bir başbakanlık komedyası, bir türkiye tragedyası olmuş şaheser cümledir. bugüne kadar söylediği her sözün ardından koşan insanların nasıl tepki vereceğini merak ettiğim başbakan sıfatlı köktendinci politikacının son gafı...bir söz vardır sürekli aklıma gelir "tüm halklar hakettikleri şekilde yönetilirler". sayın başbakanı her görüşümde aklıma gelir bu söz, bundan evvel de erbakan-çiller hükumeti vardı ülkeyi kaosa sürükleyen, tv'de başbakanı izlerken aklımda dejavular çaktıran bu söz gelip geçer hatrımdan...ne yazık ki ülke yönetimini ve uluslararası politikayı mahalle muhtarlığı sanmaktan muzdarip şahsiyetler ve bunların şurekası sürekli türkiye'nin tepesinde, gündeminde. bir zamanlar "yollar yürümekle aşınmaz" diyen bir başbakanı vardı bu ülkenin, hoş yakın zamana kadar cumhurbaşkanlığı da yaptı, onu getirir aklıma bu söz. tüm halklar hakettikleri şekilde yönetilirler.
aradan yıllar geçer, bir başbakan çıkar meydana, daha evladını henüz şehit vermiş ananın gözüne baka baka "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" der, sanki kendi evladı ve ibrikçi kadrosunun çocukları hakkıyla askerlik yapmış gibi. daha kalbinde evlat acısının ateşi sönmemiş şehit annesinin gözbebeklerinin içine baka baka söyler bu sözü, meali "oğlun senelerce okudu, hayatını kurdu ama terörü bitirmekten aciz biz siyasetçiler yüzünden o insan -hayatında kavgaya karışmamış o insan- elinde makinalı ile dağlarda peşmerge avlamaya gönderildi. olsun gönderilsin, her dönem yüzlercesi gidiyor, onlarcası şehit oluyor umurumda mı? partimin oy kaynağı olan bir bölgeye müdahale etmek, o bölgeyi silahsızlandırmak, terörün üzerine gitmek kimin enayiliği? sonra ben nasıl %40-45 oy alırım siirtten, tunceliden?" olan bu cümleyi zikrediverir.
daha dün "ananı da al git" diyen bir insan bunu da söyler utanmadan. ne de olsa düşman terör değildir, asıl düşmanları bellidir, camiler kışla müminler askerdir.
"tüm halklar hakettikleri şekilde yönetilirler" evet aynen böyledir. yarı okumuş bağnaz insanları yönetici sıfatıyla bu ülkenin başına getirenlerin, en az o başbakanları kadar suçu vardır o şehitin akan kanında. seçim olsun yine oy verin efendiler, ne olsa minareler süngü müminler asker. imam hatip lisesi mezunu, doğru düzgün eğitim almamış, hümanist düşünceden ve çağdaş kültür birikiminden yoksun bir yönetici topluluğu, avam kamarası. ülkenin geldiği durum ortada, lübnan'a da asker göndermek lazım, bu topraklarda akan kan az geldi kandan beslenenlere, ne de olsa müminler asker, yolla askeri mümin topraklara, anasını da alsın gitsin defolsun bu vatandan tabut içinde gelsin geri. tüm halklar hakettikleri şekilde yönetilirler bu duruma gelmeyi bu millete layık görenler utansın.
askerin isinin olmadigini, her allahin gunu ranzalarda yatip got buyuttugunu dusunen, sehit olmanin manasini kavrayamamis, sehit olmanin bu halk icin nasil bir anlam tasidigini idrak edememis basbakan hedesi. ates dustugu yeri yakar sozu hatirlatilmali, empati kurmasini tavsiye etmek gereklidir. Bu cumlenin sarfedildigi sehit babasinin yerine kendini koydugunda yine anlamaz ya bazi seyleri neyse.. yapilan bu gaftan sonra neden turk askerinin lubnana gonderildigine farkli bir acidan bakiyor insan. herhalde rte ve yandaslari su sekilde dusunuyor; madem yan gelip yatiyorsunuz biraz lubnani dolasin, kahpe bir mermi yureginizden girip, hic alakanizin olmadigi bir toprakta caninizi alsin.
