Etkilerini çocukluğunuzdan itibaren hissetmeye başlarsınız;
Üç dört yaşına gelen erkek çocuğunun gelen misafire pipisini göstermesi istenir,
kız çocuğuna da düzgün oturması için ihtar çekilir.
Erkeğin cinselliği yüceltilir, kız çocuğu baskılanır;
Eşitsiz bir toplumda var oldukları hissi her iki cinse de aşılanır.
Toplum tarafından Biçilen Kadın kısmı şöyledir, erkek dediğin böyledir rolleri bir süre sonra aslına bakarsanız her şeyden önce özünde insan olan bu iki varlıkta ciddi bir stres yaratır.
Dolayısıyla,
Yerleşik hayata geçmeden önceki dönemden kalan bu toplum biçimi,
Fikirlerin var olduğu günümüzde toplum olarak herkesin eşit olabilmesi ilkesine evrilmelidir.
kültürel evrim dolayısıyla insanların sahip olduğu toplum.
tarihteki tüm anaerkil toplulukların hepsi yıkılmıştır. günümüzde 3-5 küçük anaerkil kabileler var onlardan birisi de tuareglerdir.
ben söylemesem bilmezdiniz mesela.
Erkeği simgesel düzenin himayecisi kabul eden ideolojik üst yapı. Bu yapı milliyetçilik ve kapitalizm gibi ideolojileri de şekillendirmiştir. Himayeci erkek, himaye altındakileri koruyup, yönlendirerek "şerefini" sürekli yeniden kazanmak durumundadır. Buna karşı kadın şerefini kazanmaz, "namusunu" korur. Bu bağlamda erkeklik daha agresif bir kazanım süreci iken, kadınlık var olanın korunması ile yükümlüdür. Kadının namusunu korumaması ya da bu namusun bir başkası tarafından elinden alınması erkek kişinin şerefine sürülen bir lekedir. Bunu milliyetçi retorikte rahatça görebiliriz. Erkeklik ve erkeklik ile ilişkili şeref kavramı sürekli rekabete açık olduğu için, erkek özne çatışmaya, kavgaya ve savaşa hazır bir özne olarak kurulur. Himayeci erkek, atına, avradına ve silahına sahip olmalıdır. Bunları koruyup yönlendiremeyen erkek, şerefinden yoksun kalır.
Bilinenin aksine eski türkler de pek tabi ataerkil yapıdadır
Tek farkları kadına değer vermeleridir arap aşiretleri gibi kız çocuğunu diri diri gömmez,yunanlar gibi kadını sadece soyu devam ettirmek için araç olarak görüp toplumdan dışlayıp hemcinsine göt siktirmezler
Kadını dışlayan etkenler aynı şekilde japon,hint,fars,çin toplumlarında da vardır
Kadına değer veren toplumlar eski türkler,kızılderililer,eskimolar,iskandinavyalı-viking,moğol ve kafkas kavimleridir
Anaerkil sistemde yaşayanlar ise romalılar(tabi bu ilk kuruluş yılları için geçerli sonradan tam tersi bir tutum sergilemişlerdir) ve türkleri oluşturacak insan toplulukları olan ön-türkler örnek verilebilir.
feminist aplalarımıza göre, ilk insanların bir araya gelip evlilik kurumunu kurmasıyla kadın erkek eşitsizliği başlamıştır, kadına biçilen rol onu eve kapatmış, annelik üzerinden kutsanmış, evi temizlemiş, yemek yapmış ve bide tabi ki doğurmuştur. bu yüzden evliliğe karşı bir akım ciddi yükseliyor bu kesimde.
ayrıca özellikle komünist feministler zamanında başlayan kadının aile içinde emeği adlı çalışmalar da bayağı yol kattetmiş ve engels in belki de radikal feminizme sebep olacağı o sözü söylemiştir.
sözü tam bilmiyorum tabi ama kadının evdeki sorumluluğu ortadan kalkmadıkça asla erkekle eşit olamaz demiştir bu apimiz.
yani demem o ki dostlar, üçüncü dalga denen radikal feminizm artması çok kötü günlerin bizi beklediğini gösteriyor çünkü ben tırsıyorum.
sosyolojik açıdan bakıldığında küfürlerin kadınlar üzerinden edildiği, kadının, kadınlığın aşağılandığı, tecavüzün, kadın cinayetlerinin meşrulaştığı,insanlığın değilde erkekliğin övünç kaynağı olduğu ve erkek hegemonyası altında ilerleyen toplumdur, geridir, gericidir..
