bir de bu çıktı başımıza, yeterince derdimiz yokmuş gibi.
bak arkadaş, askeriye, adama hayatı öğretir. adama kendini ve vatanını savunmayı öğretir. şikayet ediyorsun benim seçme şansım yok 19 yaşında askere gidiyorum diye, sorarım sana o halde: sen gitmezsen, ben gitmezsem, hakkari'de tunceli'de muş'ta vatanı kim savunacak? fethullah gülen mi yoksa şakirtlar mı?
tabii seçme şansın olmayacak, seçme şansın olsa, gitmek istemezsin askere. ondan sonra da vatan millet sakarya diye ötersin ortada.
yok öyle yağma. vatansız asker, askersiz vatan olmaz.
Hakkari'de Van'da Muş'da oranın kültürünü, dilini, dinini, örfünü bilmeyen büyük ihtimalle hiçbir şekilde alakası olmayan insanların askerlik yapması ile ülke korunamıyacağından doğru bir durumdur. Desteklenmelidir. Kürt bölgelerinde askerlik yapanlar da kürdsitanlı olmalıdır. yoksa şimdiki gibi ölen askerden sonra "ahanda 8 kekliği daha avladık" diye dalga geçer bölge halkı. zira kendisinden kabul etmiyor orada kimse askeri.
askerliğin dinde ne anlama geldiğini bilmeyen kişinin sacmalaması. fethullahcı emin ol askere gitmek için senden daha çok sabırsızlanıyor. sakirt dediğiniz adam biliyor ki nöbet tutan vatan bekleyen gözleri cehennem atesi yakmaz! bu adam neden askerden kacsın.
şikayet etmeye gelince.
--spoiler--
bak arkadaş, askeriye, adama hayatı öğretir. adama kendini ve vatanını savunmayı öğretir
--spoiler--
ben bedensel engelliyim bir çok yazım mevcut yalan değil.
ama bu hayatı senden daha çok biliyorumdur ve bu vatanı senden daha çok seviyorumdur. nolcak şimdi? sen askerlik yapmayana adam değil gözüyle mi bakıyorsun? ne alakası var. benim dediğimden bunu mu anladın. diyorum ki eger zorunlu olarak askere alıyorsan insanları onların sivil hayatta naısl davrandığına bakmayacaksın. yok anaları carsaflı diye yemin törenine almamazlık yapmayacaksın.
ya bir secme sansı vereceksin vermiyorsan da ona kolaylastıracaksın. anladın?
madem bu ülkede bu kadar askerliğe gitme sevdalısı var, gönüllü olsun askerlik. siz gidin. bize gerek yok o zaman. madem bu kadar gönüllüsünüz. çözülebilecek bir savaşı saçma sapan politikalar yüzünden çözemeyen siyasetçiler, genelkurmay başkanları ankara'dan starcraft oynar gibi bizim hayatlarımız ile oynasın, biz de şikayet etmeyelim. bu ülkede eşek çok anlaşılan, semeri de size vursunlar.
buraya bazı şeyler yazardım ama insanları askerden soğutmak yasasından dolayı suça girerdi. kısaca şöyle diyeyim; demokratik bir ülke de yaşıyorsak, herkesin bazı şeyleri seçme şansı vardır. yeri gelir giyim tarzı olur, yeri gelir din olur, yeri gelir askerlik olur. mayına basarak patlayan arabanın içerisinde şehit olan 10 larca asker, askerliğinin sonucunun böyle biteceğini bilse emin olki şikayet ederdi.
iki ucu boklu değnek olan olaydır. bir yandan, hedefi olan insanlar için, üniversiteyi bitirdikten sonra, tam iş güç bulma aşamasına geldiğinde, hayatında 2 sene geriye gitmektedir. teorik olarak bilinen şeyler unutulmaktadır. askerlik sonrasında hayata sıfırdan başlama sözkonusu olmaktadır. tabii askerlik sırasında edinilen hayat tecrübeside çok önemlidir, ancak o karın doyurmamaktadır. diğer taraftanda güneydoğuda bölücülerle çatışan, vatanı canı pahasına koruyan mehmetçiklerimiz, askerliği yaparken, biz neden yapmayalım. onlar insan değilmi sorusu akıla gelmektedir. nasıl bir düzenleme getirilirse getirilsin, askerlik zorunlu olmalıdır. hayata kattığı artıları ve eksileri yargılamayı bi kenara bırakarak herkes öyle yada böyle vatana hizmetini bu vatan varoldukça yapacaktır.