evet yan gelip yatma yeri değil askerlik, ölmek yeridir. ayrıca otobanlar da ölmek için yapıldı, arabalarda* öldürmek için üretildi. hastaneler de bilinenin aksine iyileşmek için değil virüs kapalım geberelim diye tesis edildi. evlerde depremde başımıza yıkılsın diye yapıldı, barınmak için değil.*
zaten biz ne için yaşıyoruz ki, ölmek için. yirmi küsür yaşına kadar bunu başaramadıysan işte sana büyük şans. bir çukurda can vermediysen ya da doğduğunda hastanede bakteri kapmadıysan işte sana merasimli bir ölüm.
birkaç keleş mermisi ya da son moda haliyle bir fünye ve mayının içini ısıtan sıcaklığı. bak, öyle yan gelip yatmayacaksın, yattın mı bacakların etrafa dağılacak, yattın mı kalkamayacaksın.
sonra, sabah 9:00 törenlerinden uykulu gözlerle bakıp marş söylediğin bayrağın tabutuna sarılacak. ona ilk defa bu kadar yakın olduğunu anlarken şehit olduğunu da anlayacaksın.
ailen şehit ailesi, annen şehit annesi olacak. taksim meydanında meydan dayağı yemeyen şehit annelerinden olacak.*
kuru gürültünün de sona ermesiyle ardından edirnekapı yakınlarında defnedilceksin.
başbakanının de vurguladığı gibi, askerlik yan gelip yatma yeri değildir, askerlik ölüm yeridir.*
herhalde yanlış söylemiş olamaz, onu sen *** seçtin???
recep tayyip erdoğan adlı ve kendisine başbakan süsü vermiş bir şahsiyetin, vatandaşların "artık şehit cenazesi istemiyoruz" sitemleri üzerine karşılık olarak söylediği cümledir.
TC basbakaninin hakli olarak sarfettigi cumle. Kendisi sabah aksam bizi sömürenlere yalvarsin, ulkemizi pazarlasin, bizim askerimiz yan gelip yatsin. ohhhh ne ala dunya. yok efendim, onlar da gitsin lubnan da yalakalik yapsin. bizi yonetenlere de yazik ama.
(bkz: ciksin tezkere bilal gitsin askere)
Başkan olan kimsenin milletin ülküsüne göre hareket etmesi ve milletin ruhiyatına vakıf olduktan sonra, o milletin isteğine göre hareket etmesi gerekir.
mustafa kemal atatürk
30. 11. 1929, Vossiche Zeitung Muhabirine Demeç
askerliğin insanları ateş altına atmak veya hergünün yeni birinin ölümüne eşit olduğu anlamına da gelmeyen söz..insanlar insanları ne kolay ölüme atabiliyolar..
çok açık ve net bir rte gafıdır. esasen bu ayıp, gafın sahibinden çok, seçim zamanı pusulada o ampule mührü vuranlarındır. çünkü, bu cüret, %33'ten kaynağını almaktadır.
o siperlerde, o dağlarda kendi oğlu olsaydı acaba bu cümleyi bu kadar rahat söyleyip şu an yaptıklarını, savunduklarını bu kadar rahat ve sanki bakkaldan ekmek istermişçesine bir vurdumduymazlıkla yine savunacak mıydı çok merak ettiğim, aslında merak etmeyip sorunun cevabını bildiğim bir kene cümlesi.
evet değil, aksini iddia eden mi oldu. peki ne yeri? bu sorunun cevabını verebilir misin sayın başbakan. ölme yeri mi? tamam hadi onu da kabul ettik, asker ölebilir. peki sayın başbakan ben şu sorulara yanıt vermeye utanıyorum, sen verebilecek misin bakalım?
kim öldürüyor bu gençlerimizi?
kim bu, 20 yaşına kadar büyütülüp vatan borcu ödemeye gönderilen gençlerin düşmanı?
bir evladı şehit düşerek sana telefon açan baba "bir evladım daha var sıra onda" diyince o kulaklar bu cümleyi duyduğunda nasıl kahrından yerlere düşüp bayılmadın sayın başbakanım?
sayın başbakanım sana son bir soru daha sormak istiyorum
1 milyon şehit vererek kurtardığımız topraklarda da yan gelip yatamayacaksak nerede yatacağız???