(bkz: Şiir hayatın neresinde) adında kitabı piyasada ben yeni gördüm de aldım oldukÇa verimli bir kitap olmuş Namık Kemal, Ahmet Arif, Enver GökÇe, Yahya Kemal ne ararsan var iÇinde.
Yıkılma sakın geçerken günler
Yaralayarak gençliğini
Onurlu, güzel geleceklerin
Biziz habercileri düşün ki
Ve halkın bağrında bir inci gibi
Büyüyüp gelişmektedir zafer.
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çeçeği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
" Şimdilerde bir moda var: Önümüzdeki genel seçimlerde HDP’yi desteklemek. Nedeni, eğer bu parti barajı aşamazsa ona verilecek oyların AKP’nin hanesine yazılacak olması.
HDP’nin doğal seçmenine bir diyeceğim yok. Anlamaya çalıştığım, HDP’li olmadıkları halde yukarıdaki gerekçeyle bu partiye oy verme çağrısında bulunan kişiler ve çevrelerin dayandığı mantık.
ince hesaplara, yüksek entelektüel usavurmalara benim aklım pek ermiyor.
Bu konuda da bunlardan önce bazı basit sorulara yanıt bulmaya çalışıyorum.
Öncelikle, HDP kime ve neye güvenerek seçimlere parti olarak girme kararı aldı? Bir başka deyişle, barajı aşacağı güvencesini nereden alıyor? Barajı aşamayıp parlamento dışı kalırsa ülkede neler olabileceğinin hesabını yaptı mı? Bu ve benzer sorulara yanıt aramaksızın, aman oyumuzu HDP’ye verelim, yoksa AKP başkanlık sistemi getirecek telaşı ve çağrısı bana anlamsız görünüyor.
yazının sahibi
Sanırım bugün(dün) izmir kitap fuarındaydı. Fuara da gittim ama fuarda görmedim kendisini. ışıklarda gördüm. izmirliler bilir: Cumhuriyet Meydanı'nın yanında mövenpick oteli ile postane arasında bir yaya geçidi vardır. işte oradan karşıdan karşıya geçiyordu. Ne yalan söyleyeyim. Yaş yetmiş ama iş bitmemiş. Biraz arkasından genç kızlar yürüyordu. * Şaire saygılarımla...
muhteşem bir sanatçıdır. herşeyden öte tam bir beyefendidir. az ve öz yazar. imgelerde kaybetmez okuyucusunu... doğru dürüst anlatır şiirlerinde duyguları ve bazen de okuyucunun duygularına tercüman olur şiirleri... birkaç kendini bilmezin ona boktan şair demesiyle boktan olmayacaktır... şiiri sevmek bazen sevgili ataol ile mümkün olabilir ve bazen de şiir yazmak yine onunla mümkündür... iyi bir yazar ve şair olmanın yanı sıra gerçek bir ilham kaynağıdır toy yazarlar için... "kahretsin bu kadar mı güzel yazılır" diye bitirir bazı okuyucuları şiirlerini ve çoğunlukla da mısraları yerleşir belleklerine... türkiye'de birçok insana sanatçı/yazar/şair sıfatları gereksiz verilirken ataol bunu gerçekten ispatlamış yaşayan sanatçılar arasındadır... seven, sevmeyi bilen ve sevdirendir... yaşadığı karanlık anılara rağmen yaşayan, yaşamı sevdiren ve yaşatandır...
adam gibi adamdır çok severim kendisini.
şu hayattaki tek dostumla yapmak istediğim tek şeyi onun da yapmak istediğini anlayınca kendisine olan sevgim biraz daha arttı. e biz böyle insanlarız işte: "Bütün ömrümce aradığımı bulduğumda, oturup ağlayacağım bir deniz kıyısında."
Yaşamak bu yangın yerinde
hergün yeniden ölerek
zalimin elinde tutsak
cahile kurban olarak
yalanla kirlenmiş havada
güçlükle soluk alarak
savunmak gerçeği çoğu kez
yalnızlığını bilerek
korkağı, döneği, suskunu
görüp de öfkeyle dolarak
toplanır ölü arkadaşlar
her biri bir yerden gelerek
kiminin boynunda ilmeği
kimi kanını silerek
kucaklıyor beni metin altıok
aldırma diyor gülerek
yaşamak görevdir yangın yerinde
yaşamak insan kalarak
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını..
Severken hiç bir kuş, hiç bir böcek yalnız degildir..
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir...
kitap fuarında denk geldik geçenlerde üstadla, imza gününde. bilgisayarı çok yavaşlamış ona hiddetlenmişti yaklaştım yanına :
- hocam çok gergin gördüm sizi oysa şiirleriniz çok yumuşak başlı. dedim.
- imgeni sevdim, yumuşak başlı şiir ha.. dedi ve ekledi. yok ya gergin değilim ama öyle görünüyorsam hemen toparlayayım kendimi, teşekkür ederim.
şiir demişken.
yangın yeri
yaşamak bu yangın yerinde
hergün yeniden ölerek
zalimin elinde tutsak
cahile kurban olarak
yalanla kirlenmiş havada
güçlükle soluk alarak
savunmak gerçeği çoğu kez
yalnızlığını bilerek
korkağı, döneği, suskunu
görüp de öfkeyle dolarak
toplanır ölü arkadaşlar
her biri bir yerden gelerek
kiminin boynunda ilmeği
kimi kanını silerek
kucaklıyor beni metin altıok
aldırma diyor gülerek
yaşamak görevdir yangın yerinde
yaşamak insan kalarak
vaktiniz varsa bir de livaneli' den dinleyin derim.
BEBEKLERiN ULUSU YOK
ilk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Başlarını tutuşları aynı
Bakarken gözlerinde aynı merak
Ağlarken aynı seslerin tonu
Bebekler çiçeği insanlığımızın
Güllerin en hası, en goncası
Sarışın bir ışık parçası kimi
Kimi kapkara üzüm tanesi
Babalar çıkarmayın onları akıldan
Analar koruyun bebeklerinizi
Susturun susturun söyletmeyin
Savaştan yıkımdan söz ederse biri
Bırakalım sevdayla büyüsünler
Serpilip gelişsinler fidan gibi
Senin benim hiç kimsenin değil
Bütün bir yeryüzünündür onlar
Bütün insanlığın gözbebeği
ilk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Bebekler, çiçeği insanlığımızın
Ve geleceğimizin biricik umudu...