Artık sadece oyun olarak kısıtlayamadığımız seri. Michael Fassbender gibi müthiş bir başrol oyuncusu ile filmi yapılıyor. Öncelikle kısa kısa oyunlardan bahsedelim, filme de yorumlarımı saklayacağım.
Öncelikle sırf filmi izlemek için gelmiş olanlar, seri hakkında hiçbir bilgisi olmayanlar olabilir. Onlar için çok kısaca açıklayayım.
Assassin's Creed serisi en kısaca tarihte geçmiş gerçek olayları kendi yorumu ile anlatan bir oyun serisi. Hikayesi de kısaca şöyle.
--oyundan spoiler--
Dünya üzerinde insanlıktan önce, insanlıktan çok daha üst bir ırk yaşıyor. Bunlar daha sonrasında yaşanan bir hadise sonucu dünya üzerinden siliniyorlar. Bu olayı dinazor olayı ile karıştırmayın, bunlar onlardan da önce yaşamış bir ırk. Fakat bunlar Dünya üzerinde hala iletişimde kalabilmek için kendi teknolojilerini Dünya üzerinde bırakıyorlar.
Bundan sonrası bildiğiniz fakat hep böyle noksan kalan noktalarda oyunun kendi yorumladığı şeyler.
Dünya üzerinde bir elmaya benzer bir şey bırakıyorlar. Bunu da yaşamış olan ilk insanlar olan Hz. Adem ve Hz. Havva buluyor. Hiçbirşey bilmeyen bu insanlara Dünya'da yaşamak için gereken ilim bunun sayesinde karşılanıyor diye belirtiliyor. Ardından Hassan Sabbah adlı bir kişi bunu tekrardan buluyor ve nasıl kullanacağını öğreniyor. Bunun gücünün farkında olan başka bir düşmanları daha vardır. Tapınak Şovalyeleri de bu gücün peşindedir.
Daha sonrasında bu Cennet elması adı verilen cisim dünya üzerinde bulunan diğer elmaların yerini gösteriyor ve büyük mücadele ordan itibaren başlıyor. Bu cismin çok yüksek ilminin olmasının yanı sıra tüm insanoğlu üzerinde çok büyük bir etkisi var. Gelmiş geçmiş her peygamberin aslında gücünü bu elmalardan aldığını belirtiyor oyun. Hz. Musa'nın kızıldeniz'i ikiye yarma olayı bu elmanın mucizesi seriye göre.
Tapınak Şovalyeleri bu güçle insanoğlunu kendi çatısı altında bırleştirme peşinde. Dünya düzeninin çok bozuk olduğunu, ve düzelmenin ancak herşeye sıfırdan başlamak gerektiğini düşünmekteler. Suikastçiler ise insanoğlunun hiçbir türlü himaye alınmayacağını savunmakta ve bu elmaların yanlış ellerde kötü olaylar çıkaracağını düşünüyorlar. Bu sebepten beri yüzyıllardır iki ekip çatışıyorlar.
Tapınak şovalyeleri günümüzde insanların DNA'sından kendi kanından gelen her kişinin hayatını tarayıp Suikastçilerin sakladığı elmaları aramaktalar. Animus adını verdikleri cihaza bağladıkları kişi atasının hayatını görebiliyor. Bir Assassin torunu kaçıran şovalyeler, onun hayatını tarayarak başlıyorlar olaya.
--oyundan spoiler--
Ya ben oyunları da merak ediyorum, filme yabancı kalmayayım diyorsanız şöyle ufak bilgilendirmeler yapayım oyunlar hakkında da. Fakat son serileri oynamadığımı belirtmemde fayda var. Sebebini de en sonda açıklayacağım.
Assassin's Creed, ilk oyun, Güzel bir ilk oyun, olayları genel hatlarıyla kavrama açısından gerçekten güzel. Fakat ilk oyun olduğundan inanılmaz kendini tekrar etme, eksiklikler inanılmaz hissediliyor.
Assassin's Creed II, belki de serinin gelmiş geçmiş en başarılı yapımı. Senaryo açısından muazzam, oynanış açısından muazzam her yönü ile mükemmel bir yapım. Yine olayları genel hatları ile anlamanız açısından yine önemli bir oyun.
