revelations dan sonra köklü değişikliklere gidilmişti adını bile söyleyemediğimiz bir karakterle oynuyoruz connor du ingilizce ismi neyse haytham kenway ile oynasaydık daha eğlenceli olurdu.
ubisoftun bir aralar yanında bir kaç tane oyunla birlikte bedava dağıttığı oyundur.
şu oyun ve serisinde bir türlü hayvan öldürmenin mantığını kavrayamadım ve o hayvanların hepsinden deli gibi korktum herhalde artık atlatmışımdır o fobimi.
kendi halimde bi gamer olarak yıllar önce oynadığım bitirdiğim oyun. manyağın önde gideni bi fanboy olduğum için bu oyun çıktıktan 2-3 ay sonra ps3 üme almıştım. e tabi o zamanlar son oyun revelations, haliyle beklentiler büyük yeni oyundan.
şimdi bundan 2-3 yıl önce oynadığım için her boku tam olarak hatırlayamıyorum o yüzden kusuruma bakmayın.
şimdi oyunda yenilik olarak çok şey vardı. e haliyle olmalıydı da. çünkü 2, brotherhood, ve revelations neredeyse aynısıydı (hikayeleri tamamen ayrı tutuyorum) her neyse. yenilik olarak ciddi anlamda çok şey vardır. yenilenen görev yapısı, hoplama-zıplama dinamikleri, diyalog derinliği vs.
ama nedense bunlar beni içine çekememişti. açıkçası pek fazla türk oyuncuyu da cezbettiğini düşünmüyorum. yabancı basını bilemem.
baş karakterimiz connor dı. ratonhaketon muydu neydi işte. karakter cidden kütük. saf, köylü çocuk. ulan aklıma en çok kemiren de şu. spoiler olucak mı bilmem (oha amk hala oynamayan var mı) karakterimiz çıkmış frontier ın köyünden ama gayet güzel bi amerikan aksanı var. ulan sen köylüsün biraz şiven falan olur ama yok arkadaş. connor bilidiğiniz tdk amerika müdürü
görev yapısı ise çeşitli fakat sıkıcıydı. iyi bi ingilizcem var allaha çok şükür. oynadığım oyunların yüzde 80-90 ını anlarım.(l a noire hariç, amk öyle oyunun) yani diyaloglar çok derin gibi görünüyodu ma sadece süslü bi dil vardı. allah yardım etsin ingilizce bilmeden yamasız oynayanlara.
açıkçası daha çok yazı yazarım bu konuda ama editör falan değilim. malum bu konularda bilgi, bende derya deniz.
sonuç olarak idare eder bi oyundu 3 benim için. güzel oynanır ama asla bi brotherhood la kıyaslamayın.
parasına değmeyecek, görsel efektleri çok güzel olan ama, oyun oynama hissi vermeyen ve zırt pırt video girmesiyle deli eden oyun. siktirgit film çek o zaman amcıkağızlı.
anladığım kadarıyla; ezio'nun hikayesinden farklı olarak, connor ile daha gerçekçi ve dramatik bir hikaye ile vurucu olmak istemiş yapımcılar. fakat ezio ile fazla abartı ve fantastik bir karaktere alıştıktan sonra, öksüz connor'un draması pek etki yaratmamıştır. ancak bana göre kesinlikle, abartılanın aksine kötü bir senaryo yoktur. bir çok kişi connor'un atarlı ergen havalarında, sağda solda charles lee yi soruşturmasından yakınmıştır. oysa bu gayet doğal ve gayet mantıklı bir şeydir. charles gelmiş, çocukcağızın köyünü yakıp yıkmış, annesinide kötü bir şekilde, gözlerinin önünde kaybetmiştir. ondan sonra atarlı bir ergen havalarına girmesi pekte anormal bir şey değildir. ancak madem farklı bir hava ile senaryo değiştirdiniz, bari bazı karakterler üzerinde daha çok oynanmalı ve yer verilmeliydi. mesela; haytam'ın amerikaya giderken bindiği geminin kaptanına senaryoda daha çok yer verilmeliydi. connor'a gemi kullanmayı öğrettikten sonra ciddiye alınmadı pek. oysa eğlenceli ve ezik bir karakter izlenimi veriyordu.
