Kimi sevseniz o oluverir. Saçı deseniz onun kumral tonu, gözleri deseniz onun ılıltısı, sesi deseniz onun coşkusu bulaşmış. Ama andırır. O olmaz. O yaklaşırken, yürürken, gülümserken, gözleri ışıldarken kalbi yakan ateşin harı bile farklıdır.
6-7 sene önce çok başarılı olduğu bir mesleği ve albenisini uzak bir şehre götürmüştür ama ses tonunu kulaklarınıza yapıştırmıştır gitmeden. Şarkılı sesini ararsınız başkasında duymayınca çekici gelmez. Güzel yüzler, güzel vücutlar vardır ama onunki kadar güzel değildir. Onu gördüğünüz son gün, yüzü, sesi, giydikleri kazınmıştır aklınıza. Bir de moraliniz bozukken hatırlayınca ruhunuzu titretir ve yırtar. Değişirsiniz. Gülmezsiniz. Zamanlı zamansız güler ve saçmalarsınız. Özleyerek vakit kaybetmezsiniz çünkü dönmeyeceğini bilirsiniz. Lakin " Evlenip de çocuk yapsak güzel olmaz mıydı ? " diye de kurarsınız kafanızda. Kişisel işkence dakikalarıdır, işkenceci de karşınızdaki cama yansır.
Ağır ağır eritirken gücünü kaybetmeyen, kriproniti olmayan aşktır. Kaybetmez.