Etoburlar takımından Kedigiller familyasından olup bilimsel adı Panthera Leo'dur.
Baş vücut uzunluğu 1,4 m ile 2,5 metre arasında, omuz uzunluğu 107 -123 cm arasında değişir. Erkekler dişilerden % 20-50 arasında daha iridir. Dişiler 120 kg. civarında iken bazı erkekler 250 kg. bulan ağırlıklara erişebilir.
100-119 günlük gebelik süresi dolunca 1-6 arasında (ortalama 3-4) yavru doğar. Yavrular sütten 6-7 aylıkken kesilir. 3-4 yaşında cinsel olgunluğa erişirler. Koruma altında 30 yıla kadar yaşabilseler de doğada 13 yılı geçtiği nadir görülür.
Fosil örnekleri ve mağara resimleri, aslanların insanlardan sonra, bir zamanlar dünyanın en geniş alana yayılmış kara canlıları olduklarını göstermektedir. Buzul çağı sırasında (2 milyon - 10.000 yıl önce) aslanlar sadece Afrika'da değil, Tüm Avrasya ve Amerika'da da yaşam sürdürüyordu. Amerikalı ve Kuzey Avrupalı türlerin, son Buzul Çağı'ndan önce, ormanların meydana gelmesi ve av stoklarını tüketen avcıların artmasıyla birlikte nesilleri tükendi. Aslanlar, Güney Avrupa'da ve Ortadoğu'da biraz daha barınabildiler. Yunanlı filozof ve bilgin Aristoteles, M.Ö. 300 yılında aslanlar hakkında yazılar yazmış, Romalılarsa dehşet verici bir spor geliştirerek ölüme mahkum olan Hristiyanları,aslanlarla dolu çukurlara atmışlardı. Kuzey Amerika'da yaşamını sürdüren bu türün soyu artık tükenmiştir. 500 yıl önce aslanlar Ortadoğu'da daha yaygındı ve bazıları 1900'lerin başına kadar varlıklarını devam ettirebildiler.
Aslanlar spor ve kendini savunma da dahil olmak üzere pek çok sebepten dolayı öldürülür. içgüdüsel olarak insan avlamazlar ancak geyik, antilop gibi doğal avlarından yoksun kalırlarsa çiftlik hayvanlarına ya da insanlara saldırma yoluna başvurabilirler.
Bugün Afrika dışında yaşayan tek vahşi aslanlar, Hindistan'ın kuzeybatısında korumaya alınmış ufacık bir bölge olan Gir Forest'ta yaşamlarını sürdürmektedirler. Karakteristik ve yüksek risk altında bir alt tür olan Panthera leo persica, asya olarak bilinir.
Asya aslanları, erkeklerinin kulakları ve göğsü kaplamayan daha kısa yeleleri olmasından dolayı Afrikalı kuzenlerinden farklılık gösterir. Ayrıca hem dişilerin hem de erkeklerin karınları boyunca derileri kıvrılır.
Asya aslanlarının sayısının azalmasında insan zülmünün büyük etkisi vardır. Britanya Hindistan'ı zamanında aslanları vurmak popüler bir vakit geçirme yöntemiydi. Keskin nişancılar yeteneklerini yüzlercesini öldürerek gösterirdi. 20. yüzyılın başlarında Asya aslanının korunmaya açıklandığında popülasyonları tüm zamanların en alt seviyesine, 100'ün altına inmişti.
Şu anda dünyada koruma altında 120 kadar asya aslanı bulunmaktadır. Bu sayı nesillerinin tükenmesini engelliyor olsa da vahşi yaşamdaki Asya aslanlarının geleceği umut vaad etmekten çok uzaktır. Gir Forest koruma bölgesi şimdi, orada yaşayan 250 civarındaki aslana yetmemektedir. Av kıtlığı olduğu zamanlarda kümes hayvanlarına saldırdıkları olmaktadır. Hatta bazılarının bu sebepten insan avladığı da bilinmektedir. Nitekim 1988 - 1991 yılları arasında Gir aslanlarının 20 kişiyi öldürmesinden dolayı bazılarının Hindistan'daki diğer koruma gönderilme önerilerine şaşırmamak gerekiyor.
Aslanların vokalizasyonları çok çeşitlilik gösterir. Birçok ses ayırt edicidir ve bu sese insanlara bile niyetlerini belli eden vücut dili eşlik eder. Bir sürünün üyeleri, birbirlerini selamlamak ve rahatlatmak için yumuşak bir ses çıkartırken mırıldanma hoşnutluk belirtisi (örneğin temizlenirken) olarak algılanır. Miyavlama ise daha çok yavrular tarafından tercih edilir ve kısa heyecanlı ciyaklamalardan acı dolu ulumalara kadar farklılık gösterir. Homurtular ve hırlamalar uyarı sesleridir ve hücuma geçen aslanlar çoğunlukla kaba bir öksürüğü andıran bir ses çıkarır. "Havlamalı" bir homurtu şaşkınlığı belirtirve bunu çoğunlukla memnuniyetsizliği anlatan keskin bir tıslama ya da tükürme takip eder. Tabi en biline aslan sesi kükremedir. Erkek aslanlar, bir yaşından itibaren dişilerse biraz daha sonra kükremeye başlar. Ağız tam açıldığında çıkan bir kükreme sesi, bölgesel sınırları belirtmeye, rakiplere gözdağı vermeye yarar ve kolaylıkla 8 km. öteden duyulabilir.
