evet sözlük askere gidene kadar düğünlerde oynamışlığım yoktu. ne kadar ısrar da etseler kabul etmez oynamazdım. birgün askere moral gecesinde askerlerin çoğu ortada ilginç figürler ile dans ederken ben köşede oturmuş oynayanları seyrediyor eğleniyordum. işte o anda komutanın bana seslenip sende oynasana oğlum demesine "ben bilmiyorum komutanım" diye cevap verdim.anında duyduğum "kalllllllkkkk lannn" cevabı ile birden nerede olduğumu hatırladım ve oturduğum yerden fırlayıp attım kendimi ortaya.bir kaç dakika içindede ortalama bir türk insanının oynama seviyesine yükseldim.
pasif ya da silik olan insanlara öz güven kazandırır. bir olgunluk ya da bir ağırlık gelir askerden gelenlerde genelde. özellikle asker öncesi yaşamında öz güveni olmayan, sessiz, sakin insanlar için daha geçerli bu durum.
nizamiyeden çıkmış eve yollanmıştım. otobüste bacaklarımı pergel gibi açıp kollarımı koltuğa dolamıştım. bedenin özgürlüğe tepkisiydi bu. koridordan geçen bir genç kız ayağıma bastı o sırada ve özür dileyip durdu.
- önemli değil, önemli değil, gerçekten hiiiç önemli değil, dedim.
gerçekten hiç önemli değildi. askerlik öncesi olsa somurtacağım kesindi.
birliğe teslim olduktan sonra botun yanında eşantiyon olarak vermişlerdi. abi ben askerde bunları bir ay giydim, vücuduma olan güvenim tazelendi. böyle tüm bedeni sarıyor, tek bir boş nokta bırakmıyordu. askerlik bitti, ben bunları atamıyorum. doğuda o Kadar yıl giydim, geldim batıda bir o Kadar giydim. artık sararıp solmaya başladı ama atmaya kıyamıyorum. aga ben bunları almanya'ya Kadar getirdim mi, getirdim. artık koltuk altları delindi, ve iki yıl önce bir gün bir çılgınlık yapıp onları kullanılmış elbise kutusuna attım.
çok pişmanım, o gün bugündür götüm donuyor burada. ve göbek bağımsızlığını ilan etmek üzere. buradan tüm kamuoyuna sesleniyorum. bulanların veya görenlerin on yaşlarında olan iki eski haki renkli yün fanilayı tarafıma iade etmelerini reca ederim.
her türlü insana rast geldiğin için belli bir tecrübe kazanıyorsun. öyle ki hapçısından ibnesine kadar denk geldi çok şükür. sivil hayata geçince insanlara bakış açında değişiyor. hayata karşı daha sert ve güçlü duruyorsun, ufak tefek siktiriboktan sebeblere üzülmüyorsun, önemsiz olay ve durumlara karşı eskisi kadar takmıyorsun. bu ve bu tarz şeyler kazandırmaktadır.
robotlaşmayı itaat etmeyi öğretir. her insan evladının genlerinde vardır özgürlük duygusu, özgür olmak ister, kendi fikirleriyle hareket etmek ister. bu düşüncedeki bir insanı fabrikaya kapatıp çalıştıramazsınız itaat ettiremezsiniz. tam da sanayi devriminin olduğu yıllarda dünyada askerliğin zorunlu ve vatan borcu olarak görüldüğü yılların başlangıcıydı. 50 yılda bir savaş olma ihtimaline karşı 1,5 milyon asker silah altında bekletiliyor 1 yıl boyunca. kaldı ki orduların artık kara kuvvetlerinede eskisi kadar ihtiyacı yok. dünyada 20 bin atom bombası varken kimsenin götü savaş başlatmaya yemez. anca orta doğu ülkelerini karıştırıp karıştırıp kozlarını payaşırlar, kendi ülkelerine savaşı götürmezler.