“Üç gün önce de dolmuşa yanlışlıkla bindi. Dolmuşu Gümüldür’e gidiyor sandı. Develi Köyü’ne dönünce ‘Ben burada ineceğim’ dedi ve indi. Kendisini o zaman da tanıdım, ancak dolmuşta yanımda oturduğu için haber veremedim. O iner inmez jandarmaya ihbar ettim, yakalanamadı. Bugün de Menderes Barbaros Mahallesi’nde dolmuşu durdurdu. Araca bindiğinde perişan haldeydi. Terliydi, günlerdir yıkanmadığı belliydi. Elindeki poşette birkaç tane pet su şişesi vardı. Sakalları uzamıştı. ‘Bu araç nereye gidiyor’ diye sordu. ‘Bulgurca’dan izmir’e gidiyor’ dedim. ‘Kaç lira’ dedi. ‘iki lira’ dedim, ‘Param yok’ dedi, ‘Olsun geç’ dedim. Dolmuşta iki kadın yolcu da vardı. Biner binmez pencere kenarına oturdu ve perdeyi kapattı. Dereköy yolunda polis ekip aracını gördüm. Onlara selektör yaktım. Polis, peşimize düştü sonra dolmuşu durdurdu. Polisin geldiğini görünce ayağa kalktı, inmek istedi ancak kapı kapalı olduğu için inemedi. Polis, ondan kimlik istedi, adının ‘Ömer’ olarak yazılı olduğu kimliği verdi. Polis hemen koluna kelepçeyi taktı ve götürdü. Ben hiç paniklemedim, korkmadım. Onu televizyon haberlerinden tanıyorum, her gün düzenli haber bültenlerini izlerim.”
uyanık bir egelidir. atalay filiz, doğuya veya karadeniz'e gitse, kimse gündemi takip etmediği ve tvlerde sadece rte'yi izlediklerinden orada yıllarca saklanabilirdi...
ha tek bir eleştirim var, ben minibüsçü olacağım, katil minibüsüme binecek ne polisi ya, anında sopayı yandan alıp başına çökerim, orada biraz tırsmış gibi...