bir gün önce bilgi almak için aranılan şubede telefonu açıp uzun uzun ne yapılacağından bahsettikten sonra "yoklamanızı alır, sonra da işlemlerinizi yaparız" diyen şahsın şubenin temizlik işleri ile ilgilenen kişi olduğunu farketmek.
yine bilgi almak için şubeyi aradığınız vakit telefonu açan kişinin 10 dakika konuştuktan sonra, "neyse şimdi ben yalan konuşmuş olmayayım memura veriyorum telefonu" demesi.
ha bir de, şubeden değil ama gider: kolu kırılmış, alçıya alınmış askere nasıl oldu sorusuna "bilmiyorum komutanım" şeklinde cevap veren asker. artık ne bok yediyse.
burada çıkaracağınız ders şu olsun arkadaşlar: telefonla iş halledilmez. götürülecek evraklarla ilgili olarak bile telefondan değil şubeden bilgi alın mümkünse. görüyorsunuz kimlerin sizi "aydınlattığını".
Sik kadar küçücük oda da 20 kişi aynı anda soyunup envai çeşit don görmemizi sağladığı için türk silahlı kuvvetlerine teşekkürü borç bilirim.
devamını ilerleyen günlerde direk kışlada gördüğümüzü de ayrıca belirtmek istiyorum.
burada yaşadıklarınız askerlik öncesi fragman gibidir. bi tutam tattırırlar. benimde başımdan şöyle bir olay geçmiştir.
okulumun öğrenim belgesi göndermemiş olmasından dolayı kaçak durumuna düşmüşümdür. şubeye giderim ablamız lafa şöyle başlar.
görevli : beyfendi şu anda yoklama kaçağına düşmüş bulunmaktasınız.
ben : evet bunun için geldim. ben okula yeni girdim. sanırım belge yollanmamış. ne yapmam gerekiyor ?
görevli : saklanman lazım. (askerlik şubesindeyiz)
ben : gerekli evrakları ne zamana kadar tamamlamam gerekiyor ?
görevli : yakalanana kadar.
ben : zzzzzzz
muayene yapan doktor bir hastalığın bir rahatsızlığın var mı diye sorduğunda, beyaz yerlere baktığımda küçük siyah noktalar görüyorum demişliğim var arkadaş. nasıl bir psikolojiyse o, belki o sebepten askerlikten yırtarım diye mi düşündüm acaba? ya da askeri bir ortama ilk kez girmenin verdiği bir mallık mı, yoksa "askerlik adamı mal eder la" sözü bilimsel bir gerçek mi hala düşünürüm sözlük.
2005 yılında tecil için gittiiğimde yaşadığım olaydır.
(+) ben, (-) memur.
+ merabalar tecil için gelmiştim de.
- nerde kaldın sen.
+ nasıl?
- geç kalmışsın.
+ abi saat 11:30 daha.
- öle değil la gün olarak geciktin tecil etmioz artık. ver bakim kimliğini.
+ ...................
- ohoo senin gitcen yer bile belli sen bide tecil dion. ara anan baban gelsin helalleşin.
+ (gözler dolu bi vaziyette)nananasıl ya?
- al bu formları doldur. başlamadan önce ara sizinkileri acele etsinler.
+ (artık ağladı ağlayacak bi halde) abi bana kimse demedi ne kağıt geldi ne bişey. böle işmi olur.
- hohhhahahaa şaka olm şaka gitmiyon bi yere dur tecil ediom şimdi.
+ ????
- ulan her gelende yiyo ha.
birgün sıra gelmez, birgün fotoğraf eksik olur, birgün diplomanın aslını isterler, birgün muayeneye yollarlar, birgün hastaneye sevk ederler ve derken, bu şekilde tam 1,5 ay allahın her günü şubeye gidilip gelinir.
canına tak eden asker adayı artık işlemlerini tamamlayabilmek adına uyumaz ve gece saat 03.00'de şubenin önüne dikilir. biraz nizamiye nöbetçisiyle sohbet edilir, nöbetçi astsubay'dan fırçayı yiyen nöbetçi mecburen sohbeti keser. o gece ayaz vardır ama soğukla beraber çöken uykuya, asker adayı yenik düşer ve ceketi başına çekerek, duvarın dibine kıvrılıp uyur.
sabah olduğunda ilk sıra alınmış, işlemler tamamlanmıştır ama o geceyi buz gibi taşın üstünde uyuyarak geçiren bünye, böbrekleri üşütmüş ve akşam yatağı göl etmiştir.*
geçenlerde askerliğe başvurmak için gittiğim şubede görevli askerler 1.80 olan boyumu 1.72 ölçtüler. hala nasıl iş anlayamadım, paylaşıyım dedim sözlükle.
yıllar evvel üniversiteyi kazandığımda tecil işlemleri için gittiğim şubede yaşanmıştır.
askere gitmek isteyen çocuk: x, askerlik şubesindeki sivil memur: y, askerlik şubesi komutanı: z
x: ama efendim anlamıyorsunuz, ben gitmek istiyorum askere
y: henüz tecilli görünüyorsunuz, üstelik yetiştiremeyiz dosyanızı, bir dahaki döneme artık
x: (biraz da sesini yükselterek) ne biçim iş bu ya, askere gitmek istiyoruz almıyorlar
(komutan sesleri duyar ve gelir)
z: noluyo burda
y: komutanım arkadaşın belgesinde şu şu tarihe kadar tecilli gözüküyor, ama arkadaş gitmek istiyor, bu dönem için işlemleri yetiştirmemiz zor olduğunu anllattım kendisine, bir daha ki dönem için başvurmasını söyledim.