dünyanın her yerinde olduğu gibi bu işi profesyonellerin yapması gerektiğini savunan, çalışma çağındaki genç insanların aylarca veya yıllarca askeri eğitime tabi tutulmasının ve tutulurken de devlet bütçesinin hayvani bir parçasının heba olmasından şikayetçi olmaktır. Lan bir de ben anlamadım hepimiz askerliği öğrenince ne oluyor ? Savaş çıkarsa elimizde süngüyle falan mı savaşçaz ? Ulan adam seni isterse kıtalar ötesinden vuruyor sen hala yat, kalk, sürün.
azıcık irade, azıcık zeka, azıcık insanlık gururu taşıyan her insanın yapması gereken.
on dokuz, yirmi yaşında ölüme göndereceksin sen beni, ben de baş eğip biat edeceğim. hiç hatırlamıyorum birilerine borçlandığımı ama demek vatan borcuymuş ömrümün kalanı. öyle buyurmuş paşalar. demek yirmi yaşında canımı ve ondan önce de insanlık gururumu isteyebilecek kadar çok şey vermiş bu devlet bana. hayır, ben neden hatırlamıyorum verdiklerini o vakit? bana verdiği üç kuruşluk ekmekten bile 2 kuruş vergi alan devlete ben hiçbir şey borçlu değilim arkadaş. boğazımdan da devletin karşılıksız üç kuruşu geçmemiştir bugüne kadar ne benim ne ailemin.
sanırsın ki almanya'da, fransa'da yaşıyoruz. refahtan, nezahatten geçilmiyor sokaklarımız. devletimiz sosyal devlet. kimse aç değil açıkta değil. ssk kuyruklarında inim inim inlemiyor insanlar. maaş kuyruklarında ölmüyor emekliler. asgari ücretten bile 188 lira vergi (sırasıyla yazıyorum, sigorta primi işçi payı, işsizlik sigortası primi işçi payı, gelir vergisi matrahı, gelir vergisi damga matrahı, gelir vergisi) kesilebilen bir ülkede benim hiçbir kuruma ya da kuruluşa beş kuruş borcum yok! alacağım var ulan. ne borcu?
artık nasıl geldiysek bu hale, vatansever olmakla devletperver olmayı ayıramayacak haldeyiz bugün. adama diyorsun ki utanmadan, "vatan borcu". hayır bu hükümet, bu genelkurmay bu vatanın sahibi de biz de kiracısıyız sanki. toprak devletin malı sen de hizmetçisisin psikozunda adamlar, osmanlı devletinin üzerine oturtulduğu biat anlayışı yani. vatan benim anamdır, vatan bu toprağın doğurduğu her çocuğun anasıdır. benim anlamadığım kısım insan annesine nasıl borçlanır? ne çeşit bir ana yüreği kendi evlatlarını yirmi yaşında ölüme gönderir?
vatan başka devlet başka kardeşim. önce bunu ayıracaksın. askeriyeden tiksinen, insan öldürmekten, emir-komutadan, totalitarizmden, insaniyet gururunun aşağılanmasından rahatsız olan bir yığın vatan evladı tanıyorum. hepsi de vatan borcu 15 ay yapıp geleceksin diyen hıyarlardan daha vefalı daha vatansever adamlar. bu ülkeye verecekleri şey, iki subaya taşıyacakları çaydan kahveden, tatmin edilecek birkaç komutan egosundan fazlasıydı.
küstürdünüz.
hakkari'de, tunceli'de, muş'ta vatanı kim savunacak buyurmuş paşalar. doğru ya bütün dünyada askerlik zorunlu. bak avrupa'ya bak amerika'ya. hep zorunlu buralarda. vicdani red'cileri times meydanında asıyorlar hatta. değil mi öyle? ben öyle biliyorum.
brandenurg'da, nantes'te ne bileyim york'ta, kophenag'da kim savunuyorsa vatanı hakkari'de, tunceli'de de onlar savunacak. vereceksin parasını adama, alacak tam teçhizatını tam eğitimini, kendi iradesiyle çıkacak dağa indirecek teröristi. gencecik çocukları, ellerinde çapraz tüfek, sırtlarında keten montla salmayacaksın dağa bayıra. her gün 8 tanesi 10 tanesi keklik gibi vurulmayacak sizin egonuzu tatmin etmek için.
