tüm sağlık asteğmenleri ( tabip, diş tabip, eczacı, psiklolg, fizyo terapist vs) 3 ay tegmen olurlar, normal asteğmenlerin son 1 ay kala teğmen oldukları ve teğmenlik doneminide yine aynı islerle geciren, yüzde 70 inin istemeyerek aldığı bir rütbedir.
Not: (bkz: machados) ' un uyarısı ile editlenmiştir. teşekkürler.
astek de denir bunlara askerligini uzun dönem olarak yapan yüksek okul okumus kisilerdir. isini iyi yapanların yanı sıra kısa dönem yapsa en hayırlı olacak olanlarıda vardır askerligi ögrendim derken teskere alıp giden kislerdir.
harp okulu çıkışlı subaylar tarafından, " bizi yıllarca bafilediler bu ünvanı almak için, elin sivil oğlanı 3 ay eğitimi ile, bizimle aşık atıyor" diyerek sevilmeyen, astsubay tayfasının ise , tee çocukluktan kalma kompleksleri ile başlayan ve " biz bu ordunun demirbaşıyız, siz gecekondu misali gelip geçicisiniz" diyerek kıskanma- çamur atma - küçümseme üçgeninde baktığı, eratın ise " iyiyse yaşadık, kötü ise ebemiz s.kildi" diyerek korku ve merakla izlediği, en küçük subay rütbesidir. kimse tarafından sevilmediği gibi, genellikle bölük ve tabur komutanınca en angarya işlerin kaktırıldığı, eğer terörle mücadelede yeralan bir askeri birlikte ise, en zorlu ve tehlikeli görevlerde subay olarak öne sürülen, kanımca en şanssız askerdir. sınıfına göre rahat ya da korkunç zorlukta eğitimden geçirilir, görevinde nekadar başarılı olursa olsun, takdir görmez,eğer bir de taşıdığı rütbenin hakkını veremeyecek vaziyette bir bünyeye sahipse, tezkereye kadar fani hayatta görmediği sıkıntıyı yaşayacaktır. 2003 'ten itibaren 3 ay eğitim+9 ay muvazzaf = toplam 12 ay askerlik yaparlar, asteğmen rütbesinin bekleme süresi 9 ay olduğundan, teğmen olamadan terhis olurlar, istinalar ise tıp doktoru, diş hekimi, veteriner ve hakimlerdir.bu sınıflarda ise eğitim 1 ay civarı olduğundan , terhise iki ay kala yıldız omuza takılır, birlik komutanı göstermelik bir törenle asteğmeni teğmen yapar, fakat yıldız da olsa karizması astek mertebesindedir.
asteğmen olmanın iyi tarafları da yok değildir; mesela garnizon merkezinde ise, 0800-1700 memur mesaisi gibi askerlik yapılır, cumartesi pazar tatildir ( nöbet ve özel görev hariç), üstüne de 1200 tl civarında , bugünün parası ile maaş alınır. maaş bordrosunda 9 / 1 derece memur olduğu yazılıdır, ama her ay oyak'a muvazzaf subaymışçasına kesinti yapılır. ikamet ise , ya misafirhanede, ya orduevinde olur, bazen birkaç asteğmen eve de çıkarlar. ama bazıları da astsubay bir kanka edinip , bekar hayatı yaşayabilirler. genellikle astsubay kankası asteğmen çok görülür, bu rütbenin biraz da karizma eksiği, bu astsubay kankalığı ve rütbenin onurundan verilen tavizler yüzündendir. astsubaylardan statü ve rütbece üst oldukları halde pek iplenmezler, eğer asteğmen daha en baştan 22 okka tashhakhlı olduğunu gösterirse işler değişir tabi..hatta hızını alamayıp başçavuşa fırça kayılırken, diğer astsubay yığınlarının esas duruşu görülebilir. ama , asteğmenin ceza yetkisi yoktur,sadece fırça kayar ya da işi gereği angarya iteleyebilir. bir astsubaya verilecek en aşağılayıcı ceza, asteğmene " komutanım" diye hitap ettirmektir.
eskiden tüm subaylar için başlangıç rütbesi. şimdi ise üniversite mezunlarının arasından seçilen subay sınıfı olmuştur. astsubaylar birlik idare etmek için yetersiz olduğundan, her takımın başına da teğmen verilemediğinden varlığını sürdürmektedir.
"ali asteğmenim, mehmet asteğmenim" şeklinde hitap ederler.
