek başınaydılar
Bu arada birileri
Onlar adına
Karar vermekteydi
Tek başına olduklarını sananlar
Topluca ortadan kaldırıldılar.
behramoğlu'ndan bahsedince aklıma yahya kemal'in bir hikayesi geldi..
yahya kemal kemalizmin dalkavuklarından behçet kemal çağlar'ın şiirlerini beğenmezmiş.. bir gün çağlar'ın şiir okuduğu bir akşamdan çıkıp arabayla ayrılırken, yahya kemal arabanın ön tarafında behçet kemal arkadaşlarıyla arka koltukta gidiyorlar..
behçet kemal sormuş: üstat bugün nasıldım?
yahya kemal; "iyi" demiş..
behçet kemal yanındakilere dönerek; "bakın üstat en sonunda beni beğendi, bu benim tarihi bir gece oldu" demiş.. üstat arkasını dönmeden; "iyi dedim, şair demedim" diye lafı kondurmuş..
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
BEBEKLERiN ULUSU YOK
ilk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Başlarını tutuşları aynı
Bakarken gözlerinde aynı merak
Ağlarken aynı seslerin tonu
Bebekler çiçeği insanlığımızın
Güllerin en hası, en goncası
Sarışın bir ışık parçası kimi
Kimi kapkara üzüm tanesi
Babalar çıkarmayın onları akıldan
Analar koruyun bebeklerinizi
Susturun susturun söyletmeyin
Savaştan yıkımdan söz ederse biri
Bırakalım sevdayla büyüsünler
Serpilip gelişsinler fidan gibi
Senin benim hiç kimsenin değil
Bütün bir yeryüzünündür onlar
Bütün insanlığın gözbebeği
ilk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Bebekler, çiçeği insanlığımızın
Ve geleceğimizin biricik umudu...
kitap fuarında denk geldik geçenlerde üstadla, imza gününde. bilgisayarı çok yavaşlamış ona hiddetlenmişti yaklaştım yanına :
- hocam çok gergin gördüm sizi oysa şiirleriniz çok yumuşak başlı. dedim.
- imgeni sevdim, yumuşak başlı şiir ha.. dedi ve ekledi. yok ya gergin değilim ama öyle görünüyorsam hemen toparlayayım kendimi, teşekkür ederim.
şiir demişken.
yangın yeri
yaşamak bu yangın yerinde
hergün yeniden ölerek
zalimin elinde tutsak
cahile kurban olarak
yalanla kirlenmiş havada
güçlükle soluk alarak
savunmak gerçeği çoğu kez
yalnızlığını bilerek
korkağı, döneği, suskunu
görüp de öfkeyle dolarak
toplanır ölü arkadaşlar
her biri bir yerden gelerek
kiminin boynunda ilmeği
kimi kanını silerek
kucaklıyor beni metin altıok
aldırma diyor gülerek
yaşamak görevdir yangın yerinde
yaşamak insan kalarak
vaktiniz varsa bir de livaneli' den dinleyin derim.
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını..
Severken hiç bir kuş, hiç bir böcek yalnız degildir..
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir...
Yaşamak bu yangın yerinde
hergün yeniden ölerek
zalimin elinde tutsak
cahile kurban olarak
yalanla kirlenmiş havada
güçlükle soluk alarak
savunmak gerçeği çoğu kez
yalnızlığını bilerek
korkağı, döneği, suskunu
görüp de öfkeyle dolarak
toplanır ölü arkadaşlar
her biri bir yerden gelerek
kiminin boynunda ilmeği
kimi kanını silerek
kucaklıyor beni metin altıok
aldırma diyor gülerek
yaşamak görevdir yangın yerinde
yaşamak insan kalarak