vatan evladı tabi ki ölecek ama değil mi? ondan bol ne var?
bazı utanmazlar hala diyor ki, nasıl zorunlu olmasın, o zaman kimse gitmez. bunun farkındaysan bravo! demek insanların büyük bölümü devlet, postal aşkıyla sarılmıyor tüfeğe. demek insanlar sandığın gibi vatan savunma sevdasında değil. sen zorluyorsun adamları. diyorsun ki hayatının baharında seni ölüme göndereceğiz. öldün kurtuldun. ölemezsen, karakterini, haysiyetini masanın üzerine bırak hayatının en güzel ve verimli zamanlarını boş depoların kapısında nöbet tutmakla geçireceksin. çukur kazıp onu dolduracaksın sabahtan akşama kadar. koşacaksın, şınav çekeceksin. çay kahve taşıyacaksın. küfür yiyeceksin gerekirse. dayak yiyeceksin. gerekirse hapsedileceksin irade sahibi olduğun için. düşündüğün ve itaat etmeyi reddettiğin için.
askere gitmemiş insanın anlamasının mümkün olmadığı şikayet. "sen gitmezsen ben gitmezsem kim gidecek askere" zırvalığının cevabı ise profesyonel askerlik sisteminden geçiyor. sen kaldır zorunlu askerliği, uzman onbaşı, uzman çavuşluk, astsubaylık, muazzaf ve sözleşmeli subaylık gibi bir meslek haline getir; bak bakalım askerde bir kişilik kadro için kaç kişi başvuruyor?
ne şikayet ediyosunuz gidin yapın şehit olun, diğer tarafta 20 huri var diyerek askerliği yani adam öldürme sanatını meşru göstermek de bir bakış açısıdır, ben bu savaşta yokum arkadaş hayatı bir kere yaşarım borcu olan varsa o da vatanın bize harcanan hayatlarımızın, yeteneklerimizin borcudur. ilkokulda yediğimiz dayakların, lisede kesilen saçlarımızın öss'de, kpss'de dikey geçiş sınavlarında, iş arama derdine düştüğümüzde yaşadığımız stresin borcunu kim verecek? demek de bir bakış açısıdır.
halkı askerlikten soğutmak yasak bu ülkede. yani militarist olacaksınız, adam öldürmekten soğumayacaksınız. kıçınız sıkışınca 'ordu göreve' pankartı açacaksınız. e ne de olsa her türk asker doğar. insan hakları, demokrasi bir ülkenin gelişmişliğini gösteren kriterler değil mi? gazze'de yaşananları hatırlıyoruz, israil ile askeri anlaşmalar yapıyorsunuz ama? hani eğitime ayrılan bütçe, sağlık ne alemde? bütün bütçeyi bitirdiniz diyanetle? çok konuşma, önce vatan.
- ben hümanistim, kitap okusam bi şeyler icat etsem, sanat bilim falan. 'vatan borcu'mu öyle ödesem hani?
- sen de duvar boyarsın askerde canım, n'olacak sanatçı adamsın. dönünce de iş bulursun merak etme, önce vatan borcu.
ha evet paşam, tamam... şimdi paşayla konuştum askerliği çok isteyen senin yerine de yapabilir belgesi verdiler. incelettiriyorum, sahte de çıkabilir, bakalım.
10 bin adet profesyonel asker alınsa ve her erkeğe 3 ay askerlik yaptırılsa* çok daha iyi olur diyen insanın yaptığıdır.
sadece 3 ay eğitim verdikten sonra allah'ın dağına beni gönderiyorlar, niye? vatanı koruyacakmışım, kimden? içimizdeki düşmanlardan, kimmiş o düşmanlar? senin 25 yıldan beri garip politikalarından ötürü sürekli güçlenen düşmanlardan.
r. tayyip erdoğan tarzı cevap vermek istiyorum: hadi ordan... filler oynaşırken
ezilen sadece çimler olurmuş. filler oynaşsın, benim çim adam olmaya hiç niyetim yok.
bu devlet terörü bitirmişti polis özel harekat zamanında. sonra tasfiye edildi o kurum, niye? askerler kıskandı, onlardan çok daha işlevseldiler çünkü, nasıl tasfiye edildiler? susurluk ile...
