187 ile 3 ü kafadan toplayamayan astsubaylar.
en basitinden atatürkün hayatı hakkında bir kelime bile edemeyen( 1881 desen yeter , selanik de o da kabülüm ), amına koyim demekten başka bir şey bilmeyen uzman çavuşlar.
daha acemi birliğine yeni teslim olmuş bir asker, koşarak geldi yanıma.
nefes nefese:
" komutanım, komutanım, su içtiğimiz yerlere sıçmışlar. " dedi.
içimden, "yine lavaboya mı sıçmışlar amk." dedim.
aldım bunu da gittim tuvalete. lavabolara baktım bir şey yok.
" hani lan! " dedim.
" orda değil komutanım. " dedi. bana pisuvarı gösterdi.
adam pisuvara sıçmış. bu da oradan su içiyormuş.
çıktım dışarı bir sigara yaktım. 10 dakika kendime gelmeye çalıştım.
sakalı çıkmasın diye yüzüne tüy dökücü krem sürüp yüzünü yakan ebleh görmüş biri olarak, kıçını bile yıkamaktan aciz bir anguta silah teslim edildiğini bilen biri olarak (arkadaşı almışlar 3 kişi soymuşlar ve fırça tazyikli su ve sabun eşliğinde yıkamışlar çıkanları anlatıyorlar vücuttan anlatırken kusacaktı çocuk) işte böyledir askerlik.
üniversiteden arkadaşların erasmusla polonya'dan gelen kızlarla cinsel münasebetlerini sana anlatırlarken, senin bırak orduevinde patates soyup tuvalet temizlemeyi, orda nefes alman bile koyar lan.
askerlik zaten başlı başına iğrenç bir şeydir gerçi.
yüzbaşının silahını nöbet dönüşü yanlışlıkla ateşleyen çocuğun kafasına beylik tabancasının ağzına mermi vererek emniyet açık vaziyette yarım saat tabura küfretmesi.
Hepsi kisa donem olan 5000 kisiyle kastamonu golkoyde 335. Donem olarak acemiligimi yaptigim donemde, gayri medeni universite mezunu hayvanlarin donlarini wc'ye atmalari dolayisi ile tikanan wc'nin bir sopa ile acilmak istenmesi sonucu patlayan borunun icindeki pisliklerin alt katta bulunan hacetini gorme telasinda olan askerin uzerine dokulmesidir, bu olay cok sik olmaktaydi.
bölüğe su gelen yerdeki pompanın arızalanması neticesinde yaklaşık 20-25 gün bölüğümüzde su olmamsı ve buna bağlı yaşadığımız iğrençliklerdir.
yemekhaneye günde bir tanker su gelir ve bu su kullanılırdı. yemeği ilk yiyenler temiz tabildot temiz çatal kaşık kullanırdı, biraz geç kaldıysan ilk yiyenlerin pis tabildotunu çatal kaşığını peçeteyle sıyırır ve kullanırdın.
tuvaletler bir süre sonra içine girilmeyecek hale geldiği için, büyük hacet için akşamı bekler hava kararınca küreği peçeteyi kapar araziye doğru açılırdın. ilk on günün ardından arazide mayınsız yer bulmak gerçekten güçtü.
banyo için hafta sonu bir tanker gelirdi, bölük komutanı önce cenabetler sonra pis kokanlar olmak üzere sıraya koyar ve o şekilde banyo yapılırdı.
deniz suyuyla traş oldum desem kimse inanmaz o ayrı.
ve benim askerlik yaptığım yer güneydoğu kuzey ırak falan değildi, bildiğin çanakkale'de askerlik yaptım ve bunları yaşadım. çok çektik torun biz çook.
şahsımca karşılaştığım en iğrenç olay, et yemeğinin içinden çıkan bildiğin dana gözü nah böle avucumun içi kadar. hee bide kitlenmeyi bırak kapanmayan wc kapıları, başlardan bi tedirginlik yaratsada ortama alıştıkça kapı açık olsada eeh banane dicek kıvama geliyor insan ondan sıkıntı yok.
askerliğini yapan her 10 insandan 7si mutlaka benzer olaylarla karşılaşmıştır.
top 3 yaparsak;
1) pisuvara sıçmak -(açıklama yok)
2) tuvaletlere çakıl taşı,iç çamaşırı atılması ve tıkanan tuvaletler - (çakıl taşı ne derseniz onlarla taharet olan askerler vardı)
3) enfes asker yemekleri ve su sıkıntısı. - (isterseniz şehrin göbeğinde olun yine varlık içinde yokluk çekersiniz.)
Hava harp okulu elemelerinde içlerinde benim de bulunduğum 30 kişilik bir grup hava harp okulu 4. sınıf öğrencisi tarafından duş almaya götürülür.Herkes duşa girer. tüm duşlar doludur ve bana duş alacak yer kalmamıştır .Biri çıktıktan sonra ben girerim ve ben duştan çıktığımda benden başka kimse yoktur. Unutmuşlar lan beni. nasıl yaptınız lan bunu bana?. her neyse yolu bile bilmeyen ben ayaklarımdan sular aka aka bir havluyla yarı çıplak kışlada grubumu ararım. komutanın biri görür fırçayı basar ve gönderir. adam da haklı kışlada başka kim yarı çıplak koşturur ki.
Bir gün komutan içtima alır. Komutan normalde sessiz, saygılı ve iyi bir insandır. Bizim gibi üniversite mezunu kısa dönemleri çok sever. Ama o gün içtimada nedense üzerinde; belli olan, etrafına sıçrayan bir gerginlik vardır. Komutan içtimada bağırdıkça, ve içindeki irini bize kustukça rahatlar ve biz de olay hakkında bilgi sahibi oluruz.
- 'Lan siz bizim için değerlisiniz.' dedik, 'siz buraya gelince biz seviniyoruz.' dedik. Ağzımıza sıçtınız lan. Ne biçim okumuş adamlarsınız lan siZ? Sizin yaptığınızı, evinde tuvalet olmayan, ilkokul terk askerler yapmıyor. Hayvan herifler! Kim bok, sidik içindeki kirli donunu tuvalete bir güzel bağlayıp kaçtı lan? Olum onu da bir asker çıkaracak ordan, o da bir insan evladı lan, ne biçim vicdansız yaratıklarsınız lan siz?
Merak ettim ve manzarayı gördüm. Onu yaparak adımızı lekeleyen şerefsiz, boklu ve sidikli donunu tuvalet üstündeki boruya öyle bir bağlamıştı ki, çıkarmak için resmen o konunun uzmanını çağırmak lazımdı. O şerefsizi çok aradık ama bulamadık. Sonuçta komutanın da dediği gibi, o pisliği gariban yeni yetme askerlerden birkaçı söktü. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen, bunu yazarken, onu yapan şerefsize sağlam bir sövdüm yine.
