Insanlardan kaçmayı tercih edip evinde otururken kendini okuduğu kitaplar dinlediği müzikler edindiği hobilerle farketmeden geliştiren dışarıya açıldığında anlatacak ne çok şeyi olduğunu evde geçirdiği o zamanda ne çok sey biriktirdiğini farkedecek ama bu seferde insanlar ona çok boş ve anlamsız geldiği için tekrar içine kapanacak evine dönecek insan, hayatında hep bu döngüyü tekrar etmeye mahkummuş gibi.
kalabalık ortamlarda bulunmayı sevmeyen kişidir. kimsenin olmadığı sakin yerler bu tip insanlar için her zaman ilgi çekicidir. kalabalık ortamlarda genelde saklanma isteği içindedirler. bu yüzden toplumdan zamanla uzaklaşırlar.
asosyalliğe iyi diyen asosyal olmayanlardır eve kapanmak bütün gününü ki sadece bir gün (yada bir ay) bilgisayar başında yada sınava çalışmak asosyallik değildir asosyallik yaşam tarzıda değildir kimse yalnız olmayı seçmez toplumdan ayrılmayı seçmez ben kendimi toplumdan soyutladığım için pişmanım ve zaten genelde yalnızlık erdemdir en iyisi falan diyenlerin 50 tane arkadaşı 10 tane yakın arkadaşı 2000 tane sosyal medya arkadaşı sevgilisi ve ailesi vs vardır asosyalliğin nedenlerini bilemem ama benimkini zeka olarak yorumluyorum hep akranlarımdan daha üstün daha farklı düşündüm ve yaşadım o yüzden yalnız kaldım farklı olmanın kötü yanı nedir biliyor musun sözlük ? yalnız olmak...
üşengeç
ilgi isteyen
halsiz
kıskanç
utangaç
paranoyak
hayır diyemeyen
çekingen
sigara içmeyen
durgun
yalnız
kötü espriye de gülen
ana kuzusu
rahatsız
ruhsuz!
yorgun
alıngan
ortalama
erteleyici
bazen nasıl tepki vermesi gerektiğini bile bilemeyen
arkadaşının başına bir şey geldiğinde üzülmeyen
kendini sevmeyen
"sen bilirsin"
hırssız
zamanını boşa harcayan
kafasına koyduğunu yapamayan
kararsız
pişman
topluluktaki herkes ona bakıyormuş gibi hisseden
kırılgan
bedeni olmayan kıyafetler giyen
depresif
karamsar
başkasının derdine çözüm üretemeyen
içine kapanık
ağzı laf yapmayan
evde oturmayı seven
ifadesiz suratlı
iyi dinleyici olan
gösterişsiz
korkak
31
gezmeyi sevmeyen
doğayı sevmeyen
kendini göstermeyi sevmeyen
başkasına muhtaç
"fark etmez"
başkasının onayını bekleyen
zaman yönetme becerisi olmayan
elini nereye koyacağını bilmeyen
heyecanlı
koyu renkleri seven
çoğunluğu sevmeyen
sevdiği tek kişi tarafından reddedilen
silik
harekete geçmeyen
siklenmeyen
hakkını savunmaktan aciz
dikkati kolay dağılan
yavaş
elindeki imkanları kullanamayan
çok düşünen
yetenekli ama ortaya çıkaramamış
sorumluluk sevmeyen
umutsuz
amaçsız
çok yatan
kassız
"siz gidin ben gelmiyim"
platonik
karanlık
yetersiz
hayalperest
tepkisiz
seyrek sakallı
hareketsiz
ince bilekli
koca götlü
kambur
"yok yok, gerek yok"
çirkin
popüler olmayan
savaşmaktansa kaçmayı tercih eden
hayatı elinden gidiyor haberi yok
özgür olmayan
özgün
"tipimi sikeyim."
naif
efendi
zararsız
ezik
kendine güvensiz
egoist
aşık
platonik
reddedilen
sevmeyen. neredeyse hiçbir şeyi ve hiç kimseyi sevmeyen.
sevilmeyen. sevdiği belki de tek şey tarafından.
büyük harflerle,
kocaman,
kosssskocaman harflerle,
benimdir.selamlar. bugün de çıkmadım evden. okul da yoktu neyseki. her şeyi bilen sınıf arkadaslarimca yargilanmadigim bir gün oldu. daha gencim ve bu yaşam tarzı fazla götürmez fakat bazen başka sansiniz olmaz.iyi aksamlar.