dün itibariyle bitirdiğim oyun. oyunun sonu desmond' ın ölümüyle etkilemiştir. charles lee' de güzel öldü bu arada. ama beni brotherhood gibi etkilemedi nedense. connora da ısınamadım. ezio reyiz en iyisi gene.
kesinlikle ikinci bir şansı hakeden assassin's creed oyunu.
evet, belki ana karakter connor'ı ne ezio, ne de altair kadar benimseyemedik ama oyun genel olarak harika arkadaşlar.
ilk oynanışta inanılmaz şeyler bekleyen bu bünyede oyunun bıraktığı ilk etkiyi görmek için aşağıda verdiğim entryime göz atmanız yeterli olacaktır;
(bkz: #17791802)
herneyse, şimdi gelelim oyun neden harika.
her şeyden önce sinematikleri. uzunluklarıyla sıktığı da olmuyor değil fakat serinin benim için en çok öne çıkan özelliği olan diyaloglardan ve ara videolardan yana pek bir gerilemeye şahit olmuyor insan. zaten severim ben sinematikleri, öyle bütün sinematikleri geçip de oyunu kuru kuruya bitiren insanları da hiç anlamam sözlük. ne bileyim. saçma lan. ne anladın sen ondan?
ikincisi, manzaralar.
tamam şehirler çok tek düze ve sıkıcı bir tasarıma sahip olabilir. fakat bu "frontier" denilen bölge, oyunu harika kılıyor. sadece bugün yaklaşık 3 saatimi burada avlanarak, view pointleri senkronize ederek, ne bileyim yan görevleri falan yaparak geçirdim. mevsimler, doğa, hayvanlar, ağaçlar...daha ne olsun?
ve oynanış. tamam ezio'yu sevdik, altair'i sevdik, ama hangimiz kanser olmadık ki o oyunların başında?
işte assassin's creed 3 bu kanser olma sorununu büyük ölçüde halletmiş. daha rahat bir "free running" durumu oluşturmuşlar. daha basit. daha eğlenceli.
son olarak oynanış süresi. şimdi assassin's creed 2'yi bitirenler bilir, kendince gayet uzun bir oyun. hatta bir de bütün sandıkları, tüyleri, toplayıp; bütün silahları, resimleri falan satın almaya and içmiş benim gibi insanlar için çok daha uzun.
uzun yani.
şimdi bu assassin's creed 2'nin uzunluğunu alıyoruz, birkaç kez kendisi ile çarpıyoruz falan, assassin's creed 3 çıkıyor. bir kere harita devasa sayılabilecek boyutlarda. sonuçta en hızlı binek at. yani at ile de ne kadar hızlı gidebilirseniz o.
yapımcılar da bunu görmüş olacak ki, hızlı seyahat özelliğini eklemişler oyuna. ama işte direkt açılmış olarak gelmiyor bu özellik, bazılarını sizin keşfetmeniz falan gerekiyor, bu da ayrı bir zaman alıyor.
avlanma ve yan görevler de bitmek bilmiyor oyunda. dediğim gibi, harita devasa, hangi birine koşturayım derken yolda fikir değiştirdiğiniz dahi oluyor. gemisiydi, efsanesiydi, falanıydı derken bayağı gidiyor.
eğer ki takıntılıysanız da, gidip ayrıca verilen opsiyonel görevleri de yapabilir, avlanma bölgelerinde bulabildiğiniz her hayvan çeşidinden avlamaya çalışabilirsiniz, ki bence yapılmayacak şey değil. çünkü bayağı keyifli.
sonuç olarak, oyun uzun. hikayesi bile kendi başına yeterince uzunken, bir de yan görevlerin eklenmesiyle çok daha uzun oluyor.
evet. saygıyı hakeden bir assassin's creed oyunudur kendisi. eğer oyun hakkında kötü düşüncelere sahipseniz, oyuna tekrar bir göz atmanızı tavsiye ediyorum. ben attım, neler neler...
assassin's creed oyunlarının başlıklarında fink atan ailenizin suikastçisi ben, yine sizlerleyim.
bugün buraya günah çıkarmaya geldim, geçen sene yine bu oyunun başlığında oyunu itin götüne sokmuş, çıkarmadan orada bırakmıştım.
steam indirimleri dolayısıyla oyunun orjinalini satın aldım ve oynamaya başladım. lan ben bu oyuna neden bu kadar yüklenmişim? neden sağda solda kötü konuşup rencide etmişim? hiç bilmiyorum...
