ikisiyle aynı ofis ortamında çalışarak askerlik yaptığım rütbe. Kompleksleri aşmış, tecrübeli, efendi adamlardı. En azından ofiste geçen askerlik anlarımın oldukça rahat geçmesine vesile olmuşlardı, sağolsunlar.
40-55 yaşındaki göbekli emmilerdir. astsubaylığın en üst rütbesine ulaşmış, üniversite çocuk okutan, emeklilik planları, oyak'taki parayı çekme, yurtdışından sağlam para kazanmalı görevlendirme hayalleri, şehit olan arkadaşlarının, başlarına gelen terör saldırılarının hikayeleriyle dolu amcalardır.
yeni atanan subaylara komutanım derler belki ama aslında asteğmenler de oraların kurdunun kralının kıdemli başçavuşlar olduklarını bilirler ve genelde saygısızlık yapmazlar.
başçavuşlar rütbeye, yeni subaylar tecrübeye saygı duyar.
Benim bölüğün başçavuşu karargah bölüğü dahil on iki bölük üç tabur mevcutlu tugayı öttürüyordu herifin yarattığı korkuyu tugay komutanı yaratamıyordu. Hatta çoğu üsteğmen yüzbaşı bile pek karışmak istemiyordu adama zira herifin mesleki bilgisi de sağlam olunca rezil olmaktan korkuyorlardı karşısında. Adam bir gün bildiğin top atışı yaptırdı idman niyetine kimse de diyemedi bişey.
askeri hiyerarşide, subay sınıfının en altı olan asteğmenden bile alt sınıf olabilir; ama orduda durum pek böyle değildir. kıdemli başçavuşun "astsubay" olması yeni yetme bir yedek subaydan daha altta olduğunu göstermez. orduya en az 20 yılını vermiş bu komutanlar sürekli sahadadır ve eratla iç içedir. bir nevi, askerlerin manevi babasıdır. tecrübenin vücut bulmuş halidir. bir yüzbaşı bile kıdemli başçavuşla muhatap olduğu vakit, "başçavuşum" diye hitap eder. pek severim bu rütbeyi ve bu rütbeye sahip olan insanları.
dahil olduğum ulaştırma bölük komutanlığı'nın bölük astsubayına inanılmaz saygı duyardım. halden anlayan, babacan bir komutandı. askerine (haklıysa eğer) her daim sahip çıkar, ve yine askerine halel getiren takıntılı uzman çavuşları sıraya dizer, askerinin önünde bu uzman çavuşlara çök kalk yaptırırdı. şevki komutanımın benim gönlümdeki yeri ayrıdır.
günlerden bir gün, bulunmuş olduğum hava meydan komutanlığına bir istihbarat geldi. istihbarat şöyle idi: yılbaşı öncesi bombalı eylem olabilir. konteynerlere bomba konulması söz konusuydu. ben ve benim gibi ulaştırmacılar sürekli şehirde olduğumuz için bu konteynerlerin yanından geçmek durumunda kalıyorduk. zira mesai şoförüydüm. otobüsle komutanları toplar, akşam da dağıtırdım. gün içinde de farklı görevler için şehre çıkardım.
bir sabah, şevki başçavuşumuz bizi içtimaya aldı. tüm ulaştırma askerlerini dizdi karşısına ve başladı konuşmaya. istihbarat aldıklarını ve konteynerlere yakın duraklarda bekleme yapmamamızı söyledi. ve bu hususta komutanları da uyardığını söyledi. yani konteynerlere yakın bir durakta bekleyen komutanların bekleme alanları değiştirildi. ve ekledi: kendimize dikkat etmemizi, gözümüzü hiç olmadığı kadar açmamızı söyledi. kayseri'deki bombalı eylemi hatırlattı. bunu söylerken bir an dayanamadı ve gözünden yaş aktı. güçlü olmaya çalıştı ama dayanamadı. elinin tersiyle göz yaşını sildi ve konuşmasını bitirdi. "dikkat edin evlatlarım" deyip, rahat komutunu verdi. hepimiz dağıldık ve derin derin düşünmeye başladık. aramızdan kimse ailesine bu durumdan bahsetmedi. mesela ben, terhis olduktan sonra aileme bu durumdan bahsetmiştim. bu olaydan bahsettiğim esnada rakı içiyorduk. annem hüngür hüngür ağlamıştı. babam da kekelemeye başladı. kardeşimin rengi soldu.
söylediğime pişman olmuştum. garip bir duygu durumu oldu.