güzel bir bot, slim fit siyah pantolon, mavi bir kot gömlek ve üstüne hakim yaka deri ceket kombinasyonu ile modelleri aratmayacak şekilde giyinmiş ne hikmetse kuaförden ilk defa mutlu bir şekilde ayrılmış ve saçlarınız tam istediğiniz gibi olmuştur. kulakta sizi farklı yerlere götüren müziğiniz ile sokakta yürürken mağazaların camlarından yansıyan o parıltılı görünüşünüzün tesirinde kalarak tekrar tekrar o camlara bakarak yürüyüşünüzün bile değiştiğini, içinizde sizi kabartan, yücelten duygular olduğunu farkedip ilk defa kendinizi bu denli özgüvenli ve rahat hissettiğiniz o an, işte o an siz ; kendinizi, çok güzel bir bayanla, güzel bir müzik kulübünde, çılgınlar gibi eğlendiğinizi, kızın dudaklarınıza yapışıp götür beni buralardan haşin erkeğim diyerek sizi daha da kabarttığı, ve yağmurlu bir günde paçalanızdan akan su damlaları gibi, aşkın değirmeninde iliklerinize kadar yoğrulmak istediğiniz o an, kendinizi durakta, ellerinizde ''bim'' poşetleriyle otobüs beklerken bulursunuz. karşıdan kampüs otobüsünün içinde bulunan kızların size acınası bakışlar attığını hisseder, aniden başa sarar ve alelacele otobüse binip orta yaşlı amca ve teyzelerle eve geri dönersiniz.. sonra ayda yılda bir alınan o güzelim elbiseler kırışmasın diye onları özenle katlar dolaba yerleştirir, sonra pijamalar ve bimden alınan cips eşliğinde bilgisayar karşısında mal mal entry girersiniz.
3 ayda bir olan dışarı çıkma seanslarınız da şu şekildedir; -grubun az tanınan, ama tanıyanıyla enseye tokat göte parmak kıvamında ilişkisi olan adamsındır.
-konu sana gelince yöneltilen sorular genelde, *okula gelmiyon mu *çalışmıyon mu *hee onlarla da görüşmüyon galiba'' tarzındadır.
-senin gelmediğin zamanlarda biz patladık, seviştik, kışın denize atladık, adriana limaya pandik attık türevlerinde kıskandırmaya yönelik bir çok itici espri yapılır.
ama en üzücü olanı şudur; o grupta bir ''ezgi-ceyda-burcu-cansu'' vardır ve bu kız ortamda tanımadığın adamın hiç tanımadığın arkadaşıdır. sen aylar süren kadınsızlık ve abazanlıktan bu ''ezgi-ceyda-burcu-cansu'' dişisine kafayı takarsın. eve koşa koşa gidip feysbuktan stalkladığın bu kişiyi 3 gün sonra bi cesaret eklersin. kabul edince bir de ne göresin, kız sosyal ortamların şahı değil adeta şahbazı imiş. erasmuslularla takılmacalar, yurtdışı seyahatleri, doğu illerini gezmeler, taksimdeki her barda en az bir fotoğraf, bisürü adamın olduğu yaz tatili fotoğrafları vb. ve bunların çoğu 1 seneye sığdırılmış. sonra kendine bakarsın, feysbuk profilinde siksok 4 tane fotoğraf, 1 sene içinde elde edilen tek başarı gümüş 3'ten gümüş 1'e çıkmış olmaktır.
işte o an asosyal arkadaşım, içinde sürekli bastırdığın ''ben nasıl böyle oldum lan'' sorusu adeta beynine balyozla vurmaya başlar, yazıktır sana, günahtır. sırf bazı insanları sevmiyorsun, bazı davranışlar sinirlerini bozuyor diye asosyal oldun, ve asosyallik bir yetenek değil hastalıktır, asosyalliğin verdiği acıyla nasıl başa çıkılacağını öğrendiğin an bir veteran asosyal olmuşsunduryalnız mutlu olduğunu düşündüğün için çok üzüleceksin. ama siktiret en iyisini yapıyosun bence. o ''ezgi-ceyda-burcu-cansu'' nun da nakoyayım salak lan o. https://eksisozluk.com/as...en-kotu-yani--4008857?p=2
Tam da böyle bir şeydir. ilk başlarda insanların konuşmaları size çok saçma gelir ve o ortamda bulunmak istemezsiniz. Bi bakarsınız diğer insanlar da öyleymiş. Artık en mantıklısının eve kapanmak olduğunu düşünürsünüz. Uzun zaman sonra pişman olursunuz, insanlarla iletişime geçmekte zorlanırsınız. Ama iş işten geçmiştir artık. Sözlükte bile böyledir bu durum. 1 yıllık yazarın sadece 100 özel mesajı vardır.
Bazen bulundugunuz ortamin kafa yapiniza uymamasindan dolayi kendinizi uzaklastirip asosyal olabiliyorsunuz. Tabi bu bizamandan sonra depresyona sokabiliyor.
sosyal olanları anlayamayan kişidir. hayır ne yapıyor sosyal insanlar? dışarda bir ton para harcarlar. üstüne de yorulur eve gelirler. yapmacık sohbetler,sahte gülüşlerle eğlendiğini sanarlar. şahsen ben bunların hiçbirinden hazetmediğim için asosyalsem, evet asosyalim.