karşınızda 30-40 kişilik bir grup olsun... sınıf misali.
5 tane özellik sayın... şu, bu bu bu diye.
kendisine bu özellikler uyanlar el kaldırsın deyin.
sonra burçlarını sorun.
ilk defa burçlarla karşılaştığımda uçuk bir fikir gelmişti, lise çağındaki bana. Ama araştırayım dedim ve de ikizler burcu olduğumu öğrendim. sonra okudukça ''aha bu ben'' falan dedim, ''%80 uyuyor çift kişilikliyim'' dedim *.
zamanla bu nasıl olabilir dedim, mantıklı düşünüp araştırmaya çalıştım. duyularımız aracılığı ile gelen bilgiler arasındaki boşlukların beynimiz tarafından doldurulması, insan beynin bir özelliğiymiş. bu ciddi bir şeydi ve bi senaryoları tahmin edebilen, özdeşleştirebilen yüksek hayal güçlü canlılardık sonuçta. - https://www.sinancanan.net/bosluklari-dolduralim/
Ve de bu iş için başka akla yatan bir açıklama yoktu çünkü neticede her astrologun-falcının- kendisinin yöntemleri hatta bazan sadece içine doğma ile sürekli değişerek ortaya koydukları laflardı bunlar. bir başka kişi tamamen aynı işlemleri yapıp aynı sonuçları bulamazdı, bilim değildi, öyle bir iddiaları da olamazdı zaten şu gün.
sonra tamamen uydurma ve bizim devam ettirdiğimiz uydurma zincirleri mi diye düşündüm.
başka unsurlar da vardı elbette, yoksa akıllı dediğimiz bu insan cinsi kendilerinin uydurdukları aşikar, tamamen yalan olan bir kavramın peşinden gitmezdi. *
birinci fark ettiğim kelimeler yuvarlaktı. aslında bu da ilk açıklamadaki insan beyninin boşlukları doldurması üzerine çalışan bir niteliği astrolojinin.
mesela benimkisi olan ikizlere çift karakterli deniyor düşünceleri hızlı değiştiği için ama şunu düşünmek lazım hangi insan ne burç deniyorsa densin zamanla fikirleri değişmez mi, hatta herkeste olmuştur bir saat önce canı çılgınca dondurma isterken şimdi eser kalmamıştır. tüm insanlara denir çift karakterli öyleyse, dayanak fikirlerin değişmesiyse tanıdığım tüm insanların fikirleri değişiyor.
ikincisine fark etmek değil de tahmin denilebilir. basit yalanlar değillerdi. zamanla insan kültüründen, mitlerden, istatistikten beslenmiş bir kandırmaca idi zannımca. dolapların ortak özelliği de inandırıcı olması/olmaları için çalışmaları değil midir zaten? bundaki bir etken de işte: sonuçta aynı aylarda doğan insanların sırayla aynı mevsimleri görmesi bile hayatlarının ilk baharlarında insan psikolojisinin filizlendiği bu zamanlarda aynı koşulların benzer karakteristik bazı özellikler koyabileceği idi. lakin böyle bir gerçeklik olsa da bu yeterli değildir bu yargılar için hayalperest olmayan modern bir insana. çünkü aynı mevsimsel şartlar dedik ama burcu sokakta büyümek olanla lüks bir villada doğup büymek olan aynı gün doğmuş olan çocuğun karakteristik özellikleri kendi yaşamlarından daha çok etkilenmiştir, ortak koşullardan ziyade.
son olarak burçlar ile ilgili inandığım tek bir inanış var. insanın burcu kendi seçimleri ile belirlediği kaderinden başka bir şey değildir.
bu neden gündemime geldi peki lisede aşağı yukarı böylece bir algı oluşturduğum konuysa. şöyle ki geçenlerde arkadaşım, nuray sayarı'nın haftalık yorumlarından birisini attı. baktım eğlencesine arkadaşım için aynısı çıktı o hafta. sonraki hafta çıkmaz dedim ve olası bir şeyler çıktı, bende de onda da. ben tekrar düşüncelere daldım, hani uydurmaca demiştik, diye.
bunu da aştım tekrardan. bir kere olabilir diye yorumlar yaptıklarından hiç olmayanlarda sorun olmuyor ama tutturdukları şaşırtıcı geliyor.
bir de yorumları burç fark etmeksizin başkalarına eşleştirdiğimde de sonuçlar doğru çıkıyordu büyük oranda. yani üzerine çalışılmış sıkı uydurmalar herkese uysun diye. denemek bedava ama zamanınıza yazık diyebilirim.
