Stalingrad bölümündeki o kasveti, o hengameyi hatırlayın.
Bir tarafta silah, şarjör dağıtılıyor, bir yandan ruslar acımasızca bombalıyor, sniperlardan kurtulabilenler yıkık dökük bir binada toplanıyorlar. Gözünüz cpt. Price ı arıyor ama biliyorsunuz ki o ve bütün sevdikleriniz artık çok uzakta, tek çareniz oyunun kurallarına uyarak bölümü geçmek ve kurtulmaktır.
Olum okuyacaksanız yazıyorum bak
Sene 2005 aylardan şubat
Bütün arkadaşlarım Antalya izmir istanbul A giderken bana Manisa Kırkağaç komando bölüğü çıktı.
Neyse kısmet buraya kadarmış deyip gittim.
Akşam üzeri girdik alaya davul zurna ile karşıladılar bizi çalanlarda askerdi Dedim zorla çaldırıyorlar ceza vermişler herhalde diye düşünürken biri onların bu işi sivilde yapıyor olma ihtimalini kulağıma fısıldadı.
Neyse kayıt felan saat 12 oldu akşam yemek yiyemedik bizi çağırırlar diye zaten yemekte de mercimekli pilav var dediler.
Gece 12 bizi birinin arkasına taktılar bu abinizi takip edin dediler. 20 dakika kadar yürüdük bizi bir koğuşa götürdü çorap yada ayak kokusundan girişte Bi sarsıldık. Ben normalde yani askere gidene kadar yatağa girdiğimde en az 1 saat uyuyamam kıvranırım tv izlerim uykum gelmez yani. Orada öyle yorulduk ki kayıt felan derken yağmuru da yedik saat 1 gibi kafamı yastığa koyduğumu hatırlıyorum
Birde birinin dolaplara vurup kalkın lan dediğini saate baktım sabahın 4 ü. Ben askerliği bitiremeyeceğimi anladım orada. Yeni gelenleri 20 kişi felan koridora dizdiler nazilerin yahudileri dizdiği gibi sonra çömeldik beklemeye başladık. Arada karnı ağrıyan felan ar mı diye soruyorlar 1-2 salak elini kaldırdı saçma sapan şeyşerle dalga geçtiler. Herkes uyuyor yeni gelenleri böyle bekletiyorlar. Saat 5 oldu onları arkadaşlar kalkın arkadaşlar günaydın diye kaldırdılar.
Ben acemi birliğini geçirdiğim 80 küsür gün boyunca o 2 çavuşa her gün ana avrat küfür ettim. Belki burada yazdıklarımı okuyor olabilirler muhtemelen 84/2 yada 84/1 felanlardı. 5. Bölük Manisa Kırkağaç çavuşları bu yazdıklarımı okuyorsanız sizin ananızı avradınızı bir daha sikeyim. inşallah aynısını sizin çocuklarınızada yaparlar.
Usta birliğine Batman A gittim gazino sorumlusu oldum. Her gün yüzlerce kişi gelip gidiyordu tost almaya vs. Her 3 ayda bir yeni askerler geliyordu nerde Bi mazlum var gider konuşur alışmasına yardımcı olurdum.
Ulan ne boktan bir dünyada yaşıyoruz. Bana yaptıklarını ben başkasına yapsaydım şu an içim paramparça olurdu ne gerek var AMK. Zaten Manisa ya düşmüşüz götümüz 3,5 atıyor niye bize ilk geceden işkence yapıyorsunuz ?
Ne gerek var niye askerlikten soğutuyorsunuz korkutuyorsunuz ?
Askerliği başarıyla tamamladım çok şükür.
Öyle arada çıkıyor işte şerefsizler vay AMK yazınca fark ettim Nasıl Can'ım sıkılmış onda.
nöbetçi astsubay hafifçe kapınızı tıklatır. iki kolunun altında iki güzel kız, birini seçmenizi ister. ikisininde elinde birer kahvaltı tepsisi, seçtiğinizi odaya bırakır ve diğer kızla gider. mango aromalı o ferahlatıcı içeceğinizi bitirdikten sonra da hem onu tazelemek, hem de biraz daha serinlemek için havuz başına, diğer komutanların yanına geçilir. fonda da jazz havalarında ya da big band formatında yaylalar coverı dönmektedir.
döt korkusuyla uyanmak*. karşılacağın süprizleri merak ederersin uyandığında, bot, palaska, kep, traş takımı gibi materyallerin çalınması ile ilk süprizler kendini gösterir. neye uğradığını şaşırırsın çünkü, daha acemiliğe bile acemisindir. herkez harıl harıl giyinirken sen ortalıkta sap gibi kalmışsındır. nerden geldim ulan ben buraya diye inlemeler başlar. tam bir kaos ortamı vardır koğuşta herkez bir şeylerle uğraşmaktadır, etrafta koşuşan bir sürü kurbağa dolaşır. ortalık koğuşu uyandırmaya gelen nöbetçi çavuşun, hadi hadi hadi..,çabuk olun, kalk kalk kalk.. gibi direktifleriyle inlemektedir. senin aklında ise çalınan materyalin* vardır, hay mına koyayım belki çalınmamış yer değiştirmiştir avuntusuyla traş olmaya gidersiniz. aynı kaos ortamı tuvalettede devam etmektedir, herkez bir lavabo parsellemiş size traş olacak yer kalmamıştır, o an içinizden bildiğiniz tüm küfürleri etmeye başlarsınız. zor zahmet traş olduktan sonra koğuşa çıkarsınız ortalık biraz olsun sakinleşmiştir çalınan materyal* aranmaya devam edilir ve bulunur, tabi bunun üzerine çocuk gibi sevinme nidaları sarar ortalığı. hızlı bir şekilde ictima alanına inersin ki hava buz gibidir sabahın ayazı feci bir şekilde ortalığı sarmıştır, bir tarfların dona dona karman çorman bir sırayla toplu şekilde kahvaltıya gidersin. yarım yamalak bir kahvaltıdan sonra sıra gelir mıntıka temizliğine, tekrar içinden bildiğin tüm küfürleri etmeye başlayarak izmarit toplamaya başlarsın bir yandan da kaytarma çabaları baş göstermeye başlar. yarım yamalak bir mıntıkadan sonra asıl bölük ictiması için bekleyiş başlar o an yakarsın bir sigara ve başlarsın düşünmeye...
daha önce hiç tanımadığın kişilerle beraber sabahın köründe kalkmak, lavabo, kahvaltı süreçlerinden sonra soğuk havada yarım saat içtimaya komutanı beklemek... bitmek bilmeyen ve işkence gibi gelen yanaşık düzen eğitimlerinin başlaması *. akşam olsa da yatağa uzansam diye iç geçirmek. zamanın gerçekten de ne kadar göreceli olduğuna kanaat getirmek. sevgili ile oldugumda da zaman bu kadar yavaş aksa diye dilek dilemek. karmaşık duygular bütünü...