bahar aylarında canını çıkarta çıkarta sulattıkları, çapalattıkları otların aynısını kavurucu temmuz sıcaklarında yoldurtmaları. insanın isyan edesi geliyor ama elin kolun bağlı işte orada.
-askerler kamuflajlarla hamama kadar uygun adım yürütülür.
-zaten kirlenmiş olan, bir de uygun adım yürüyüp terleyen askerler hamamda bir güzel temizlenir.
-kamuflajlar tekrar giyilir.
-tekrar uygun adım marş rap rap rap halinde, bölüğe gidilir.
sonuç: tam yıkanmışken yine rap rap yapınca yine terlenir, yine pis olunur.
okurken miğdemi bulandırmış, yediğim yemeği zehir-zıkkım etmiş iğrençlikler yığını. yuh artık demekten kendimi alamadım, bu kadar cahillik olur mu? yazık...
duş alırken dışarıdan görevli askerin çık yoksa açarım perdeyi diyerek tehdit etmesi ki bu olay duşa girmenizden yaklaşık 3 dakika sonra olur.ilk haftalarda çıkarsınız sonra bu iğrençliklere sizde alışırsınız açta gör şerefsiz diye bağırırsınız.
-göreve gitmek üzereyken bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlaması ve 2 dakka geç toplandık diye bölük komutanının ceza olarak yağmur altında bekletmesi,
-acemi birliğinde 300 kişilik bölüğü yemeğe uygun adımda götüren uzman çavuşun egosunu tatmin etmek için yemek haneye kadar * süründürmesi, ardından ördek yürüyüşüyle bölüğe döndürmesi, tekrar yat kalk yaparak yemekhaneye götürmesi ve ancak 100 kişinin yemek yemeğe mecali kalması,
-acemilik döneminde intikal esnasında yürümekte zorlanan arkadaşa uzman çavuşun kalınca bir sopayla arkadan destek vermesi, gözünüzün içine bakan bir arkadaş ve bir hiç oluşunuz,
-3000 m koşusunda belinden rahatsız olan arkadaşın zamanında koşamayışına ceza olarak sırtına bindirilmeniz ve sesinizi çıkaramayışınız,
-operasyonlara katılmanız, toplumsal olaylara müdahale etmeniz, saatlerce nöbet tutmanız, cezaevi aramalarına gitmeniz, eğitimlerinizi aksatmamanız ve hala komutanlara yaranamamanız.
sabah kalkılır .tuvalete gidilir . tuvalet kapısı kapalıdır . önüne de bir acemi er dikilmiştir . tuvalete girmek isteyeni sokmasın diye . acemi bertaraf edilir ve tuvalete girilir ki tuvaletin zemini botun bileğini geçecek seviyede göl olmuş . girmekten vazgeçilir . aşağıya inilir ki aynı manzaranın beteri aşağı katlarda da mevcuttur . ertesi gün tesisat temizletilince acı gerçek ortaya çıkar . insan görünümlü sığırın biri içlik tabir edilen kazaktan az ince yünlü çamaşırı kirlendiği için çöpe atmaya karar vermiş . amma tuvaletteki kocaman çöp kovası yerine bunu - nasıl başardıysa - tuvaletin deliğine tıkmış . haliyle üstüne de 2000 kişinin boku idrarı birikince 4 katlı koğuşun tuvaleti 1 hafta kapalı kalmıştı . bu olayın akabinde astsubayın biri acemileri topladı ve aynen şu konuşmayı yaptı . 'çöplerinizi çöp kovalarına atın . hani şu tuvalete girişte sağdaki mavi şeyler . kuburun deliğine hiçbirşey atmayın . oraya sadece sıçılır veya işenir' .
doğuda küçük birlikte çöp arabasının gelmemesi için her hafta dua eden gariban asker portleri. aylardan yaz olunca dünyanın en iğrenç kokularının sivrisineklerle dans edişine tanıklık etmek için zoraki küreklerle resmen boka dalmak. keza aynı şey kışları karın altında buz tutmuş çöpe sallanan kazmaların inleyen nağmeleri.
alafranga tuvaleti alaturka olarak kullanmak.üzerine botlarla çıkıp ihtiyacı gidermek. tuvalette işi hallettikten sonra sıvı sabunluğa avucunu sokarak elleri sabunlamak.
