efendim burası çok salak bir avm'dir. nedeni ise, sen git hayvan gibi kule dik iki tane tepesine, sonra residance diye iletişim yap aylarca, kimseye orada avm olduğunu söyleme, insanların ilgisini çekme, daha sonra niye kimse bana gelmiyor diye ağlan. belki bir çok avm'den güzel cafeleri var * , belki metro üstünde güzel bir yerdesin(ara durak olsan bile metro sonuçta), electro world gibi gayet keyifli bir teknoloji marketin de var olabilir , hatta cinebonus gibi ayaklarını uzatıp film izleyebileceğin bir sineman olabilir hatta hatta okko gibi insan evladı olmayan güzellikte bir şarküterin de olabilir ama iletişim yapamassan hepsi içinde patlar.
asansöre bindiğimde yanlışlıkla mağazaların bulunduğu katlardan daha yukarı bir yere çıktım. asansörün kapısı açıldığında karşıma bir görevli çıktı ve sordum;
-usta burası neresi?
görelinin cevabı:
-abi burası cennet cennet
bünyesinde bulunan mağazaların fiyat ortalamaları insanın çok afedersin dudağını uçuklatacak düzeyde yüksek.
hatta o kadar şaşırırsın ki "dudak uçuklaması" kullanımından önce sanki küfür edecekmişsin gibi "çok afedersin" dersin. götün tavana vurur şaşkınlıktan.
al bak göt dedim bu sefer de çok afedersin demedim. misal. hala şaşkınım. o derece yüksek.
bulunduğu yer dolayısıyla pek rağbet görmeyecek yeni nesil gezinti alanı.
öyle bir yere diktiler ki binayı ne yürüyüş yaparken "ay bi bakalım ne var ne yok" denebilir ne de araç vasıtasıyla geçerken merak edilebilir. zaten bir nevi felç olan levent taksim güzergahının daha da içine etme girişimidir başka bir şey değil.
insanımızı hele ki bizim gibi sıcakkanlı, sohbeti hoşbeşi seven toplumu böyle üstü kapalı mekanlarda kendi benliğinden soyutlamak da ayrı bir olay ya, acilen toplumu, elden geldiğince artan alışveriş merkezi sayısıyla övünen vahşi kapitalistlerin tuzağına düşmemeleri yönünde uyarmak lazım.
ama dinlenir ama dinlenmez, olsun. biz görevimizi yapalım da.