kıdemli başçavuş olmak kolay değil. tecrübeyse tecrübe evet, ama üstünde o kadar sorumluluk var ki, bölük komutanından bile öte bir maneviyat hissediyorlar. zira bölük astsubayları bölük komutanlarından daha çok askerleriyle iletişim halinde oluyorlar. manevi bir bağ oluşuyor. askerlerini evlat belliyorlar. bölük komutanları da böyle elbet ama kıdemli başçavuşların bu konuda ekstra bir hassasiyeti oluyor. koskoca başçavuş kendi elleriyle çiğ köfte yoğurup askerlerine yedirebiliyor ama bir bölük komutanı her zaman çizgisini koruyor. daha sert bir mizacı oluyor. bu tabii ki yanlış değil. benim bahsetmek istediğim ana olguyu askerlik vazifesini yapan herkes iyi bilir. yoksa bölük komutanları da candır, canandır. askerini her daim kollar. fakat başçavuşun yeri farklıdır. vazifesi boyunca binlerce evlat edinir. insan sarrafıdır.
hatta şevki komutanım ilk içtimada bize şöyle bir şey söylemişti:
- beni kandıramazsınız. daha şimdiden kimin ne olduğunu anladım. görevlerinizi düzgün yapın. gözüm, üstünüzde.
ek 1: hep babacan tarafından bahsetmişim. kıdemli başçavuşlar yürüyen taşaklardır. oturduğu masada herkes ayağını geri çeker zira taşakları o kadar büyüktür ki, basmamak için ayaklarınızı geri çekersiniz. mesai bitiminde albayın suv'uyla devriye bile atar.
ek 2: kıdemli başçavuş deyip de, gözünü kırpmadan ölüme giden astsubay kıdemli başçavuş ömer halisdemir'i anmadan olmaz. kendisi, kış ortasında bir bahar bulutuydu. ışıklar içinde uyu komutanım.
askerliğimi yaptığım hudut karakolunun komutanının sahip olduğu rütbe. mesleğe 20 yılını vermiş, bağlı olduğumuz bölük merkezinin dahi en kıdemlisi. bölük komutanı (yüzbaşı) ile iyi geçinirler, rütbe olarak düşük olsa da rahat ve cool takılırdı. yeri gelir, karakolu binbaşı lüks toyota hilux'u ile basardı, komutanımız çardakta göbeği salık vaziyette asla istifini bozmayıp çayını yudumlamaya devam ederdi. yeri gelir, albaya fırça çektiği anlar olurdu. çok sert ve disiplinliydi, ama askere çok değer verirdi. erleri asla astsubay astçavuşlara ezdirmezdi. aynı zamanda çok kültürlüydü vs vs.
sonuç itibariyle, bu adamlardaki t*şşak hemen hemen hiçbir rütbeli de yok (paşalar dahil değil) saygı duyulması gereken rütbeli personellerdir. bu adamın, 6 ay boyunca karakolumun komutanı olduğu için gurur duyuyorum, her ne kadar ismimi askerliğime son 1 ay kala öğrense de.
size şöyle söyleyeyim. çok nettir. onbeş aylık askerlik hayatımda paşasına kadar birçok rütbeyle görevim gereği içli dışlı oldum. başçavuşlardan daha kralını görmedim. bak subayları sallamazlar öyle söyleyeyim size. korurlar kollarlar. çürük görmedim ben. s1'de vardı bir başçavuşum aynı koridordaydık. direk onun askeri değildim ama baba gibi davranırdı saolsun. allah ondan razı olsun.
Ağrı'da askerlik yaparken bir süreliğine ulaştırma oto takımının takım komutanıydı. Bir komutan gibi değilde babamız gibiydi. Beni polis çocuğu olduğum için yanına postası olarak alıp üst devrelerin yamyam olanlarına yem etmemişti. Alt devreyi ezdirmez devrecilik ve sıracılığa karşıydı. Çok kral komutandı hasan başçavuş. Yarbayı siklemez takımını ezdirmez, ota boka tutanak tutturmaz tam bir er dostuydu.
Ulaştırmacıların efsane komutanıydı hasan başçavuş. Artık emekliliği bekliyor.
99/1 Kral devreden ulaştırma er st jimmy emret komutanım.
5bin tl den daha fazla maaş alarak, oyakta para kasarlar. Askerde en üst devredir. Yüzbaşı mı albay mı büyük sorulursa astsubay kıdemli başçavuş dur cevabı.
genelde kilolu, köy ya da kasaba kökenli, teknisyen amaçlı çalıştırılan, komuta yetkisi olmayan kimselerdir. ordu hiyerarşisinde astegmenin altında gelirler.
bu adam ile aran kötüyse, ne izin ne çarşı, ne nöbet, ne varsa işte sana patlar. işler rast gitmez. öyle bir adam. genelde ortaokula giden çocuğu olur, sana da ödev yaptırır.