"...doğumum sırasında yükselen mars nasıl oluyor da geleceğimi etkileyebiliyor? mars'ın ışıklarının ulaşamayacağı kapalı bir odada doğdum. doğum doktorunun çekim kuvveti, mars'ın çekim kuvvetinden daha büyük olmayacak mıydı? mars oldukça büyük, ama doktor çok daha yakındaydı..." - carl sagan
ikizler burcu olarak diğer 11 burçtan da öğreniyorum. Hepsinin bana fark ettirdiği şeyler var. Zaten astrolojide ikizler hem öğretmen hem öğrenci olarak tanımlanıyor. Çok doğru.
plaza insanı üfürükçülüğü. sözdebilim. bu işle ciddi ciddi uğraşanlar ve bundan para kazananlar olması ve de bu para kazanan insanların instagram yayınlarını vs. izleyip, ciddiye alıp buna göre hayatını yaşayan sürüyle insan olması oldukça dumur edicidir.
insnaların karakter özelliklerini doğru anlattığına inandığım şey. Şey diyorum çünkü açıkçası içimden disiplin vs demek de gelmiyor inanmama rağmen. Bundan 2 yıl önce falan doğru olabileceğini görüp şok oldum. Önceden asla ilgilenmezdim burçlarla, çok nadiren sorardım insanların burçlarını, açıp bu ne diye okumazdım. Geleceği kestirme kısmına değil ama karakter özelliklerini kesinlikle inanıyorum. inanmayanların en sık kullandığı argüman da “nasıl oluyor da mesela 1 saat farkla farklı bir burçtan oldun diye farklı özelliklere sahip olabilirsin.” Buna da şöyle diyorum ben: 1 saniye ile dünyada çok büyük değişimler olabiliyor örneğin kazada hayatını kaybediyor ya da son anda bir arabanın önünden kaçarak hayatını kaybetmemiş oluyor insan. Vakit dediğimiz şeyin saliseleri bile ölçülmeye değer. Bu arada ikizler ikiyüzlü değil. ikizyüzlü diye samimiyetsiz ve sahtekar olanlara denir. ikizler hayatta görebileceğiniz en şeffaf, açık insan. Evet böyle.
Gerizekalı olmayıp gayet üstün zekalı kadınlar da astrolojiye merak sarıp takip edebiliyor. Evet astroloji bilimsel anlamda değersiz bir konu ama bu konuya merak sarmış herkesi kafadan gerizekalı ilan etmek net sığırlıktır.
Edit: size denk gelmemiş olabilir ama ben böyle zeki, kültürlü olup da astrolojiyle ilgilenen kadın tanıdım. Muhtemelen şu boş entrynizi okusa beyin loblariyla gülerdi.
yalan dolan olduğuna inanmak istemeyenler tarafından yüceltilen, ne kadar kanıt getirseniz de bu tiplerin ısrarla inanmaya devam ettikleri hobi.
bu gece yazılan başlıklardan biri olan merkür retrosundan bahis açılmışken, "merkür'ün üzerimizdeki çekim etkisi"ni bilimsel olarak hesaplayalım.
genelde şöyle bir örnek veririz bunun için. bir odada arkadaşımızla oturuyoruz. bu arkadaşımız biraz da irice bir tip olsun, 100 kg kadar. biz de 80 kg civarında olalım.
2 kütle arasındaki çekim kuvveti f = g x m1 x m2 / d^2 formülüyle hesaplanır. burada m1 bizim kütlemiz olsun. m2 arkadaşımızınki, d dediğimiz de 1 metre olsun. yani arkadaşımız bizden 1 metre uzaklıkta sadece. g dediğimiz şey, evrensel çekim sabiti.
arkadaşımızın bizim üzerimize uyguladığı kuvvet:
f1 = (6.67x 10^(-11)) x 80 x 100 / 1^2 = 5.3x10^(-7) newton
şimdi merkür'ün bize ne kadar kütle çekim kuvveti uyguladığına bakalım. bu kez m2, yani merkür'ün kütlesi için formülümüze 3.3x10^23 kg yazmalıyız. uzaklık için de aradaki mesafe olan 77x10^9 yazılmalı. sonuç:
f2 = (6.67x 10^(-11)) x 80 x (3.3x10^23 ) / (77x10^9)^2 = 2.97x10^(-7) newton
burada f1'in f2'den büyük olduğunu görüyoruz. bu da şu anlama geliyor: herhangi bir ortamda bulunduğumuzda, birazcık büyük kütleli herhangi bir cismin üzerimize etkiyeceği kuvvet, merkür'ün etkiyeceği kuvvetten daha büyük olacaktır. yani özetle, merkür'ün uyguladığı kuvvet önemli sayılacak olsaydı, ona gelene kadar dünya üzerindeki hemen hemen her şeyin etkisini daha fazla hissetmemiz gerekirdi.
doğum anındaki yıldız haritasına gelince... onun da var açıklaması, ama henüz 1 gerçeği kabul ettiremiyorken ikinciye zorlamanın gereği yok.
her insanın bünyesinde barındırabileceği karakteristik özellikleri “ sen şu ayda doğdun sen böylesin “ diye pay ederek götten sallama dalıdır. hiçbir şekilde bilimle alakası yoktur. meteoroloji ile kıyaslanması aptalcadır.
Doğduğunuz zaman gökteki yıldızların ve gezegenlerin konumunun karakterinize etki ettiğini savunan şarlatanlık. Küçük bir bilgi vereyim, o gördüğünüz ve siz Doğduğunuzda gökyüzünde bulunan yıldızların çok büyük kısmı gördüğünüz yerde değil hatta belki ölü..