(komutan bir belgeye bakar, bir elemana)
z: sen şimdi asker olmak mı istiyorsun
x: evet, şimdi gitmek istiyorum askere (artık eleman nasıl bir ruh hali içindeyse, çareyi askerlikte bulmuş)
(komutan bir kez daha bakar oğlana veee)
cıııırt cıııııırrrrt (belgenin yırtılma sesi)
z: şu dakikadan itibaren askersin, işlemlerini bu döneme yetiştirin arkadaşın
(sivil memur biraz şaşırır)
y: eeee eemre emredersiniz komutanım
(arkadaşın işlemleri yapılır)
ben mi, ben de tecil işlemlerimi hallettim o sırada, o eleman kışlanın yolunu tuttu ben üniversitenin yolunu tuttum.
çanakkale askerlik şubesin de yaşadığım hayatımın dumur olaylarındandır, şöyle ki;
şubenin önünde sıranın bize gelmesini bekliyoruz, bir arkadaşım ve ben varız, kapıda nöbetçi bir asker, üç beş sohpet ediyoruz falan, ama nasıl isyanlarda, "geçmiyor zaman", "benim askerlik bitmez" falan filan, hoş sohpet bi askercik yani.
bu arada askerin bizimle sohbet ettiğini gören bi rütbeli geldi askeri fıçaladı bizim yanımızda, üzüldük tabi. ama asker de tık yok, çakı mübarek, komutan gidince diyalog aynen şöyle gelişti,
ben: ulan ne biçim adam bu .... dir nedir.
asker: ne dedin lan sen!! (tüfeğin dipçiğini kaldırmış vurdu vuracak bana)
ben: nası ya ne dedim ki.. sana demedim komutanına dedim.
asker: nası konuşuyon sen komutanla lan!!
ulan şimdi komutanı çağırıp bunu fitlesem mi, alttan mı alsam derken, komutan göründü tekrar, asker esas duruşa geçti tabi, ama gözleriyle komutanı işaret ediyo bana, "söylim mi lan küfür ettiğini" der gibi.
en güzel hislerimi asker kardeşimize içimden saydıktan sonra, askerlikte mantık olmadığı sözü geldi aklıma.
amcaoğlunun başından geçen hadisedir. bizim amcaoğlu askerlikten biraz korkar. o yüzden tekirdağ'a çalışmaya gider. bir süre sonra(2 yıl!) babamın zorlamasıyla askerlik şubesine gider. sonra şu dialog geçer:
-ben geldim.
+ooo hoşgelmişsin, tekirdağ'da iyi para kazandın mı?
Oradaki askeri görevli ile bir asker adayının arasındaki konuşma,
(Görevli)-Mesleğin ne genç?
(çocuk) -Serbest meslek
(Görevli)-Hangi serbest meslek?
(Çocuk) -Serbest meslek işte.
(Görevli)-Serbest meslekte hangi serbest meslek.Bunun içinde beyaz satanı var,pezenvengi var.
hoca, ergenliğe ilk girdiğim zamanlarda çiftleşip, çocuk yapma çalışmalarına başlasam 1-2 yıl içinde bizim veletle askere gidecek yaşlardayım ben. sürekli askere gitmek için niyetleniyorum ama her seferinde bi aksilik çıkıyor. dürüst olayım, korkuyorum m.k. ama işe yaramadı değil bu yusuf yusuf durumu. az daha korkularımın üzerine gidemezsem prof falan olacam tecili uzatma dalgasına. bu korkularımın sebebi silah, milah değil ha. zaten bana silah vereceklerini zannetmiyorum. secerem pek askeriyenin istediği tarzda değil. bu korkumun temelinde, lise bittikten sonra gittiğim askerlik şubesinde yaşadıklarım yatıyor.
- merhaba.
kom1: ne iş?
- tecil işlerim vardı ama benim.
kom1: ne tecili lan! şimdi tecil ettikmi kafadan 10 yıl gelmezsin sen askere.
- yok abi, valla ilk fırsatta gelicem.
kom1: abi değil! komutanım.
kom1: asker al şunu muayneye götür.
asker: komutanım! muayne için er getirdim.
- şeyyyy er değil, tecil için geldim ben.
kom2: gevezelik yapma, neyin ne olduğunu biliyoruz biz. kalıtımsal bi hastalığın var mı?
- babamın şeker...
kom2: yaz, kalıtımsal bi hastalığının olmadığı...
kom2: görme problemin var mı?
- miyo...
kom2: görme probleminin olmadığı, boyunun 1,82...
- 1,72 olacaktı a..
kom2: lafımı kesme! boyunun 1,82, kilosunun 73 olduğu.
- 1,82 ye 73 orantısız oldu sanki. ( geyiğe vurdum artık birader.)
kom2: benden iyi mi bileceksin lan sen! yapmıyorum tecil mecil. alın bunu askere.
- özür dilerim komutanım ( nasıl bağırdıysam tüm şube bana baktı )
kom2: komando olmak ister misin?
- hayır.
kom2: komando olmak istiyor.
- ama ben hayır dedim.
kom2: askerlikte mantık ters işler koçum, öğreneceksin bunları.
kom2: şimdi sen tecil mi olmak istiyorsun.
- ( yarraa yedik, soruya bak mına koem. ) valla ne desem bilemedim komutanım.
kom2: 2010 yılına kadar tecillisin. şimdi defol git gözüm görmesin seni. 2010 yılında biz seni buluruz.
- sizin askerlik ne zaman bitiyor komutanım?
kom2: ben hep buralardayım koçum.
yamulyorsam geçen televizyonda gördüm bu komutanı. rütbe yapmış. siksen gitmem birader. hayatta unutmaz beni. sırf beni beklemek için genelkurmay başkanı olur şerefsizim.