öncelikle hala kötü gördüğüm kısımları bir anlatayım.
- optimizasyon ve kontroller rezalet, bilgisayarın cayır cayır çalıştırması gereken oyun random fps düşüşleri yaşatıyor. grafikler bazen kareleşiyor, connor her gördüğü sikten tırmanmaya, zıplamaya çalışıyor.
- silahlar...
neyse eksi kısımlara döneriz tekrar. bütün ac oyunlarında geçtiği dönemin atmosferini iyi yansıtma olayı mevcut. ameriga settingi beni nasıl darladıysa, o dönemin amerikasını oyunun iyi verdiğiğini farketmemişim. şu anda seq 6'dayım, connoru ve öyküyü de daha net anlıyorum.
lakin, ac 4 denen hilkat garibesinde neredeyse hiç bina olmayınca, boston ve new york bile şükrettirdi.
bu girinin üstünden tekrar geçeceğim. oyun bitiğinde görüşürüz ac severler.
Isınanamadığım oyun. Ya yok abi sanki başka bir oyun. Deliler gibi ac serisini oynayan beni bile tutamamıştır. Ana hikayeyi bitirip Desmond'a ne oluyor merak ediyorum sözlük.
Dövüş sisteminin değişmesi de ayrı bir sıkıntı. Silah falan çıkınca iyice mertlik bozulmuş. Ayrıca sağ tık ve shift in suyu mu çıktı. Black flag den ümidim büyük umarım aynı olmaz.
Oyun motoru asmis ama Konusu serinin diger oyunlarin yaninda epey tirt kalmis efsane serinin devamidir. Zaten isin icine amerikan devrimi girince islerin boka saracagini tahmin etmistim. Sirf abd musterisine yaranmak adina yapilmis bir senaryo. Ortacagdan ve ronesanstan kopmamasi gerekirdi.
connor u bir türlü kabullenemediğim oyun. olmuyor ezio nun yerini alamıyor. önceki oyunlardan sonra tat vermiyor. benim için tek artısı deniz savaşlarıydı.
oyunda hala dövüş bölümünde defans yapmayı kavrayamadığım oyundur. Ağır aksak yavaş yavaş bitiriyoruz oyunu ama, dövüşlerde birisi saldırmaya kalkışırken kırmızı üçgen şeklinde işaret çıkınca savunup, indirebiliyorduk oyunu. Sol fare tuşuyla yapsam da olmuyor. Dayağı yiyen hep ben oluyorum sözlük.
en son silmemden sonra yeniden kuruldu.
Çabuk sıkılıyorum galiba.
Ormanın içinde karlara bata çıka koşturmak sıkıcı. Ormanlar çok büyük.
Dövüş bölümü güzel olmuş. Bazı hareketlere doğaçlama havası katılmış, süper olmuş. Saldıranın atağına ve ona verilen tepkiye göre bir savunma yapılıp düşman öldürülebiliyor. Düşmana her açıdan hakim olabiliyorsun. Bu yüzden farklı ve güzel sahneler çıkıyor ortaya. Düşmanlar ateş ederken birisini önüne çekip siper yapmak güzel.
Çatıları özledim.
Dağda bi yerde kadeh vardı. 3 saat uğraştım, yolu bulamadım.
güzel oyun. ama biraz beklentilerin altında. assassin s creed 2'de duyulan heyecan yok. sorun şu ki 2. oyunda seviye öyle bir yerlere çıktı ki, harika bir oyun olmasına rağmen tam tatmin etmiyor. connor güzel adam ama ezio gibi unutulmaz değil. ormanda daldan dala uçma, avlanma gibi şeyler güzel şeyler ama... hikaye güzeldi. devamını merak ediyoruz tabii ki yine.
herkesin çok beğendiği ama role playing olayını burnunun dibine soktukları için bir süre sonra sıkılıp bıraktığım oyundur. revelationsda da vardı rp ama bu kadar fazla değildi.