sizin bordo bereliler dediğiniz askerler kıçlarını silemezken, polis özel harekat şubesine mensup kişiler teröristlerin götünden kan alıyorlardı.
bana bu sözlükte şakirtte dediler, reis masasının yancısı da dediler. bir de vatan haini deyin, eksik kalmasın.
sorgulamayı bilen insan eylemidir. kafasını kumun altına gömüp belli bir takım şeyleri görmezden gelmemektir. asıl mesleği askerlik olmayan insanların yarım yamalak acemi eğitiminden sonra dağa taşa yıllardır orada yaşayanların önüne sürülerek avlanmasına karşı çıkmaktır.
asker olmasın demez bu eylem içerisindeki kişiler. asker olsun ama profesyonel bir ordu olsun, işi askerlik olan özel ihtisas yapmış birlikler olsun, sayısal olarak az olsa da daha nitelikli birlikler kurulsun, ülkeye her türlü daha yararlı olsun der.
düz mantıkla boş vatan millet sakaryacılık oynayanlardan misli misli fazla düşünür ülkesini. ama devlete köle olmuş şekilde değil, hem devleti hem halkı düşünerek.
devlet düşmanlarının sadece dağda değil sanal alemde bile boy göstermesinin kanıtıdır.
ben koşa koşa gitmedim askere, lakin sike sike değil seve seve yaptım. kaybettirdiği de oldu, kazandırdığı da.
onu bunu bilmem arkadaş, ben militaristim.
evvela hangi ülkede, hangi topraklarda yaşadığını bil.
bana çıkıp avrupai ülkeleri örnek gösterip "ama bak onnar paralı pro asker kullanıyo gayet nezih" edebiyatı yapmayın. o skindirik ülkelerin kaç tanesi içerisinde yaşayan milletler yüzünden iç savaş tehlikesiyle yüz yüze, keza kaç tanesinin sınır güvenliği tehdit ediliyor, kaç tanesinde köyler kasabalar yakılıyor?
ve dahilinde o ülkelerin coğrafi önemi nedir, senin ülkenin coğrafi önemi nedir?
adını duyunca yusuf attığın israil bırak erkeği kadınlarına bile sike sike askerlik yaptırıyor o nası iş?
lakin iş askeriyenin eşiğindedir a dostlar. o eşikten içeri giren anlıyor zorunluluğunu, öyle nizamiyeye uzaktan bakıp vaktin daraldığında şikayet etmiyor değil insan.
nacizane görüşüm, beğenin veyahut beğenmeyin, bu topraklar üzerinde yaşadığımız sürece değişmeyecek bir tutum bu. götü yiyen değiştirsin görelim birlikte sonucunu. ilk kimler giriyor iğfal sıramıza.
tamam tamam onu da biz yaparız, siz beyler burada geyik yapın sadece denilir. başka ne diyeyim, çok şey aklımda, dilimde aslında ama formata aykırı gelecek.
ölümü kutsallaştırmayan kişidir. ölü geçe geçirmek veya şehit olmak yalanlarına kanmayandır. hem maaş alıp hem köle çalıştıranlara köle olmayanlardır. memlekete yapabileceği onlarca yüzlerce hizmet varken mıntıka temizleyip, patates soymak istemeyendir.
belki bir sanat dalında, belki bir spor alanında muasır medeniyet seviyelerine yükselecek yükseltecek çalışmalara dahil olandır. belki de asgari ücretle iki kardeş okutmaya çalışandır. hasta yatağında anasını bırakamayandır belki de...
kan dökmeyecek olandır. istediğiniz kadar ür'ün ama yaşamın kutsallığına sizin ısırıklarınıza rağmen inanandır. postalı sikine giyip "erkek oldum lan ben" diye dolaşmayandır.
Zeka seviyesi ve bilgi birikimi belli düzeye ulaşmış herkesin zaman zaman yapacağı bir durumdur. Hadi zorunlu yaptırıyorsun bari gençlere ülkesini sevdirecek imkanları sağla. Oysa sen onlara işkence etmeyi marifet sayyorsun. Aklı başında bir genç ülkesini sever mi böyle bir muameleden sonra.
mesala okuyan ve eğitiminden olmak istemeyen bir çok kişi onlar askerlik süresince devletin bir koluna parasız hizmet edebilir ve bu şekilde askeri masraflar minimuma inmiş olur vasıfsız ve okumayan kişiler tabiki de gitmeli.