şu sıralar başbakandan randevu alabilmek için ankara abdi ipekçi parkı'nda oturma eylemi yapan öğretmenlerdir.
kasım ayının sonlarındayız, ankara soğuk, ve eminim ki bu eylemden haberdar olduğu zaman "amaan yine mi 90 alıp atanamamış ağlak öğretmenler, üff çok kafa şişiriyolar yaa :/" diyen birileri çıkacak.
onlar için:
(bkz: hak verilmez alınır)
"mi"leri, "de"leri dahi ayrı yazmayı bilmeyen insanların gerizekalı yerine koymaktan çekinmediği öğretmenlerdir.
bir kez daha anlıyoruz ki, eğitim şart.
kazanabiliyorsanız hepiniz tıp okuyun, hepiniz hukuk okuyun, ne bileyim işte, şu an gözde olan bölümleri okuyun. günün birinde hepsinin istihdam alanı kısıtlanırsa, atamaları azalırsa, o zaman göreceğim sizi. işte o zaman hak aramaktan bahsetmeyin.
ara ara gündeme gelen bir 'atanamayan öğretmenler' sendromu var. çeşitli platformlarda seslerini duyurmaya çalıştıklarına şahit oluyoruz. protestolarındaki temel argümanlarının; 'devletin alım yapacağına dair söz vermesi' olduğu ortada. yani devlete üst düzey bir güven var. zaten sıkıntı da bu noktada başlıyor. bu sıkıntının kaynağı da devletin 'baba' gibi görülmesi yaklaşımı. 'devlet baba' tabirinin uzantısı. bu tabiri kullanan sayısı az değildir. böylece bilinçaltına, bireyin devlet karşısında aciz durumda bulunan bir çocuk olduğu işleniyor. bu da 'vatandaşlık' modundan çıkıp, bir tür 'kulluk' moduna geçişe sebep oluyor. yaşlıların resmi dairede şapkasını çıkarması gibi mesela. tabii buradaki benzetme mecazi. kilit nokta, duyulan güvende gizli. sonuçta, üst yapıyı yöneten kesim siyasetçilerden müteşekkil. siyasetçi dediğinin sanatı, 'nabza göre şerbet verme' üzerinedir genelde. bu nedenle devlet dediğimiz biraz da değişkendir, 'şizofren'dir. haliyle 'şizofren' görüntü verebilen birine ya da bir yapıya da tamamen güvenilmez, ona bel bağlanmaz. meseledeki ana uyuşmazlık budur. şahsen katılmasam da, şöyle bir söz vardır, malum; 'babana bile güvenme'. hal böyleyken, siyasetçinin yönettiği bir yapıya nasıl güvenirsin? tam bu noktada şöyle bir yanılgı da var. seçim zamanı şartların değiştiği söyleniyor. bu çok normal. çünkü politikacının gözü sandıktadır. yaptığı icraatın değerlendirilme yeri sonuçta orası. sınav merkezi yani. tabii ki sınavın iyi geçmesi için çalışacak. 'öğretmen'i de halk. samimiyetine inanmıyorsan, cevap orada verilir. bu arada özel kurumlarda da; 'biz sizi ararız' diyenlerin ne kadarı gerçekten arıyor acaba? o aranmayan insanlar da eylem mi yapsın şimdi; 'ararız' demiştiniz, kaç haftadır bekliyorum, sözünüzü tutmadınız diye? bunun ucu yok ki. yanlışlıklar yok mu? çok. ama olaya 'devlet baba' penceresinden bakınca, işler sarpa sarıyor. keşke herkesin istediği olabilse. ama zor. sözün özü; devlete 'baba' misyonu yüklemekten kaçınmak gerekiyor. aksi halde, derin hayal kırıklıkları, büyük umutsuzluklar kaçınılmazdır maalesef.
inci Sözlükten tahta yarak adlı yazarın bahsettiği konu.
--spoiler--
amına koduğumun malları sizi. hepiniz gerizekalısınız olum yıllardır öğretmenlik okuyup açıkta kalan binlerce kişiyi görmenize rağmen gidip yine de öğretmenlik okuyan o aklınızı sikeyim sizin. sırf işin kolayına kaçan, tembel orospu çocuklarından başka bir şey değilsiniz amına koduğumun çocukları. öğretmenlik kutsal, değerli bir meslek iken sizin gibi paragöz, tembel orospu çocukları yüzünden leş bir meslek olup çıktı amını ırzını siktiklerim.
okulda memur olarak çalışıyorum ben. şu ana kadar 13 okulda çalıştım ve hepsinde öyle şerefsiz insanlar vardı ki eğitim sistemimizin anasının amına döndüğüne artık hiç şaşırmıyor, kendi gözlerimle görüyorum hergün.
sırf 2 3 ay yaz tatili, sömestr tatili var diye, haftalık çalışma saati 24 saat diye okuduğunuz o bölümler ananızın amına girsin.
