aslında hiç sevilmediğini öğrenmek

    1.
  1. kesinlikle çok koyacak * bir duygudur.

    edit:başlık başıma kalmış haberim yok.*
    5 ...
  2. 8.
  3. koymaktan da ötesine sokan duygu...

    öyledir ki, çevrenizde her şeyi olurundaki gibi zannedersiniz, size göre, kendisini, hayatını, benliğini çevresine ailesine, işine ya da öğrenci olduğunda derslerine adamış bir kişi olarak, her şey güllük gülistanlıktır. çünkü, bilmezsiniz ki, çevrenizdeki kişiler yeri geldiğinde de bu kişiler kimilerin anne ya da babası olsa bile, sizi görmezlikten gelir, suratınıza gülümserken, dışarıda 20 metreden kafa çevirirler...

    hele, bir de belirli bir zamandan sonra, ''artık kolay yenilir yutulur lokma değilim'' tarzında düşünceler yava$ yava$, beyninizin belirli köşelerinde kamp kurmaya başladıktan sonra, aslında hic sevilmedigini anlamak gibisinden duygular da, sizi sevdiğinden olacak, daha çok ziyerete başlar, sizi kendisiyle paralelleştirir.. bir bakarsınız, çevrenizdeki arkadaşlarınız sizin tatlı dilinizden, iyiliğinizden, kendinden çok başkalarına değer veren insan olmanızdan, kısacası etinizden sütünüzden faydalanmaını bilmiştir... zamanla geçtikçe, aklınız hamlıktan çıkmaya başladıkça, bilirsiniz ki, çevrenizdeki kişilerin sizi içeren diyaloglarında misal;

    - faidelibilgi bulur bunu, ödevi de ona yaptırırız, nasıl olsa hayır demiyo keriz!! eheuhuhehh..

    - faideli, bana 20 lira versene hacı, iki gün sonra kesin veririm (içinden ne diyo ------= nah alırsın!) ya da,

    - oo, faideli naber canım kardeşim ( sıcak mod - 10 dakika muhabbet ayrıntısından sonra) yaa işte sana da bıdı vıdı konusu hakkında işimiz düştü emme...
    ya da, msn'den dahi, o da olmadı çalıştığınız yerde iki ay suratınıza bakmayan, hiç değil arada sırada okulda koridorda gördüğünüz kişinin size işi mi düştü... o durumlarda bile işi düşen kişi sizi, ''bu benim ismimi nerden biliyodu ki lan?'' diye düşünmekten kıvrandırır... işte bu ve de bu gibi benzerleri yüzlerce çoğaltılacak durumların ışığında, eğer çevrenizde ya da hayatınzda diğerlerine hizmetkar bir kişiliğe bürünmüyor iseniz, çoğunlukla aslında hiç sevilmediğini öğrenmek cevabını kestiremediğiniz sorunun, iki adete kadar indirgediğiniz şıklarından kuvvetli olan ihtimalidir...

    bir de, melankolik bünyeye sahip kişiyseniz, genelde de aşklarını da platonik olarak masa altında yaşıyorsanız, hiç mi hiç sevilmediğinizi anladığınız anlar, sizin için yüreğinizdeki evlerin ya da gecekondunun kaçak yapılı olmasından ötürü, belediyece yıkılacağı günü beklemesinden de farksızdır. sizin küçük ayrıntıların atlanması bile, diğer insanların sizin üzerinizdeki düşüncelerini, içinde bulunduğumuz zamanda negatif yöne itebilir. bu yönden de, aslinda hic sevilmediğini öğrenmek, çoğunluğumuza yabancı olmayan, çağımızın ilişkilerinin açmazlarından da birisidir...
    4 ...
  4. 49.
  5. Daha önce aşkı, sevdayı yaşamış bir kadına müptela olarak ondan sevgi dilenmektir. Erkek fıtaratıyla kadın fıtratını ayırtedemeyen ergenlerin içine düştüğü paradokstur. Buna birde kadın özgürlüğü altında ona cinsellik, açılıp, saçılma, kendinden önce kırıştırmış olmasından rahatsız olmama yokmu. Ulan oğlum anlayın artık! Kadın hayatta bir defa sever. Erkekte olgunluğa doğru bu sayı artar. Tabiki gençler birkez sevilir desede durum öyle değil.

    Bu kadar boşanma davalarının sebebi ne zannediyorsunuz. E hani sağlam toplum sağlam aileden oluşurdu! Bizi bu kültür ithalatıyla bitirdiler.