Anlamıyorum bu kadar inananları, burçlara fallara göre hareket edenleri, malmısınız amk...
Lan aralık ayının başında doğmuşum, tek sebebi annemle babam temelleri mart başlarında atmaya karar vermesi, ama sırf yay burcu erkeği olmamdan ne sinsiliğim kaldı, ne orospu çocukluğum. Doğduğum güne göre karakter analizi yapıp benden uzak duracaksanız baştan söyleyin, ben kendim uzak dururum zaten, yeterince embesil var hayatımda..
her gece en az 1.5 saat detaylı detaylı düşünecek, kendime dert edecek bir konu illa buluyorum. garip garip konularda kolayca paranoya yapabiliyorum. düşman olduğum kişiyi zehirleyerek öldürmek istediğim zamanlar var. aşkta da arkadaşlıkta da hep derin duygular ararım. yüzeysel insanlara hiç gelemem. kendimden bile şüphe etme becerisine sahip biriyim. ben bu saydığım durumların psikolojik bir problemden kaynaklandığını düşünüyordum. sonra doktora gittim. psikolog bana hiçbir psikolojik problemim olmadığını, sadece kişisel gelişim ile ilgili birkaç kitap okumamın iyi olacağını söyleyip yolladı. bir gün internette burç yorumları sayfası okurken bir anda gezegenler burçlarda başlıklı bir yazıya zıpladım. bu yaşadığım sıkıntıların doğduğum andaki yıldız konumlarıyla, mesela ayın akrep takımyıldızına yerleşmiş olmasıyla bir ilgisi varmış. o zaman öğrendim. kim yazdıysa resmen beni anlatmıştı. buradan bu dertten muzdarip herkese sesleniyorum. doğum haritanızda ayın nerede olduğuna bakıp psikoloğa öyle görünün.
ha bu arada astrolojinin geleceğe dair tahminler yapma olayı tırt. onlara inanmayın.
batıl inançtır. 2017 yılında hala bu antik mısır kavramına inanmak biraz cahillik belirtisidir. maalesef çok da zeki olmadığınızın göstergesidir.
edit: burada eksileyen arkadaşlar acaba vampirlere falan inanıyorlar mıdır. ya da sihirli annem dizisindeki perilere falan. çünkü betüş'ün gerçek olduğuna inanmakla burçlara inanmak arasında bir fark yok da. *
burçlar fallar enayi avuntusu. iyi işletiyorlar bizi. fakat astroloji bir ilimdir. amacı nedir peki ? insanın kendi eksik ve noksanlarını aşkınlık ve taşkınlıklarını bizzatihi kendisinin görmesi ve bilmesi. kendi kendini yetiştirip olgunlaştırması. azmi ve sabrı öğrenmesi. çalışmayı gayreti ve mücadele etmeyi öğrenmesi. farklı fikirlere tahammül etmeyi, yerine göre uyumu toleransı uzlaşmayı anlaşmayı yerine göre topluma liderlik etmeyi hedef göstermeyi edebi adabı ahlakı ilahi kanun kural ve kaidelere göre temiz bir hayat sürmeyi öğretmesi. bunları ve bu kadim bilgileri güncel bilgilerle harmanlayıp milli kültür ve özbenliğiyle birlikte aynı potada eritip mamul hale getirmesi. astroloji ilmine vakıf üstadlar gayet iyi bilirler ki şu kainat muazzam bir kuvvet ve kudretin eseridir. burçlar ve yıldızlar ve sarf ettikleri pozitif ve negatif tüm enerjiler belli bir amaca hizmet etmek içindir. insanlar imtihana tabi tutulmaktadırlar. yine bilirler ki insanoğlu bu dünya hayatına kemal bulmak kemalatını tamamlamak için gönderilmiştir. yani hayır isteyene hayır, şerr isteyene şerr vardır bu hayatta. göklerin ve yerin mülkü allahu azıymüşşana aittir.
hz idris peygambere verilmiş olan nucum ilmi, islamla beraber yasaklanmıştır. bizzat hz peygamber tarafından yasaklanmıştır hemde yıldız ilmi. nedenini şuan daha iyi anlıyor ve idrak edebiliyoruz. zira insanlar yıldızlardan medet umar hale gelmişler. ameli terk etmişler. haramlar su gibi pervasızca hayasızca küstahça işlenir hale gelmiş. tıpkı eski mısırda babilde olduğu gibi. işi gücü bırakmışlar, tembellik ve ataletle, çalışmadan gayret ve fadakarlık etmeden, doğruluktan haktan ve adaletten ayrılarak izzet ve ikbal beklemektedirler. halbuki izzet ve ikbal islam dinin tüm emir ve yasaklarına harfiyyen tabi olmakla mümkündür ancak. yoksa 3-5 tane kıçı kırık astroloji merkezi kursuna gitmekle bu işler olsaydı ortalık güllük gülistanlık olurdu.