ıslah edilmelidir.
cinsiyetçi söylemlerin bitmek bilmediği toplumdur. küfürler bile her zaman kadın üzerinden yapılır.
ayrıca bu topluma göre kadın trafiğe çıkmamalı, iş hayatına atılmamalı, hakkını aramamalı. çünkü kadının yeri kocasının yanıdır ve yatak odası objesinden başka bir şey olmayandır.
namus da sadece kadındadır mesela. erkek istediğiyle yatıp kalkabilir, çünkü o erkek, erkek yapar. ama kadın basit sebeplerle bile etiketlenip yaftalanır.
Kadınların çok sevdiği toplum türüdür. Zira bu şekilde ağzının suyu akarak erkeğin peşinden koştuğunu görüp istediğini yaptırma gücünü farkeder ve böylelikle çaba göstermeden bir şeylere kolaylıkla ulaşır.
O yüzden bırakın bu Feministçe kadınlar meta söylemlerini. Kadınlar meta olmaktan gayet memnun. Zira iki bacak bir meme çatalı ile istedikleri ilgi ve gelire kavuşmak onların da hoşuna gidiyor. En bariz örneği sözlüğe her gün foto atıp yüzlerce nick altı alanlar. Böyle bir ortamda esas erkek eziliyor. O kadar çıtayı yükseltti ki kadınlar, bir erkek artık kadına sahip olmak için resmen çapını aşmak, o kadını maddi anlamda sonsuz olarak doyurmak zorunda olduğunu hissediyor.
Kadın, kendisi ortaya ortalama bir değer koyduğu halde (güzellik, eğitim, meslek vs) erkekten bu alanlarda her şeyin en iyisini istiyor. Çünkü değerli olanın kendisi olduğuna inanmış, resmen açık artırma ile en güçlü adam beni kapar diyor. "erkek beni taşımalı" gibi ukalaca sözler ediyor. Bu kadın mı şikayetçi meta olmaktan?
erkek egemen toplum. bu sistemde erkek gücü temsil eder, kadın ise cinsel meta.
bu yüzdendir ki araba lastiği reklamı bile kadın bacağı ile lanse edilir, türkiyenin en tirajlı gazetelerinde bile ilk sayfada mutlaka yarı çıplak bir kadın fotoğrafı vardır, bu yüzdendir ki kadın erkek isteğine göre şekillendirilmeye çalışılır. uzun bacaklar, ince bel, gür kirpikler, dolgun dudaklar... kadın doğaldan uzaklaştırılır ve her zaman bir kalıba girmesi istenir.
kadınlar güçlerinin farkına vardıkları zaman değişecek bu düzen ve bu saltanat.
kadın hamile. bebek erkekmiş. aile mutlu çok mutlu. bebek doğdu, pipisini gösterdi amcalara. amcalarda bayram sevinci. dünyanın en gerekli organını gördüler çünkü. bebek terledi, çırılçıplak soydular evde, misafirlikte, mahallede böyle gezdi.bu hakka sahipti çünkü pipisi vardı. bebek biraz büyüdü. sünnet olacak. davullar, zurnalar, hediyeler... çocuk düşündü 'sanırım bu çok önemli bir organ.' çocuk aklının en karanlık köşesine yazdı.
üç beş güzel kız var gittikleri yerde, annesi babası dedi ki: 'hangisini alayım oğlum sana?' çocuk düşündü: 'sanırım karşı tarafa sormaksızın seçme hakkım var.' çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
çocuk acıktı, sofrasını varsa kız kardeşleri, annesi hazırladı. yemek bitince topladılar. çocuk düşündü: 'sanırım kadınlar bana hizmet etmekle yükümlü. çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
çocuğun kız arkadaşı oldu. bütün sülale duydu. herkesin ağzı kulaklarında. densiz bir amca sordu: 'neler yapacan bahim gızlaraa?' çocuğun anne ve babası: 'oğlumdan daha iyisini mi bulacaklar dediler. çocuk düşündü: 'sanırım en iyisini hak eden benim ve bu yüzden kızlara rızasıyla ya da rızasız istediğimi yapabilirim.' çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
çocuk büyüdü, arkadaşlarıyla dışarı çıktı, gezdi, eğlendi. eve geç geldi paşalar gibi karşılandı. kız kardeşi eve geç geldiği için azar işitip dövülürken. genç düşündü: 'sanırım eve istediğim saatte girip çıkabilirim.' genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
kavga etti, ağzı burnu kan içinde. annesi babası dedi: 'koçum benim helal olsun.' genç düşündü: 'sanırım güçlüyüm ve sorunlarımı bu şekilde halledebilirim.' genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
genç büyüdü ve ataerkil toplumun bir parçası oldu.
