piskanaliz, ferud felan halt yemiş, bu meretler çocukluk döneminde değil, bizde askerlik döneminde kurulur. oraya kadar hepsi yalandır.
idleriniz asker kapısından içeri girerken sizde olan ne varsa hepsidir, sevgi, neşe, huzur, mutluluk, hoşgörü, yaşama duyulan inanç vs. öyle ferudun anlattığı gibi yontulmamış hazlar felan değildir bunlar. biz rousseaucuyuz kardeşim insan doğası gereği iyidir'e inanırız. kapitalist hobbes'in falan bizim kitabımızda yeri yoktur. neyse tüm iyiliğiyle asker ocağına başlayan öz ne burada ego ve süperego ile muhatap olur.
ego bizde önceden de vardı lan, ne alakası var diyenlere bir parantez açıp laflar hazırlayalım, özne varolacak ki, ego olsun, tabi sen öz neye tıklamamışsan nerden bilecen ki burdaki ince mesajı. üstelik demedik mi biz rousseaucuyuz diye doğası gereği her insanın iyi olduğunu, ne gezer iyi olan insanda ego. askere gidene kadar iyi olan insanın egosu filan olmaz, söyletmeyin bana şimdi kötü kötü şeyler, dur bakalım bir süperego çıksın hele ortaya, sabredin iki dakka.
süperego, bir sestir, tok, içinde otoriteyi barındıran, sindiren, kovuğa iteleyen bir sestir, kimden, neden, nasıl, ne şekilde, hangi koşullar altında, ne zaman, hangi modda çıktığının bir önemi yoktur. tek başına bir sestir o, koşuldan ve zamandan münezzeh bir ses. id'e masumiyetini kaybettiren, idi olduğundan farklı birşeye dönüştürmeye uğraşan sestir. hah işte bu çatışmada, bu karşılaşmada ego devreye girer ve kendiliği korumak için mücadele eder. öz nede olan aradaki boşluk artık atılmıştır, ama bu kendilik üzerine bir özne değildir, ego'dan koparabildikleriyle süperegonun kurduğu bir öznedir. ötekileri olan, şiddeti onaylayan, şiddeti belli koşullar altında (kategorileştirip) meşru gören bir özne. (mülkiyetle tanışan özne gibi, mülkiyetin kurduğu özne gibi, toprağın bol olsun rousseau)
ya kadınlar, ya onlar ha, onların idi egosu süperegosu yok mu diyenler, ulan freud incelememiş biz mi uğraşacaz, gitsin onları da bir kadın analiz etsin