Assassin's Creed Brotherhood, senaryo açısından sürükleyici, oynanış açısından keyifli bir oyun. Fakat oyunun ufaktan kırılma seslerinin verildiği oyun Brotherhood. Bitirdiğinizde "lan, ne, ne oluyor" falan sorularını kafanıza koyması oldukça güzel fakat arkasından gelen oyun, hatta oyunlar, bu sorulara doğru düzgün cevap vermediğinden bu yorumu yapıyorum.
Assassin's Creed Revelations, tam bir hayal kırıklığı. Osmanlı Türkiye'sinde geçtiği için çoğu oyuncunun seride en sevdiği oyundur fakat oynanışta artık standartın iyice göze batması, senaryoda inanılmaz sıçışlar, inanılmaz tarihsel ve coğrafi hatalar, sebepsiz uzatılmış bir hikaye, daha binlerce sayabileceğim şey olsa da bu oyun için kesinlikle kötü bir yapım Revelations. Hikayeyi genel anlamda anlamanız noktasında çok ufak birşeyler katıyor size, bence açıp internetten okuyun ya da beni yeşillendirin hatırladığım kadarıyla anlatırım.
Assassin's Creed III. Bu oyun bana hayatta ders niteliğine bir oyundu. Bir markadan nasıl çok harika prim yapılır onu öğretti. Oyunun ana olayı da olan bu "Maya takviminin sonu kıyamet geliyor" olayına adamlar öyle kaptırmışlar ki kendilerini, kıyamet cidden kopsa o zaman ok derdim. Ben hayatımda bu kadar berbat, baştan savma oyun oynamadım. Senaryo rezalet, oynanış berbat, ana karakter korkunç. Oyuna dair bir iki iyi nokta var ama bu berbatlığın içinde onlarda kusura bakmasınlar ama inanılmaz şekilde boğuldular. Bu oyunla beraber ana senaryo öyle yerlere geldi ki, anlatamam ya. Epik birşeyler yapılmaya çalışılmış ok, fakat birader bunları yaparken insan ilerde yapacağını falan da planlar, yok. Önceki oyunlardaki soru işareti temizleme olayı da yok, tamamen uyduruk bir yapımdı. Genel olayların saçmalamaya zorlandığı oyun bu. Bundan sonra genel hikaye diye birşey kalmadı.
Assassin's Creed IV: Black Flag. III. oyunun rezilliğinden dolayı ortalama düzeyde gelen oyun oldu bu. Sebebi sonunda biraz daha farklı şeylerin gelmiş olmasıydı. Hikaye tarafında ise III ile beraber öyle bozdular ki, bu oyun o bozukluğun üzerine kurulduğu için berbat bir şey haline gelmiş. Hatırlamıyorum, hatırlamakta istemiyorum. Aslında bu sıçmış senaryoyu kurtaracak bir fikirleri var fakat o da çöpe atılıyor daha sonrasında. Onun üzerine gidilse seri cidden tekrardan ayağa kalkardı, yazık ettiler. Kısaca potansiyeli var, fakat doğru kullanamamış bir yapım.
Assassin's Creed Liberation, arada gelmiş çerezlik bir oyun. Tamamen boş bir yapım, sadece kadın ana karakter koyalım, prim yaparız mantığı var oyunda.
Edit: Arada eksik olan bir nokta var ki filmde muhtemelen buraya göndermeler olacaktır ya da direk bildiğinizi varsayıp geçecekleri noktalar olacaktır. Assassin's Creed her ne kadar tarihte geçiyor olsa da günümüzde de ilerleyen bir hikaye arkına sahip. O da oyundan spoiler diye belirttiğim kısmın sonrasındaki kısım aslında.
--oyundan spoiler--
Abstergo, Templar adlı düzenin faaliyetlerini aktif olarak yürüttüğü bir şirket. Bu şirket, ataları Assassin olan Desmond Miles olan kişiyi kaçırmıştır. Ardından Animus adı verilen aletlerle kişinin geçmişini tarayıp, eskiden yaşamış olan Assassin atalarından Piece of Eden'ları sakladıkları yerleri görmeyi çabalamışlardır. ilk başta Altair'in anılarını tarayan Abstergo, bu araştırmasından sonuç alamamıştır ve ilk oyunun sonunda oradaki çalışanlardan biri olan Lucy Stillman ile Abstergo'dan kaçmıştır Desmond.
