bana da tanımadığı insanların ağzına yüzüne küfredecek kadar karaktersiz şeref yoksunu itoğlu itlerin ağzını yüzünü sikmemiz gerektiğini hatırlatan kelime.
Asparagasın kökeni nerden geliyor? Hoş bir hikaye:
--spoiler--
* * *
YIL 1963, Doğan Uluç, Hürriyet
istihbarat servisinin, yıldızı parlayan
muhabirlerindendir.
Foto muhabiri elinde siyah beyaz
fotoğraflarla gelir:
Bomba gibi bir haber yakaladık!
Fotoğraflarda ağaçlar arasında bir
kulübe, önünde kovboy şapkalı bir
erkek; kızla delikanlı gazocağında
yemek pişiriyorlar:
Kim bunlar?
Amerikalı bir sanayicinin kızı, bir Türk
gencine âşık olmuş, babası izin
vermeyince kaçmış, Bebek sırtlarında
bir kulübede oturuyorlar.
Haberi yazan muhabirin ağzı
kulaklarında, Yarın birinci sayfada
manşetteyiz!diyor başka laf etmiyor.
* * *
GERÇEKTEN dediği çıkıyor ama, iki
gün sonra da bomba ellerinde patlıyor,
o tarihte Akşamın sahibi olan Malik
Yolaç ortaya bir ikramiye koyuyor:
Başka gazetelerin yalan yanlış
haberlerini ortaya çıkaranlara ikramiye
vereceğim!
ilk ikramiyeyi rahmetli Celalettin Çetin
alıyor:
Amerikalı kız ile Türk sevgilisi haberi
tamamen yalan. Kız Amerikalı değil
Türk. Gitarlı genç ise erkek kardeşi. iki
kardeş, bir deniz subayının çocukları.
Babalarının Kanada’da deniz ataşeliği
görevi sona erdikten sonra ailece
Türkiyeye dönmüşler. Gecekondu
kulübelerini ise yurda getirdikleri
buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ev
eşyalarının ambalajlarından
yapmışlar.
* * *
HÜRRiYETte kıyamet kopuyor,
üstelik bu yalan haber için fotoğrafı
çekene de, yazana da ikramiye
verilmiştir.
Haberi yazan muhabir ortadan
kayboluyor, askere gidiyor, foto
muhabiri ise Ben ingilizce bilmem, o
konuştu diye sıyrılıyor, muhabir bir
süre sonra genel yayın müdürünün
affıyla işbaşı yapıyor.
Bu defa elinde bir başka bomba
vardır:
Türkiyeye gelen Amerikalı turist kız
islamiyete hayran olmuş, din değiştirip
Müslüman olacakmış!
Haber çıkar çıkmaz, Amerikan
Konsolosu gazeteyi arar; fotoğraftaki
kız turist değil, öğrenci değişimi
programıyla üç haftalığına Türkiyeye
gelmiş bir öğrencidir. Muhabirin isteği
üzerine masa örtüsüyle başını
kapatmış, fotoğraf çektirmiştir.
Elindeki de Kuran değil, telefon
rehberidir.
* * *
BU haberi yazan muhabir bir daha
Hürriyete giremez, fotoğrafçı da
yurtdışına gider.
Peki, kimdi bunlar?
Bunca yıl sonra adlarını yazacağız da
ne olacak, olay doğru mu, siz ona
bakın.
* * *
PEKi, bu asparagas lafı nereden
çıktı?
Hani Bebek sırtlarında iki gencin
kulübesi vardı ya, kapıda kurukafa
resmi, altında da ;Asparagas lafı
yazılıydı, Doğan Uluç Bu ne demek?
deyince de azparagasın açılımını
yapmışlardı:
Bunlarda para az, gerisi gaz!
--spoiler--
asparagas bir müzik grubunun adı diye hikaye de vardı.
türkiye magazin basınının yolunu çizen habercilik anlayışının ismidir.
hazırlanışı şu şekildedir:
- öncelikle türkçenin sakız gibi oluşu her fırsatta kullanılacak.
mesela iki kişi sokakta çarpıştılarsa bu şöyle söylenecek 'x ye ye fena çarpıldı'.
- haberi yapan kişinin ar damarı kesinlikle olmayacak.
- alakasız bir dünya saçmalıktan bahsedilecek
- olayın sonunda küçücük bir gerçek bilgi kırıntısı verilecek.
asparagas haberimiz hazır
ismini vermediğim gazetedeki Haberin başlığı şöyle "karısını herkesin içinde tokmakladı"
Ahmet'le nurcan düğüne gitmeye karar verdikten sonra nurcan saçlarını yaptırmak için kuaförün yolunu tuttu, kuaförle arası iyi olmayan ahmet ise düğünde buluşabileceklerini söyledi ve evden ayrıldılar. Bir süre dolaşan ahmet zamanın nasıl geçtiğini anlayamadı ve düğüne biraz geç kaldı. Geldiğinde ise karısını aşırı makyajlı ve topuz şeklinde bağladığı saçlarını ise görünce çıldırdı. Eline aldığı davulcunun tokmağıyla ahmet nurcan'ı herkesin önünde tokmakla dövdü.