- komutanın traş saatini sabah 6 ya koyması ve bilerek sabah 6 da suları kestirtmesi.
- kolonya ya da kolayla traş olunması.
- komutanın tartışan iki askere ceza olarak 1 ay boyunca tüm bölükte sevgililer gibi el ele tutuşarak dolaştırtması.
- ayağı mantarlı askerin sormadan asker arkadaşının terliklerini giymesi.
- botlarıyla ve aylarca yıkanmamış kamuflajlarıyla askerin koğuşa girip arkadaşının yatağına yatması.
eğitim yeni bitmiş. ter içinde kalmışsınız. bir yudum su arıyorsunuz. yan yana sıralanmış musluklara gelirsiniz. tam içecekken yanınızdaki arkadaşınız öhaarrkk diye bir ses çıkarır. duymazdan gelirsiniz. suyunuzu içmeye devam ederken aşağıdan, gözünüzün önünden, yeşille kahverengi arası bi şey geçer. görmezden gelir suyunuzu içmeye çalışırsınız.
bir albayın ağzından:
karşısında 150 kadar kısa dönem asker.
ve albay başlar konuşmaya:
-sikici bakın lan. sikici bakın. öyle karı gibi bakmayın. sikici bakacaksın. her seferinde karıya bakar gibi bakacaksınız. öyle sikici bakacaksınız ki, hamile karı çocuğunu düşürecek. sikici bakın lan.
ne denir ki. sözün bittiği yer. insanlığımdan utandığım anlardan biri.
Dünyayı yaratan adam modundaki astsubayın askerleri süründürdükten sonra.kamufulajı kirlenen askere askeri mala zarardan tutanak yazıp çarşısını kilitlemesi.
askerligin daha ilk gunleri olmasi sebebi ile gotlerinin temizligine duskun kisa donemler sicma sonrasi taharet islemlerini kolonyali mendil ile gerceklestirirler. egitimin gerceklestirildigi yerde 60 kisi icin hazirlanmis 6 tuvalete karsin 300 spartali asker mevcuttu. Ne mi oldu, ucuncu gun 6 tuvaletin tamami tikandi ve tuvalete girildiginde 10 cm yuksekliginde yaklasik 50 m2lik bir bok golu olustu. Kahverengi sari sular icinde yuzen bok kutleleri. manzara gorulmeye degerdi.
-takım komutanımız olan üsteğmenin revire gidecek kişileri ayırıp, doktor gibi neren ağrıyo diye sorup ağrıyan yerlerine yumruk, tekme tatbik etmek yoluyla acemi askerleri iyileştirmesi.
-yine aynı takım komutanının belindeki tabancayı çıkartarak mermiyi silahın ağzına vermesi ve bunu acemi askerlere sallayarak tehdit etmesi.
-yine aynı takım komutanı alay içerisindeki boş bir araziye iki tane kale yaptırması, taşlardan da futbol saha çizgilerini çizdirmesi* ve o sahanın hiç kullanılmaması.
-devre boşluğunda kadro askerlerin boş kalmamaları için astsubayların götünden iş uydurması.
- şakır şakır yağmur yağdığını gören komutanımsının "kısa dönemleri kütüphaneye alın ıslanıp hasta olmasınlar, uzun dönemlere de fırça verin tüm araçları yıkasınlar" demesi; sizin kısa dönem olmaktan utanmanız.
- sivil hayatta yüzüne tükürmeyeceğiniz insanlara, geçici bir süre için de olsa, "komutanım" deyip eyvallah çekmek zorunda kalmanız.
- genelde yemekhanenin hemen karşısında bulunan yalak benzeri üniteden su içerken hemen yanınızdaki hanzonun yalağa tükürüp sümkürmesi.