Ardından Assassin'lerin yanında yeni bir Animus'la Piece of Eden'ları güvenceye almak isteyen Assassin'ler, Ezio'nun anılarını taramaya başlarlar. Ezio'nun neredeyse tüm hayat hikayesini taramalarının ardından * Piece of Eden'a ulaşırlar. O anda Minerva adındaki eski varlıklar kendisini kaçıran Lucy Stillman'ın hala Templar ajanı olduğunu söyler ve zorla Desmond'a Lucy'i öldürtür, ardından Desmond komaya girer. Revelations oyunu boyunca bu komadan kurtulmaya çalışan Desmond, artık 3. oyunda babasının ekipteki boş yeri doldurmasıyla Amerika kıtasında bir yere gelir. O dönem çıkan "maya takvimi bitiyor kıyamet yolda" gırgırını ac o kadar benimsemişti ki, 3. oyunun senaryosu bu idi. Tam olarak aynısı olup olmadığını hatırlamıyorum ama Minerva tarafından işte "dünya yok olacak ancak kurtarabilme ihtimali olan sensin bilmem ne vırt zırt" diyerek 3. oyunun sonunda Desmond'u öldürdü. Ardından Desmond'un kalıntıları ile herkes animus'u kullanabilir oldu. Sonrasında da tüm oyunlarda günümüz için işte Minerva'nın tekrardan tüm evrene hükmetmek için çalışmaları konusu sürüyor.
Bundan sonra da ben seriye bir daha hiç bakmadım. Unity hala oynanabilir halde mi bilmiyorum bile, AC2 kopyası olarak belirtiliyor zaten, arada bir Rogue var, birde Syndicate geldi. Açıkcası bu oyunlara da güvenmiyorum, III öyle bir bok etti ki olayları, kurtaramazlar, kurtaramadılar da zaten seriye bir sene ara verdiler. Umarım daha da uzun sürer bu ara. Aslında bana kalırsa oyuna bir sene ara verilmesinin sebeplerinden biri de bu filmi öldürmemek. Evet bu sene de iyi olmayan bir Assassin's Creed oyunu gelseydi filmi falan düşünmeden kapatsın dükkanı derdim. Ana senaryo sıçınca seriye karşı tüm ilgi alakamı kaybetmişlerden biriyim.
Film içinde açıkcası çok karmaşık fikirler içindeyim. Ubisoft öyle bir firma ki Prince of Persia: Warrior Within gibi birşey çıkartıp üzerine Prince of Persia 2008 gibi şeyler yapan firma. Bunun AC örneği de Assassin's Creed II ve Assassin's Creed III. Biri tam anlamıyla epik iken öbürü tam anlamıyla çarık. Senaryo açısından kıyaslıyorum bunları bu arada. Filminde senaryosu Ubisoft'un elinden çıkacak. inanılmaz müthiş birşey de çıkabilir, korkunçta. Bunun yanı sıra filme dair korkutan bir başka nokta ise daha önce hiç işlenmemiş bir karakter olması. Yahu oyunlar ile aynı hikayeyi takip etsene. Yepyeni birşey çıkartıyorlar. Hadi oyunları oynayanlar çok acı çekmeyecekte sen Haşhaşinleri anlatmadan Assassin'leri nasıl anlatacaksın? Böyle birşey vardı falan diyerek çıkacaklar işin içinden belli. Veya Apple of Eden olaylarını nasıl aktaracaksın izleyiciye meraktayım. Senaryonun patates olmasından bu sebeplerden ötürü korkuyorum. Bu adamların bir Prince of Persia: Sands of Time uyarlamaları da var hatırlatırım. Oyunu zamanında oynamış adamların hepsi ayar olmuştu filme. Çünkü Prince of Persia'nın çoğu değeri ile çelişen şey filmde mevcuttu.
Filme dair güvencemin tek sebebi Fassbender ve ekibi. Bu adamlar epik işler ortaya çıkarıyorlar sürekli. Filme dair korkularım saydığım gibi inanılmaz fazla. Özellikle kötü senaryo beklentisi ve bu adamların bu işi kıvıramamaları tamamiyle korkutuyor. inşallah şu laflarımı yutarım, film epik olur, bir Rönesans zamanı hissettiklerimizi hissederiz.