    Hiçbir genç evleninceye kadar kimseyle flört, zina yapmasın. Bakın o zaman nasıl aşkla, sevgiyle dolu bir evlilik yaşıyorsunuz.
    4 ...
  6. 48.
  7. Uçurumun eşiğine de gelsen elinden tutarım diyen yığınla insan varken alelade bir yolda düşsen dahi kaldırmayacaklar insanları görürsün etrafında ve o an öğrenirsin.
    4 ...
  8. 23.
  9. insanı kendi kendisini sorgulayama iten bir durumdur.
    neden? der kişi.
    ardından bunu hiç öğrenemeyebilirdim şeklinde polyannacılık oyunlarına sebebiyet verir.
    kabullenilmesi zordur.
    kabullenildiği zaman ise kişi artık daha güçlüdür.
    bir olgunlaşma sürecidir.
    3 ...
  10. 51.
  11. Çok koyar. Hele de siz deli gibi seviyorsanız.
    3 ...
  12. 36.
  13. -aslında seni hic sevmiyorum
    +seversen ekime sevmezsen .ikime kadar

    -----
    _aslında seni hiç sevmiyorum
    +beni sevmeyen ölsün bee

    ---
    _aslında seni hiç sevmiyorum
    +hayvan gibi sevişirken hiç öyle söylemiyordun ama

    ----
    _aslında seni hiç sevmiyorum
    +seversen aq
    2 ...
  14. 37.
  15. Ardından vucut sisteminin bilinçsiz davranışları; can çekişmek, bir yere boylu boyunca yığılmak, kimseye aldırış etmeden yolları yumruklayarak ağlamak...
    Başınızdan kaynar sular dökülür, diliniz dönmez, ayaklarınız sağlam basamaz yere. Öyle bir aldanmışsınızdırki her şüphenizde şüphenizi ört bas etmeye çalışan kişi şimdi bambaşka yüzüyle karşınızda dikilmektedir. "Seni hiç sevmedim!" Ulen orrooossspu çocuğu, insan mısın sen diye tekmelemek isterdim. Yapamadım! Baktım kaldım öylece yüzüne... Peki benim hissettiğim zamanlar kuruntu yaptığımı neden söyledin? Halbuki baştan bu yana haklıymışım! Gözyaşlarım süzüldü gözlerimden, sustum. Sevmemene değil isyanım da ben hissetmiştim o zaman neden haklısın deyip bırakıp gitmedin beni? Ne istedinki benden?
    Görüldüğü gibi var bu acı gerçeği öğrenenler. Çok değer verdiğim bir insan tarafından ayakta uyutuldum. Var işte böyle sahtekar, adi şerefsizler. Kız- erkek sahte duygularıyla ortada dolaşan böylelerinin tümünü sallandıracaksın meydanda bak bakalım bi daha yapabiliyorlar mı! Şerefsiz adi ipneler.. Allah belanızı versin lan! içki nedir bilmezdim ayyaş oldum! *
    2 ...
  16. 22.
  17. her sabah kalbin olduğu yere bıçağı saplayıp saplamamak arasında insanı ikileme düşüren bi zımbırtı bu. ne uyumak ister insan ne de uyanmak. bilinç altı da üstü de kenarı da köşesi de onunla doludur ne yazık ki. hele bi de yara taze ise, sabah uyandığında bir an hayatındaymış gibi sanırsın. başucundaki telefona baktığın an anlarsın yok olup gittiğini. 'ulan madem böyle yapacaktın, ne başladın, söz verdin?! bana yalan söyledin?!' diye başlarsın sövmeye. ama sövdüğünle sevdiğin aynı insan değildir ki...

    hasretini çektiğin seni sevdiğine inandırandır. kızdığınsa onu ondan alıp götüren zaman ve mesafe.

    işte bundan sebep sevdiğinin bedenine bürünmüş ruhtan nefret edersin. o ruhun alıp götürdüğü 'gerçek' sevdiğinin yasını tutarak.

    hatıralarsa beyninde bi yerde kazılı kalır. yıllar geçtikçe unutursun acısını. geriye dönüp baktığında yüzünde bi gülümseme 'vay be! bunu da yaşamışız.' dersin.
    2 ...
  18. 5.
  19. eğer hisli, birazcık da akıllı bir insansan asla böyle bir durum söz konusu değildir senin için. çünkü seni kimse kandıramaz. şöyle ki sen akıllısındır, hislisindir ve karşındaki insanın seni sevip sevmediğini anlayabilecek güçtesindir. kimse sana en basit durumlarda bile rol yapmayı beceremezken böyle bir durumda hiç yapamaz herhalde. ee durum böyle olunca da sen hiçbir zaman asla sevilmediğini öğrenemeyeceksindir. yazık bir durum değildir o yüzden ne yazıkki demiyorum. övünmelisin bununla evet evet övünmelisin. birinin seni sevip sevmediğini, sana duruşunu, bakışını çok iyi tahlil edebilirsin sen!
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük