Gerçek olabilitesi olan bir durumdur. En azından ben öyle düşünüyorum. Sicim teorisinin ilgi alanına giren bu felsefe, yanınızda ki objelerin ve subjelerin aslında olmadığını, bunların beyinden gelen elektrik sinyallerinin yorumlanması olduğunu belirtir.
yani şu; Aslında sen yoksun. Senin içinde ben yokum. Yaşadığımız, kokladığımız, tattığımız ve dokunduğumuz bir madde yok. Gerçek, sadece senin beyninde meydana gelen elektronlardan ibarettir. Yani sen evinde oturup bilgisayara bakarken, endonezyanın bilmem neresinde olan insanlar yaşamlarını sürdürmüyorlar. Eğer ki sen bir gün olur da endonezya ile ilgili bir düşünceye girersen yada oraya gidersen, ancak o zaman insanların ve maddelerin hareketlerini anlayabileceksin.
Bu felsefenin farklı fakat benzer versiyonu matrix filminde bulunmaktadır.
Tabi şimdi bu konu ile ilgili kafada bir soru işareti de beliriyor. ''madem bu önerme doğru, o zaman bu hayatın amacı ne ?''diye bir sorudur bu tabi ki... Fakat bunu şuan din olgularıyla da çözemiyoruz. O yüzden hiç bir önerme yanlış ya da doğru olarak kategorize edilememektedir.
amacı ve sonucu henüz bulunamayan bir şey tamamen doğru ya da tamamen yanlış değildir.