ne acayip bir yerdeyim lan dersiniz. saat 9 da uyunur mu derken ışıkları söndürüyorlar s*kerim böyle işi deyip yatıyor uyuyorsunuz. ben 15 dk kadar uykum gelmemişti saat dolayısıyla hemen ardından yattım uyudum hiç de kasmadım iyi de yapmışım. ama buz gibiydi hava içlik giymeden alışkanlık yok yatınca erkenden kalktım normal olarak. koşa koşa tualete falan lan ne iğrenç zamanlardı askerlik. bu arada iğrenç olan askerlik değil orayı o hale sokan kekeler.
hayvan gibi uyursunuz. çünkü bir önceki gün acaba neler olacak diye heyecandan uyuyamazsın. sabahın köründe teslim olursun.
gün boyu yok evraklardı yok sigortaydı yok yatak falan derken bir sürü uğraşırsın. akşam olunca ulan bakalım ne zaman bitecek diye düşünürken sabah çavuş girer içeri ve bağırır koğuş kalk.
şimdi nerden geldi aklıma bilmiyorum ama bi hatırladım nedense.
askere gittiğimde 27 yaşımdaydım, çoğu kişiden büyüktüm, yetişkin biriydim yani. üniversiteyi ailesinden uzakta okumuş, ve o günden beri yalnız yaşayan biri olarak bile şoklardan şok beğenmiştim.
gündüz birliğinize teslim olursunuz. sonra evrak işleri kıyafetler, dolaplar, koğuşlar vs vs...
yaklaşık 3000 tane ilk gününü yaşayan ve birbirini hiç tanımayan insan. cep telefonu yok, doğru düzgün ışık yok, hava soğuk, karanlık bir alan.
bir süs havuzu gibi bişey vardı, oturdum mermerine, yaktım bir sigara. düşündüm, sabah beni yolcu eden sevdiğimi, ailemi ve şu an onlara ulaşamadığımı... sonra kaldırdım kafayı baktım, amaçsızca dolaşan ve boş boş bakan yüzlerce insanı... yemin ederim walking dead seti gibiydi.
ayrıca bir de askerlikte ilk sıçma diye bişey vardı, havasından mı suyundan mı bilinmez, ilk 4 gün sıçamamıştım.
Ben birligime öğlen 2 gibi teslim olmuştum. Akşama kadar boş beleş gezdirdiler bir yerlerde beklettiler sonra bölükler belli oldu bölüklere götürdüler. Sivil kıyafetlerle yemekhaneye gittik akşam yemeği yedik. Oradan amfiye götürdüler sik gibi saat 22:00 a kadar beklettiller orada. O gecenin sabahı bana en çok koyan çantamdaki 1 karton winston un usta asker denilen orospu evlatları tarafından çalınmasıydı. Sabah 5 te koğuşun dolaplarına vura vura uyandırılmak falan hiç garibime gitmemişti.
geçen tertiplerle buluştuk iftar falan; klasik ilk günümüzün muhabbeti oldu... yatakhane tamamen poşet, 22 kişi... herkes birbirini ilk kez görüyo normal olarak ama çabuk kaynaşılmış şükür... gırgır şamata... kısacası çok keyifli ve eğlenceli bi ilk geceydi yalan yok...
tamamen oradaki ortama büyük beklentilerle gidildiğinden kaynaklanan bir hayal kırıklığıdır. biri sizi itip-kakarken bir diğeri size gel yavrum, gel aslanım tarzında yaklaşınca dengeniz bozuluyor. üst devrelerin size olan yaklaşımı karşısında sesiniz çıkmazsa ilk gece daha çekilmez bir hal alıyor. siz siz olun korkmayın sesinizi yükseltin biraz. ağlayıp zırlamanın da bir manası yok zaten. zevk almaya bakın, askerliğinizin son günlerinde aklınıza ilk geceniz geldikçe buruk bir tebessüm ettiğiniz de oluyor.
Acemi Birliği ha... ilk gün çok koyan o botların dehşet ağırlığı idi. Koğuş full Kısa dönem ve Antalya olunca pek koymadı. ağlayıp sızlamaya gerek yok. Etrafınızdaki sizi zayıf görmemeli. Yoksa bebe muamelesi yaparlar...
tek kötü yanı sevdiğinden sevdiğin insanlardan uzak kaldığını anlamandır. gerisi gerçekten teferruat sayılır hatta makara tukaranın dibine vurduğun yerdir acemilik.