O, birileri gibi ingiliz gemisine binip ülkeyi terk etmemiş!
----------------------------------
Kurtuluş Savaşı'na katılan her kahramanının kendine özgü bir hikayesi vardır. Ancak Ali Şamil Güler'in öyküsü, kuşkusuz en ilginçlerinden biridir.
Birinci Dünya Savaşı'nın ilk yılları... Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa, Doğu Cephesi'ni teftişe gittiğinde, kendisine sadece 110 cm boyu olan Ahlatlı bir genç "hediye" edilir. Ali Şamil'in işi artık istanbul'daki sarayda Enver Paşa ile eşi Naciye Sultan'ı eğlendirmektir.
Birinci Dünya Savaşı'nda işler tersine gidince, Enver Paşa alelacele istanbul'dan ayrılır. Birdenbire "efendisiz" kalan Ali Şamil, bu kez Padişah Vahdettin'in kızı Ulviye Sultan'ın sarayına alınır. Ali Şamil burada kırmızı sırmalı elbisesi ve heybetli, ipekli sarığı ile ortalıkta dolaşmakta Sultan'ı eğlendirmeye çalışmaktadır.
Ali Şamil, diğer saray soytarılarına benzememektedir. Hazırcevap ve nüktedanlığıyla kısa zamanda herkese kendisini sevdirmiştir. Ancak bütün şakacılığına rağmen Ali Şamil, kısa boyuna bakarak onunla alay etmeye kalkanları, birkaç dakika içinde ağızlarını açtıklarına pişman edecek bir yapıya da sahiptir.
Ulviye Sultan'ın eşi, Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa'nın oğlu olan ismail Hakkı Bey, Ali Şamil'i çok sevmektedir. Kurmay yüzbaşı olan ismail Hakkı Bey ile Ali Şamil arasındaki iddialı tavla partileri meşhurdur.
Ali Şamil'in saray günleri heyecanlı tavla partileriyle geçerken, Anadolu'da Milli Mücadele hareketi başlar. Bütün vatanseverler, istiklal Savaşı'na katılmak için hazırlıklara başlar.
Padişahın damadı olan ismail Hakkı Bey de Balkan ve 1. Dünya Savaşlarına iştirak etmiş mert bir subaydır. Eşi Ulvive Sultan'la bir geçimsizliği bahane ederek Anadolu'ya geçmek için gizlice hazırlık yapar. Bu işi herkesten sakladığı halde, Ali Şamil'den gizleyemez.
Ali Şamil'in küçücük göğsünde kocaman bir aslan kalbi çarpıyordu. O da bu kutsal savaşa katılmak için can atıyordu. ismail Hakkı Bey kendisini yanında götürmek istemeyince Ali Şamil müthiş bir tehdit savurur: "Ya beni de götürürsün, ya da her şeyi Sultan'a anlatırım..."
Böylelikle Damat ismail Hakkı Bey ve Şamil, sarayın kuş tüyü yataklarını bırakarak üç yıl sürecek meşakkatli bir çadır hayatına doğru ilk adımlarını attılar. Sadrazam Tevfik Paşa'nın başyaveri Albay Hüseyin Hüsnü de kendilerine katılmıştı.
Sahte hüviyet ve köylü elbiseleriyle ingilizlerin kontrolünü aşarlar ve Adapazarı'na ulaşırlar. Bu ikilinin yolculuk haberi, Mustafa Kemal'e kadar gelir. Başkomutan, Ankara'ya getirilmelerini ister. ikili Ankara'ya vardıkları günün akşamı Kurmay Yüzbaşı Çopur Neşet'in evinde Mustafa Kemal'le karşılaşır.
O gece, Ali Şamil için hayatının en unutulmaz gecesidir. Mustafa Kemal misafirleriyle sohbet ederken, Ali Şamil'le kadeh de tokuşturur.
ismail Hakkı Bey, Kurtuluş Savaşı için kendisine verilen büro işini reddedip cepheye koşunca, Ali Şamil'e de büyük işler düşer... Kendisine bir er elbisesi bulur; bunu boyuna göre yaptırıp, büyük de bir kalpak edinir. Artık hayatı, atlı araba üzerinde, eşyalar arasında cepheden cepheye düşman peşinde dolaşmakla geçer...
Saray hayatının konforlu yaşamını terkedip, Kurtuluş Savaşı'nın meşakkatli mücadelesine girişen bu "Aslan yürekli cüce", yaşamının daha sonraki yıllarını kışın Ankara, yazın ise izmir'de geçirdi. iki kez evlenip boşandı. 1973 yılında 75 yaşında ve sağlıklı olduğunu bildiğimiz Ali Şamil'in daha sonraki yılları ve ölümüne ilişkin elimizde maalesef herhangi bir bilgi yok...
Enver paşaya hediye edilmişti.
Köle gibi.
Zoraki soytarı yaptılar onu
Garip garip kıyafetler giydirdiler.
Kadınları çocukları falan güldürdü.
Birinci dünya savaşında çarşı karışınca, Enver paşa apar topar istanbuldan ayrıldı, biraz da onları eğlendirsin diye Vahdettinin kızı Ulviye Sultanın sarayına verdi Ali Şamili Sultanın eşi ismail Hakkı bey mert adamdı, tavla arkadaşı yaptı bu küçük insanı, ezdirmedi, alay ettirmedi, kolladı. Gel zaman git zaman Milli mücadele başladı. Yurtseverler Anadoluya akıyordu. Padişahın damadı ismail Hakkı bey de, onlardan biriydi. Eşinden bile gizlemek zorunda olduğu niyetini Ali Şamile çıtlatmıştı, güya vedalaşmak için Pişman oldu. Çünkü, kocaman yürekli küçük insan, alenen tehdit etmişti, ya beni de götürürsün, ya da niyetini Sultana anlatır, senin gidişini de engellerim! Kuştüyü yataklarını, bi kuşsütü eksik mutfaklarını geride bırakıp, sahte kimlikler, köylü kıyafetleriyle maceraya atıldılar, işgal kontrollerini aşıp, Adapazarı üzerinden Ankaraya ulaştılar. Haberi vardı Mustafa Kemalin Çağırdı. Gittiler. Hayatımın en unutulmaz akşamıydı dediği akşamı yaşadı Ali Şamil Mustafa Kemalle kadeh tokuşturdu. Sonra, üç sene, ismail Hakkı bey nereye, Ali Şamil oraya, kah su taşıma, kah telgraf, kah boyu kadar tüfek, elinden ne geliyorsa ama, hep cephede Kelle koltukta yaşadı, izmire girenlerin hemen arkasındaydı. O göğsünde sallanan, istiklal Madalyası.
*
Nedir dersen
Günümüzün gönüllü
soytarıları kavrayamaz.
Bu ruhtur, 19 Mayıs.
*
Ve, Osmanlıda gülünen Ali Şamil, Cumhuriyette Güler soyadını aldı. 9 Eylülde girdiği izmirden ayrılmak istemedi, Basmane garında memur yaptılar onu, neticede vade doldu, rahmetli oldu, Koklucada yatıyor.
*
Rahat uyu, aslan yürekli cüce.
Görecekler bugün gene
Boyundan bosundan utanmayanlardan ibaret değildir bu ülke.
bu peze.enk arap hayranı osmanlı aşıkları ile kurtuluş savaşı kahramanlarının arasındaki en büyük farktır insana verilen değer... Onlar bir insanı soytarı yaparlar, biz gerçek bir kahraman....