abi ile oynanan bilimum sportif aktivitelerde atan kişinin zorla da olsa kendisinin oldurulduğu ve her zaman atan alırın uygulandığı şahıs. (bkz: abi kardeş diyalogları)
lavobaya kusmak gibi bi saçmalığı yaptığını görünce kanımın daha da bi kaynadığı yazar. klişe çukuruna düşmeden edemiyorum ve eveeet; ailecek beğenerek okuyoruz.
zamaninda mutfaga giderken gelen kusmugunu tutamadigi için lavaboya kusan sanssiz insan. dikkatli okurlarimiz farketmistir ki mutfak dedim.. yani bu lavabo da mutfak lavabosudur *
(bkz: kusmugu lavaboya dökmek)
maaşallah selvi boylu bir insandır.aynı takımda mermi yakmışlığımız bulunmaktadır.* ayrıca tabuda da pek kabiliyetli olmakla beraber, maalesef uzakta kalması sebebiyle la fonataine yi duyamamışımdır.yakışıklıdır ayrıca belirteyim...
taksinin küçük olmasından dolayı * kucağına oturmak durumunda kaldığım yazar. ilk başlarda bişey olmaz sen yayıl dese de, yaklaşık 10 dakikadan sonra "kemiğin batıyo", "kemiğim acıdı" * serzenişleri ile benim biraz doğrulmama sebep olmuştur *. taksiden indiğimizde dünyalar bizim oldu. bunun dışında renkdaşımdır. maça gideceğizdir.iyi insandır iyi.
kardeş olduğu halde karşı takımda yer almıştır. bir ağabey olarak tüm merhametim ve şefkatimle sadece 28 kere göğsünden, 12 kere bacağından ve 9 kere de alnında vurduğum, her vuruşumdan sonra yanına gidip 'kanka birşey olmadı ya' diyip yerden kaldırdığım, kayıp düştüğünde benim de kayıp düşerek empati yaptığım, ama o uzun boyu ile yeti misali ağaçların arasından üç kilometre ileriden hedef oluşturduğu için oyuna pek dahil olamamış; 'abi la fontaine' 'la fontaine' 'la fontaineeeee' diye fısıldama teknikleri ile çağ açmış, canım kardeşim ayrıca.