öğretmenler kadar orospu çocuğu bir meslek grubu daha yoktur. nerede insanlıktan nasibini almamış orospu çocuğu var, hepsi öğretmen amk.
adam girmediği derslerin ücretlerini fazlasıyla alıyor, eş durumum var ayağına hep batı bölgelerindeki illerde toplanıyor, zaten günde 5 6 saat çalışıyor olmasına rağmen işe gelmiyor amına koyim. üstelik hepsinin de burnu havada, sanırsınki çok önemli bir iş yapıyor. onlar eskidendi koçum, eskiden öğretmen geliyor dendimi saygı duruşuna geçilirdi, kıyafete çeki düzen verilirdi. şimdiki öğretmenlerin saygı duyulacak nesi var orospu çocukları? açgözlülükleri mi, tembellikleri mi, umursamazlıkları mı saygı hakediyor?
atanamayan götlekler hiç bu dediklerimi inkar etmesin, atandığınızda göreceksin (tabi atanabilirseniz) seçtiğiniz mesleğin ne kadar utanç verici, ahlak yoksunu , açgözlülük bayrağını taşıyan bir meslek olduğunu.
özet: öğretmenler orospu çocuğudur.
edit: merak etmeyin orospu çocukları bakanlık'takiler de benim düşündüğümün aynısını düşünüyor. yakında ananızın amından kan getirecekler görürsünüz. sanıyor musunuzki bu hep böyle devam edecek? ananızı sikecekler getirecekleri yeni uygulamalarla. o tembelliğiniz yüzünden seçtiğiniz meslekte götünüzü sike sike feriştahınızı kaydıracaklar. az kaldı götverenler.
--spoiler--
haklılar elbet tepkilerini göstermekte, muhtemelen torpil vs ile haksızlıkta yapılmaktadır. ama olay o kadar abartılıyor ki sanki bir onlar işsiz, en çok onlar haksızlığa uğramış. özel sektörde torpil yok mu? insanların hakkı yenmiyor mu? mühendislik, işletme, iktisat vs okumuş insanlar yıllarca işsiz kalmıyor mu? sadece atanamayan öğretmenleri vurgulamak yerine işsiz gençler olarak tepkilerini gösterseler, daha çok destek alarak tepkilerinde de daha adil davranmış olacaklardır.
o kadar çoktur ki farklı yerde kadro açsalarda ora dolacak gene açıkta kalanlar olacak. öncelikle belli bir sene eğitim fakültelerini kapatacaksın kardeşim yoksa bu iş bitmez.
bazı okullarda beden eğitimini fen bilgileri öğretmenleri yaparken bazı okullarda din kültürü derslerine başka branşlarda hocaların girmesi durumu var iken nasıl olduğunu anlayamadığım durum .
duygu sömürüsüdür. şimdi bu zatı muhterem öğretmen fazlalığını bile bile bi üniversiteye kapak atayım mantığıyla bi eğitim fakültesine kaydını yaptırıyor, kayıt yaptırırken kendisine öğretmenlik diplomasının verileceği vaad ediliyor, devlet tarafından hemen iş bulacakları filan vaad edilmiyor, bu arkadaş kafasına göre bi bölüm yazdı okudu diye devletin onu atamasını beklemek cumhuriyetin ilk yıllarında filan normaldi de şimdi artık o devir değişti.
üniversitede maliye okuyan genç mesela hiç maliye bakaknlığı bizi niye almıyor demiyor, kamuya girecekse kpss.ye giriyor veya özel sektörde çalışıyor, tonla işletme mezunu var, bunlar örgütlense öğretmenlerin sesi vızıltı kalır, ama onlar bişey demiyor. ama öğretmenlik mezunu olanlar kendilerinde bi hak görüyorlar, devlet bizi alsın diyorlar, kardeşim devletten hangi taahhüdü aldın sen. sen üniversite seçimini yaparken o bölüm mezunlarının zaten zar zor atandığını biliyodun, ama 4 yıl s..nin keyfine okudun sonra okul bitti, haliyle ağustos böceği misali kış geldi şimdi devlet beni alsın diyosun. özel okula git kardeşim, veya başka bi meslek öğren, git muhasebe bürosunda çalış, türkiyede devlet hiç bi üniversite mezununa iş garantisi vermediği gibi sana da vermiyor. ben eğitim fakültesi bitirdim devlet atasın mantığı artık bitmiştir, komünizmde filan olsak neyse de, komünizm ülkesi değiliz ki.
ayrıca bu atanamayan öğretmenler her şeyden önce eğitim fakültelerinin artık öğrenci almamasını protesto etmeliler diye düşünüyorum, tabi o da mümkün değil, devletin kazanç kapısı. bu arada kpss.den 60-70 bile alamayanları Allaha havale ediyorum, atanmasınlar onlar zaten, gençlere yazık.
