dünyayı beleşe gezen tiplerdir. bu siyasilerin fanatik taraftarları (ki bunlara göre onlar sütten çıkmış ak kaşıktır ve ne yaparsa doğrudur) cumhurbaşkanının kızını kuaföre makam arabası ile gitme iddiası ile suçladıkları için komik bir durum oluşur. kuaför olayını da onaylamak zordur. ancak cumhurbaşkanımız karakterine bakarak, bu durumdan haberi olsaydı bunu engelleyecegini söylemek kolaydır.
ama bu uçak hadisesi kimsenin aklına gelmez nedense. orayı burayı uçakla gez...ohhh baldan tatlı... http://www.8sutun.com/node/14777
böyle bir habere inanmam, neden inanmam açıklayayım hemen.
uçak dediğimiz meret kapı önünden binip komşu ziyaretine, alışverişe gidebileceğiniz bir araç değildir.
yine bu aynı meretle izin olmadan yurtdışı uçuş gerçekleştiremezsiniz ki böyle birşey yapmak için hava sahasını kullanacağınız ülkelerin izni gerekir.
yurtdışı gezilerinde yanına yakınlarını alıyor derseniz, aynı uçakta basın mensuplarıda bulunuyor ki böyle bir şey olsa başta onlar bunun haberini yapar ki bir başbakanın veya siyasi bir kişinin birinci derece yakınının aynı uçakta olması ne gibi bir sorun oluşturur orasını anlamış değilim. fazlamı yakıt yakmatadır aceba.
söz konusu kamusal araçları özel amaçlar için kullanmak ise aynı haber neden ordu için yapılmıyor, askeri araçlar ile ev eşyaları taşınmakta, askeri araçlar ile subayların cocukları okuluna bırakılmakta ve geri alınmakta, yine askeri araçlar ile subay eşleri taşınmaktadır.
bu ülkede düşünce özgürlüğü adı altında iktitdara sürekli asılsız suçlamalar yapılmakta ama ne hikmetse aynı suçu işleyen diğer güç odaklarına ses çıkarılmamaktadır. *
haberin zaten baştan sona reklam amaçlı olduğu ve bunu söyleyen kişinin defalarca aynı şeyi yaptığı zaten haberin detayında anlatılmakta iken nasıl olurda şöyle tüüü böyle kaka denilmektedir orasıda ayrı bir çelişki.
kamusal bir suç teşkil ediliyorsa buna ancak mahkemeler karar verebilir ve bunun sonucunda taraflar suçlu ilan edilebilir. ama malesef halk olarak bok at izi kalsın düşüncesi ile hareket ettiğimiz için önce bok atarız bunu avazımız çıktığı kadar hömkürürüz sağa sola ama sonuçta karşı taraf aklanırsa "napıyım demek ki yanlış anlaşılmış" diye sadece kendimiz duyabileceğimiz kadar fısıldarız.
--spoiler--
Prof. Dr.Yalçın Küçük, yayınlanan her kitabından önce olduğu gibi bu kez de yeni kitabı çıkmadan önce ismini medya vasıtasıyla yeniden gündeme getirmeyi başardı. Yayına hazır olan ve duyurumuna başlanan yeni kitabı öncesinde Küçük, yine öncekilere benzer bir taktik kullanarak, Başbakan Erdoğan'ı hedef aldı ve hakkında suç duyurusu yaptı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ana Uçağı’nı aile üyelerine "beleş" Kullandırarak, "görevini kötüye kullandığı" ve "kullanma zimmeti" suçunu işlediğini ileri sürerek hakkında suç duyurusunda bulundu.
Yalçın Küçük, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunda, Erdoğan’ın, eşi, kızı ve oğlunun kamu görevlisi olmadığına işaret ederek, "Kamusal seyahatlere katılmaları ve kamu mallarını kullanmaları, kamu uçaklarına binmeleri, Anayasa’ya aykırı ve ceza kanunu açısından suçtur" dedi.
başbakanın ülke gezi programları incelendiğinde çoğu günü birlik olan ve o da temaslarla geçen bu "gezi"lerde nasıl bir zaman aralığında gezmeye vakit bulduklarını anlayamadığım, genelde başbakan "eşi" dediğimiz yakınlardır. hala bu tip boş iddialarda bulunacaklara ise "gezmek" ile "gitmek" arasındaki o çok kalın çizgiyi armağan ediyorum.