bir toplumun kadına ve erkeğe verdiği değer, onun ataerkil olmasıyla açıklanıp noktalanacak bir şey mi muhteremler yapmayın allah aşkına. "birey" kelimesinin anlamını öğrenmiş her kadın bu kadar yüzeysel bu kadar ezberden klişelerde erkek genellemesi yapmak zorunda mı ya? ataerkillik, erkin ruhsatını erkeğe veren örftür evet, fakat bu erk, erkeğin aydın(!) kadınların bu tür toplumlarda sıklıkla bahsettiği "birey", "bireysellik", "bireysel hürriyet" vs. kavramlarının içeriğinden bihaber yaşayan birey olmayan erkeklerin elinde olduğu sürece zararlı sonuçlar doğuran bir şey halini alır. bu, erkin kadında bulunması halinde de değişmeyecektir. çünkü mevzunun özü bilinçliliktir, eğitimdir, bireysel düşünme yetisinin gelişmiş olmasıdır, hülasa kültürel seviyedir. yani, ataerkil diyip lanetlenen erkeklerden, yaşantısal olarak, bir birliktelik olarak ve özellikle "ekonomik özgürlük" olarak bir beklentisi olmayan kaç kadın yaşıyor bu ülkede?
bu ülkede çalışan bir erkek, üniversite mezunu fakat o an için işsiz bir bayanla pekala evlenebilir, bundan en ufak bir gocunma duymadan hem de. ama çalışan bir kadın işsiz bir erkekle evlenir mi sizce? vicdanlara sesleniyorum! bu ülkede eşinden, kendisine araba almasını bekleyecek bir erkek var mı? bu ülkede milyonlarca erkek aile hayatının riyasetinin kendisinde olması nedeniyle, yani, evin reisi olması nedeniyle, hiç yüksünmeden çalışır, eve ekmek getirir, kirayı öder, faturaları öder, şunu yapar bunu yapar. durup da bir gün "niye bütün sorumluluğu ben alıyorum lan?" demeden. çünkü ataerkilliğin kültürel olarak kodlarını taşımaktadır.
peki bütün bunları yapıyor diye kadını itibarsızlaştırmak, aşağılamak ezmek hakkına kendinde mi bulmalıdır, sorusunu duyar gibiyim.
tabiki de, hayır! yapamaz bunları. ama bunları yapmaması, onun ataerkillik kodlarından vazgeçmesi değil, kendi insani sorumluluğudur. ataerkillik "kadınların güçsüz erkeklerin güçlü olduğu bir yapı" değildir. tamamen bir kültür nesnesidir. kadın-erkek haklarının, kadın- erkek eşitliğinin kavramsal temelini oluşturacak bir şey hiç değildir. "kültür"ün bir sonraki nesle "baba"nın karakteristik özelliklerini vermesidir ya, bunu niye bu kadar abartıyorsunuz anlamıyorum.
ona bakarsan israil anaerkil bir toplum. sırf böyle olduğu için israil'e gıpta mı edelim yani? toplumu ata, ana kavramlarının ötesine taşıma, ondan sonra bizi niye AB'ye almıyorlar. bırak ya.
(-kadın cinayetleri ne durumda?
- oldukça yüksek abi.
- aha kesin ataerkil toplum, kalk cevdeti çağır gidiyoruz kalk
- abi bi dakika toplum cahil de olabilir hemen şeyetmeseydin. abi? birol abiiiiii)
evlenecegi hatuna, seni aldım diyen odunmusu birey hediye eden zihniyettir.
işin garibi oğlan annesi de aynı kafayı rahatça benimsemiştir; seni oğluma aldım.
pazardan karnabahar alıyor sanki. kendini mal gibi alınmış sayan bir kafanın oğlu ne olur ki, alacağı kıza farklı muamele yapsın.