Aslanlar şimdiye kadar bilinen kediler arasında en sosyal olanlardır. Bazıları yalnız bir hayat sürse debu yaşam biçimi, kuraldan ziyade bir istisnadır ve yalnız yaşayanlar da genelde bir sürüden çıkarılan yaşlı erkeklerdir.
Aslan sürülerinin temeli ; kız kardeşler, kız çocuklar, anneler, büyükanneler gibi birbirleriyle kan bağı olan ve çoğu ömürleri boyunca sürüde kalan dişilere dayanır. Dişilerden yalnızca eğer sürü çok büyürse gitmeleri talep edilir. Böyle durumlarda küçük gruplar ayrılır ve kendi sürülerini başlatır. Sürünün yetişkin erkekleri daimi değildir; daha genç ve güçlü aslanlarla yer değiştirmeden önce sürüde 3-4 yıldan fazla nadir olarak kalırlar. Genç erkekler ise 2-3 yaşına geldiklerinde yani ergenlik çağına geldiklerinde içine doğdukları sürüden ayrılmaya zorlanır.
Sürünün yetişkin erkekleri çok az avlanır. Erkekler kendi yiyeceklerini yakalama kapasitesine sahiptir ancak bu işte nadiren dişiler kadar başarılı olabilirler. Narin bir dişi aslan, vücudunu yere yapıştırarak sürünür ve en ufak bir kamuflajdan bile faydalanabilirken kabarık yeleli, iri bir erkeğin göze çarpmadan durabilmesi oldukça zordur.
Aslanların av tekniği tamamen gizlilik ve şaşırtma üzerine kurulmuştur. Kısa mesafelerde olmak kaydıyla saatte 60 km kadar koşabilirler. impala, zebra gibi çok hızlı koşan hedefleri yakalayabilmesi için aslanın bir hücum yapmadan önce acına 46 metre ötede olması gerekir. Genellikle avlarının üzerine atlamaz, bunun yerine ön pençeleriyle hayvanın yan tarafına ya da kuyruk sokumuna attıkları muazzam bir darbeyle dengesini bozarlar. Av yere yıkıldıktan sonra aslan avının boğazına ya da burnuna kenetlenerek onu nefessiz bırakarak boğar. Aslan burnundan derin nefesler alabildiği için zorlu bir kovalamanın ardından bile gerekli olduğu süre boyunca avını ağzıyla sıkıca tutabilir.
Avlanmaların yalnızca dörtte biri başarıyla sonuçlandığından aslanlar leşle de beslenebilir. Aslında bazı sürülerde beş yiyecekten dördü sırtlanlardan aşırılmıştır. Bu veri de uzun zamandır söylenegelmiş olan sırtlanların devamlı aslanları taciz edip leşlerini çaldıkları inancıyla çelişmektedir. Gerçekte fırsatçı aslanlar, iri cüsselerini ve güçlerini kullanarak sırtlanları uzaklaştırırlar.
Eğer leş büyükse sürü yiyeceği oldukça barışçıl bir şekilde paylaşır. Daha küçük leşlerde kesinlikle bir üstünlük sırası vardır. Önce erkekler yer, genç yavrular sona kalır. Eğer yiyecek kıtsa yavrular açlıktan ilk ölecek olanlardır.
arka ayakları, ön ayaklarına göre daha kuvvetli olan yırtıcıdır. böylece ön pençelerini avına taktıktan sonra, avını güçlü bir şekilde çekebiliyor. bu çekiş, avın devrilmesine neden olmaktadır. ayrıca dilinde bile çiğnediği eti sindirmesine yardımcı olan keskin dokular vardır. kısa mesafe avcısıdır.
Avının yüzü kendisine dönük olduğunda saldırıdan çoğu zaman vazgeçtiği belirlenmiş. Örneğin; ileride bir antilop sürüsü varsa, içlerinden kendine doğru bakanları değil, arkası dönük olanları avlamayı tercih ediyormuş.
Bununla birlikte afrika'da aç kalıp çiftlik hayvanlarına saldıran aslanları, çiftlik sahipleri öldürüyor ve aslanların sayısı gittikçe azalıyor. Buna çare olarak da Avustralya new south wales üniversitesi bilim insanları çiftlik hayvanlarının kalçasına büyük gözler çizerek aslanları çiftlik hayvanlarına saldırmaktan vazgeçirmeyi başarmış. Bununla birlikte aslanlar da av olmaktan çıkmış.
15 yıl önce sayıları vahşi doğada 450.000 den fazla iken, günümüzde sayıları 20 binin altında olan, yaşamakta olan en sembolik yaratık...
insanlık olarak çok büyük kötülük yapıyoruz bu dünyaya... bundan on yıl sonra bir aslanın kükremesi sadece video kayıtlarında kalmış olabilir... yazık... çok yazık...
Güçlü hayvan. insana tarih boyunca ilham olmuştur.
Fakat ilham olması gücünden değildir. Güç mesele ise fildede var eşektede.
Mesele karizmasıdır. Gözleridir, yelesidir.
Karizma önemli azizim.
Ürün hiç bişey, ambalaj herşey.