"takım komutanı" olmaktadırlar genellikle. eğer, küçük bir karakolun komutanı ise bu arkadaş, astsubay da güneydoğu'da görev yapmış, birçık berat ve madalya sahibi ise şu cümleyi duyması işten değildir. "devletim seni bu karakola karakol -takım- komutanı olarak göndermiş ancak, şunu bil ki ben buranın gerçek komutanıyım, sen sadece bürokratik görevini yap yeter, ben burayı komuta ederim" diye postasını koyar. kişiliği oturmamışsa arkadaşın, afiyetle yer.
türkiye'nin bazı ülkeler ile olan sınırlarında piyade karakolları olduğundan, bu karakollarda bal gibi de "karakol komutanı" sıfatı ile görev yapan rütbedir.
karakol deyince, türkiye'nin ne sadece ırak ile sınırı var, ne de bu ülkede sadece jandarma karakolu var. bahse konu karakollar da takım büyüklüğündedir ve haliyle diğer bir deyişle bu asteğmen takım komutanıdır.
ayrıca takım, manga, tim terimlerindeki mevcudiyet bölgeden bölgeye değişir.
mesela bir piyade karakolunda bir tim 3 kişiden, manga 9, takım ise minimum 27 kişiden 40-45'e varan mevcudiyeti olan bir kavramdır.
time en rütbeli asker -onbaşı veya çavuş- yoksa en kıdemli asker, mangaya uzman çavuş, uzman çavuş sayısı yeterli değilse en kıdemli veya eğitimli veya rütbeliler tarafından güvenilen çavuş, takıma da asteğmen "komutanlık" eder.
ha güneydoğuya bakarsan, tim dediğinin mevcudiyeti zaten bahse konu takım kadar.
önemli bir kurumdu. piç edilip bırakıldı. asteğmenlerden eğitimci olarak, öğretmen olarak , teknik eleman olarak güneydoğuda , doğuda yararlanılabileceği halde tırt stratejilerin kurbanı ettiler. araziye sürdüler, şehid ettiler, çatışmaya soktular, gazi yaptılar. sonra bir sürü kahramanımız oldu rahatladık. oh.
aziz nesin'in ifadesiyle güneydoğuda önemli görevleri vardı bu askeri sınıfın. öğretmenlik yapıyorlardı ve çok daha verimlilerdi. ama kan her zaman akıldan daha çok prim yapmıştır. bir g3 tek başına vatana millete daha güzel şeyler verebilir ! sonra asteğmenler uzunca zaman kol komutanı yapıldı. harp okullarında harp sanatını öğrenenler dururken bu çocuklar şehid oldular. [ hatta anaları türbanlı bile olabilirdi.] şimdilerde tsk onca şehidin ardından strateji değiştirip uzman askerlik falan diyor. onca zaman aklınız nerdeydi diyesi geliyor insanın.
üniversite mezunu, nitelikli gençlerin ordu tarafından daha verimli olarak değerlendirilmesi için kullanılan bu rütbe, özellikle herkesin üniversite mezunu olabildiği son 10-15 yılda işlevini yitirmiştir. birçoğu, bölük komutanlarının şamar oğlanı olmaktan öteye gidemezler. şu anda orduda yaptıkları iş bölük çavuşluğu gibi birşeydir.
-üye tarafından "türbanın burada ne iş var" deyilen başlık.
-akıllı komutanın elinde işe yarayan ama kendisine fırça atarak iş yaptırabileceğini sanan üstleri olursa salla başı al maaşı diyen rütbe mensubu talihsiz üniversite mezunu.
modern ve güçlü bir orduda olmaması gereken rütbedir. silahlı kuvvetlere varsa meslekleri hariç hiç bir faydası olduğunu düşünmüyorum. bildiğin teskerecidir. gün sayarlar. gün saymayanlar ise sivil hayatta işsiz güçsüz adamlar olup aldıkları maaşı sayarlar.
kendisini yukardaki kimi entrylerde anılan hakarethamiz sözlerle nitelendirmeyip; yedek subaylığın kendisine kanunla verilmiş bir hak, yetki en önemliside askeri bir rütbe olduğunu bilir, gerek bilgisi ve becerisi; gerekse hareket ve tavırları ile saygının durduk yere gösterilmeyeceğinin hele hele askerde bunun hakedilecek bir meziyet olduğunun farkında olursa kurmay subaylar tarafından dahi saygı duyulacak en düşük rütbeli subaydır. terörle mücadelede en çok şehit verilen subay rütbesidir. bir sene boyunca omuzlarımda taşımaktan gurur duyduğum rütbedir.
asteğmen subaydır, gelip geçici olduğunu bildiğinden dolayıdır ki biraz sinik ve etkisiz davranır ama yeri gelir ortamın tozunu attırır. başçavuşu öttürür, yüzbaşıyı ağlatır, yarbayı delirtir, tuğgenerala gider "üzmeyin beni" der.
yeri geldiğinde subaysın kardeşim sen, yeri geldiğinde şafak saymıyo musun askersin işte muhabbetlerine maruz kalmaktır, ne olduğunu tam anlayamamaktır. zordur asteğmenlik, hele hudutta, hepten beterdir.