at hırsızı atı çalmış, kesmiş, bir güzel yemiş. yakalamışlar. sehpaya çıkarmışlar, asacaklar. o sırada papaz gelmiş, adamın ruhunu kurtaracak. at hırsızı:
- peder, ruhumu kurtaracağına, bedenimi kurtarsan daha iyi edersin. sen hiç çalınmış at etinin lezzetini bilir misin?
bu olay, suçun kökenini bilmeden suçla mücadele etmeye çalışanlar için, ibret!
Sürmeneliler'e denir. sürmeneli atı çalmış, nallarını ters çakmış, bu şekilde de atını arayan adam, tam tersi istikamette iz sürüp atı aramak zorunda kaldığı için de bir türlü atını bulamamış. zekice düşünülmüş bir hırsızlık örneği olarak da bazılarında espri konusu olmaya hâlâ devam ediyor. sürmeneliler'in at hırsızlığı ile itham edilmesi kanlarına dokunsa da, zekâ ürünü bir hırsızlık yapmak onlarda gizli bir gurur hissi de uyandırır.
ibret verici bir kıssadır.
--spoiler--
anadolu evliyasının büyüklerinden Abdullah-ı ilâhî anlatıyor:
Bir hırsız geceleri at çalıp satardı. Ömrünü böyle hebâ ederdi. Bir defâsında da, bulunduğu şehrin en büyük âlimi ve evliyâsının atını çalmak için ahırına girmişti. Tam atı çözüp götüreceği sırada, ahırın duvarı yarılıp, içeriye bir nûr yayıldı. Bu nûr içinde, iki nûr yüzlü zât gözüktü. Hırsız bu hali görünce, kendini hemen at gübrelerinin arasına atıp gizlendi. Korku ve telaş içinde boğazına kadar gübre içine gömüldü. Bu sırada yarılan ahırın diğer duvarından daha parlak bir nûr gözüktü. Bu nûr arasında da, o zamânın kutbu, en büyük velîsi olan ev sâhibi çıktı. Öncekiler onu görünce hürmet göstererek selâm verdiler.
Ev sâhibi diğerlerine niçin geldiklerini sorunca;
- Falan evliyâ arkadaşımız vefât etti. Onun yerine kimi tâyin edeceğiz? Size arzetmek istedik, dediler.
Atların sâhibi olan zât;
- Onun yerine, at hırsızını tayin ettik, dedi.
Soran iki zât da evliyâ olup ricâl-ül-gayb denilen velîlerden idiler. At hırsızlığı yapmaya gelen kimsenin, gübreler arasına gömülüp saklandığını biliyorlardı. Hemen yanına varıp, onu gübreler arasından çıkardılar, gönlünü alıp, tebrik ederek kucakladılar. Atların sâhibi ve zamânın kutbu evliyâ zâtın da yanına gelip, elini öptüler. Sonra hep birlikte vefât eden arkadaşlarının cenâzesini kaldırmaya gittiler.
Abdullah-ı ilâhî, sohbetinde bulunanlara bunu anlattıktan sonra şöyle dedi:
"Şimdi at hırsızlığı yapmaya giden kimse, nasıl bir çalışma yaptı da ricâl-ül-gayb denilen evliya arasına girdi? diye bir sûal hâtıra gelmesin. Çünkü o zavallının gübreler arasında mahcûbiyetinden ne kadar zorluk ve ne kadar pişmanlık çektiği bellidir. Kurtuluş yolu kalmadığını kesinlikle anlayınca, at çalmak üzere harama yönelişinden dolayı bütün kalbiyle pişmân olup, o zamana kadar yaptığı işlere öyle bir tövbe etti ki, işlediği kötü işlerden gönlü temizleniverdi. Allahü teâlâya yönelip riyâzet çeken kimseler, onun o anda yaptığı tövbeyi nice seneler yapamaz."
--spoiler--
özellikle ardahan - kars bölgesinde hakaret anlamında söylenen söz öbeği. at, bu bölge insanı için çok önemli bir hayvandır. büyük şehirlerde nasıl ki arabalar önemliyse, bu bölgelerde de atın önemi araba gibidir. eğer bir insana at hırsızı deniyorsa kötü bir huyu olduğu için deniyordur.
sonradan görme, tipi harbi hırsızlar kralı olup -ki genelde gerçekten çalarak, soyarak kazanırlar- son model arabalara bindiğini görünce * namusluların cuk diye oturttuğu sıfat.
saçı sakalına karışmış olarak dolaşan felsefe öğrencisine takılan lakap. boş zamanlarında çay bardağından şarap içer, sahilde ateş yaktığı için de nezarete uğrar. kahvaltı için poğaça almaya gittiği köy fırınındaki suratsız fırıncı yüzünden güne ezik başlar. her şeye rağmen dilinden türkü eksik olmaz.
onlarca kaliteli girdi yazmasına rağmen hala yazarlığı onaylanmayan çaylak. hayır anlamıyorum "ak", "aq" yazanlar yazar oluyor bu arkadaşı(mı)n neyi eksik?
19. yüzyıl'da abd'de vahşi batıya açılan göç dalgası sırasında türemiş bir hakaret. o dönemde kendisine yaşama alanı bulabilmek için batıya göç eden ve buldukları en uygun yeri çiftleyerek orada bir yuva kurmaya çabalayan yoksun kitlenin her şeyi atlarıydı. atı olmayan bir aile için hayat imkansıza yakın derecede zordu. bu dönemde bu ailelerin atlarını çalan haydutlar yapılabilecek en adice şeyi yapmış olduklarından at hırsızı terimi o dönemde edilebilecek hakaretlerin en büyüğü sayılırdı. hukuken de at hırsızlığının cezası ölümdü. ilgiçtir, bu dönemin üzerinden çok uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen teksas'ta at hırsızlığının cezası hala idamdır.