Edit: Fragman geldi. Açıkcası fragman gerçekten umut vaadediyor. Benim kişisel çıkarımım ise filmin evreninin oyunlarla aynı olacağı yönünde. Yani Fassbender bir anda "işte hepimizin Mentor'u Altair böyle yapardı" falan diyebilir. Nerden çıkarttın bunu dersen fragmanda bir kardeşlik var gibi ve bu mevzular brotherhood oyunu ile geldi AC'ye. Onun dışında animus filmde farklı açıkcası rahatsız etmedi hoş duruyor. Filme dair kötü düşüncelerim açıkcası fragmanla bir miktar pozitife dönmeye başladı diyebilirim. ikinci fragmanı merakla bekliyorum bakalım.
filminin çok iyi olmasını beklemiyorum açıkçası. geçen shakespeare'den uyarlama macbeth'i izledim. yönetmeni bu filmin de yönetmeni olan justin kurzel. başrol oyuncuları da aynı şekilde michael fassbender, marion cotillard... o yapım bu film konusunda ipuçları verir bence ve açıkçası beklediğim özgünlük yoktu filmde. o filmin atmosferi tatmin etmedi beni açıkçası. umarım bu ona benzemez.
oyundaki gibi bir atmosfer olmadan hiç bir şekilde seyir zevki vermeyecek filmdir. kaldı ki; lord of the rings gibi büyük bir prodüksiyon gerekir ama yok. oyundaki senaryo olmayacak, çünkü amerikan gençlerine hitap etmesi için senaryo çarpıtılacak. olmayacak işte!
El tahir in hikayesini başlangıç noktası edinmeyerek beni zaten hayal kırıklığına uğratmış bu filme cast sağlayan ajansın da vizyonuna sokayım afedersiniz.
Olabilecek en silik tipler seçilmiş. Yani söylesi bir role bu adam kim amk?
Ayrıca şu aksiyon sahnelerinin rengiyle oynayıp şu turunculuğu kızıllığı ne diye veriyorsunuz? ikinci 300 Spartalı vakıası.
Arkadaş çok iddialı olacak ama bu alemin en büyük assassin s creed delikanlılarından biriyimdir. Her oyununun en boş dlc sine kadar bokunu çıkarıp oynamışımdır. Düşünün artık nasıl bir hayranıyım bu serinin.
Şimdi malum filmi çıkıyor bu serinin. ilk trailer çıktığındaki heyecan falan derken pek inceleyemedik. Acaba nasıldı şu trailer derken tekrardan izledim dün. Fakat trailerda bir saçmalık vardı. Arkaplanında rap şarkısı çalıyordu. 15.yy' de ispanya' da geçen bir filmde rap şarkısı. Üstelik bu şarkı 2pac, dr.dre, eminem vb. rap müziğin üstadlarından değil. Bildiğin kanye west. Kanye west lan. Kanye west nedir lan?!! Yapacağınız işi sikeyim afedersiniz. Deadpool' mu izliyoruz amk? Rap müzik ne alaka artı kanye west nedir?
Sinirden elim ayağım titriyor. Tüm beklentim sıfırlandı bundan sonra. Koskoca seriyi ne hale getirdiniz? insan onca vefakar hayranlarının hatrına ezio's family koyardı. Benim pek bir umudum yok artık bu filmden. Gitmesine gidecem ama o eski heyecanla değil.
beklenen film.
umarım prens gibi sıçıp batırmazlar diye umduğum yeni çıkacak oyun uyarlaması film.
prenste çok fena çuvallamışlardı.
umarım bunda çuvallamazlar.
Justin kurzel'in yönettiği, Michael fassbender, marion cotillard, jeremy irons ve charlotte rampling'i de içeren oldukca zengin kadrosu olan 2016 yapımı bir aksiyon macera filmi.
Aynı adı tasıyan oyundan uyarlanmış.
Oyunu hiç oynamadıgım için filme tamamen önyargısız ve beklentisiz bir biçimde gittim.
--spoiler--
Anıların da dna'ya kodlAnmış olabileceği düşüncesinden yola çıkarak güzel bir nokta yakalamıslar. Böylece kişilerin dna'sında kodlu anıları canlandırarak geçmiş olayları izleyip bir takım sırları ortaya çıkartabilen bir makine geliştirmişler. Oyunun temasında var mı bu nokta bilmem ama sofistike bir düşünce.
Bunun dışında düşünsel olarak dikkate değer bir noktası yok.
Kovalama sahnelerinin kareografisi çok güzel. Kukuletalı Suikastçi kostümleri son derece şık ve elbette fassbender'ın üçgen vücudunda mükemmel duruyor.
Sonuç olarak ben filmi sevdim. 2 saat 16 dakikanın nasıl geçtiğini bile anlamadan zevkle seyrettim.
Mantık hatalarına takılmayan her aksiyonsevere de iyi vakit gecirteceğini düşünüyorum.
--spoiler--