dogru bir cumledir. fakat cumleye degil soyleyene bakilmali. zaten askere gidip de yan gelip yatani gorulmemistir fakat sahte curuk raporlariyla askere gitmekten kacan ulkemin guzel vatandaslari vardir, gerci kendilerini turkiye sinirlarinda goren olmamis ve rivayet odur ki kendisi abd'de gemiciklerini suda yuzduruyormus.
tabii ki değildir. öncelikle askerlik bir yer değil bir kavramdır *. sözün içeriğini geçtim, sayın erdoğan a bu söz için herkesin hazırladığı laflar * var ama başbakanlığa soyunmadan önce biraz türkçesini geliştirmesini beklerdim kendisinden.
aynı boşbakanın vakt-i zamanında şehitlere "kelle", bizzat terör örgütü başındaki sürtük beyinli gerizekalıya "sayın" demesini de oğlu burak erdoğan'ın çeşitli uzuvları zevk-ü sefa ederken söylemesi, "orada herhangi şekilde görev yaparken yaralanan ya da şehit olan askerlere işlerini iyi yapmadıklarını" söylemiş gibi lanse edenlerin de ne denli basitleşebildiklerinin kanıtı öküzce söylem. siyasi hırs böyle bir şey demek ki. hayır yarın öbür gün sana da "ananı da al git" dediğinde fiyat da biçer misin merak ediyorum ben.
alalade bir ülkede bile baştaki adam, ordusunu ve içinde görev yapanların işlerini iyi yapamadıklarını ima edecek keyfe, gevşekliğe sahip değildir. kaldı ki burda erdoğan'ın hırsla bile ne kadar saçma sapan potlar kırdığı, bir şehit ailesiyle muhattap olurken ya da vatandaşla konuşurken nasıl da adapsız bir ağzı bozukluk sergilediğinin bahanesi sadece ve sadece üslubun haddi aşmasıdır. "aslında şöyle dedi" diyen cemaat, benzeri reaksiyonu da "sayın öcalan" mevzuunaa veremezler.
yani mevki, okumak ya da gelişmek cehaleti alır, mevcut olan baki kalır.
ki zaten burda rte'nin bunu ne için ve hangi siyasi hırsla başkalarına laf edebilmek için, canı yanan halkı kullanmayı bile göze alarak sarfettiğini görmemek cühelalıktır, cehaletin daniskasıdır, klozet kapaklığıdır.
salya sümük hırsıyla istisnasız her kurumla kavga ederek vatanseverlik yaptığını sanan rte'nin gaflarının bunlarla sınırlı olmadığını bilenler, bu aptalca söylemi bile savunan güruha çeşitli uzuvlarla gülmektedir sanırsam.
utançverici olmayan boşboğazlık ürünü hiç olmayan oldukça haklı ve yerinde bir söylemdir. türkiye hollanda fransa gibi bir eli yağda bir eli balda polis bozması askerlerin bulunduğu bir ülke değildir. türkiyede terör denen bir şey vadır. askerlikte yapısı gereği ölüm tehlikesi olan ve gözünüzü dört açmanızı gerektiren bir görevdir. yani askere gidince kimse size 18 ay yan gelip yatma garantisi vermez ölüm riski vardır. ölebilirsiniz sakat kalabilirsiniz. recep tayyip erdoğan da burda bunu söylemiştir. ancak çoğu sözü gibi bilinçli olarak chp yandaşları tarafından çarpıtılmıştır.
bir boşboğazlık ürünü, utanç verici söylem. insanların böylesine hassas olduğu bir konuda, şehitlerin verildiği bir ortamda başbakanın bu sözü akla geldikçe irkilmemek, gerilmemek elde değil.
Başbakan Erdoğan "Çocuklarımız artık ölmesin" diye bağıran vatandaşları terslerken, kendi oğlu Bilal Erdoğan ABD'de her türlü tehlikeden uzak, zevki sefa icinde hayatını sürdürüyor. bu bir cagridir; Artık halkın şeyine güvenmek yerine kendi çocuklarınıza güvenmeye başlayabilirsin.
Halkın şeyiyle ağalıktir, bir saltanat keyfi sürmektir bu..
rte'nın yaptığı konuşmada bir vatandaşı fırçalayarak; "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim" açıklaması yapmistir.
her türk genci gidip askerligini yapmiyormu ? şirnak'ta, bingöl'de, bitlis'te, siirt'te, hakkari'de, yüksekova'da, sinirlarda yapanlarda annesinin gülü, babasinin oglu ama gidip yapiyorlar vatan borcunu ödemek icin. burda askerlik yapanlar sehit olanlar nedir? senin oglun neden askerde degil halen amerikalarda takiliyor? vatan evladi degilmidir bu senin oglun? dua ediyorum bilal erdoğan'da gitsin siirt'te, hakkari'ye ya da bitlis'e, bingöl'e ne olcak bakalim, askerlik nedir ki.
04 Haziran 2007 Pülümür / TUNCELi yedi askerimiz şehit olmuş, yedi askerimiz sehit yaralanmıştır.
31 Mayıs 2007 Merkez / BiNGÖL dört vatandaşımız hayatını kaybetmiş, dört vatandaşımız ise yaralanmıştır.
27 Mayıs 2007 Mazgirt / TUNCELi Tunceli ili Mazgirt ilçesinde, iki köy arasındaki patika yola terör örgütü mensupları tarafından döşenen mayına basan bir vatandaş vefat etmiş yanında bulunan bir vatandaş da yaralanmıştır.
29 Mayıs 2007 Çukurca / HAKKARi terör örgütü mensuplarınca araziye yerleştirilen uzaktan komutalı patlayıcının patlatılması sonucu, bir askerimiz şehit olmuştur.
24 Mayıs 2007 Güçlükonak / ŞIRNAK altı askerimiz şehit olmuş, on askerimiz yaralanmıştır.
18 Mayıs 2007 Lice / DiYARBAKIR bir askerimiz şehit olmuştur.
15 Mayıs 2007 Dicle / DiYARBAKIR iki askerimiz şehit olmuş, beş askerimiz yaralanmıştır.
5 Mayıs 2007 Merkez / ŞIRNAK iki askerimiz şehit olmuştur.
3 Mayıs 2007 Lice / DiYARBAKIR bir askerimiz şehit olmuş, 3 askerimiz yaralanmıştır.
3 Mayıs 2007 Çukurca / HAKKARi bir askerimiz şehit olmuş, bir askerimiz yaralanmıştır.
2007 mayıs ayının basindan beri 21 askerimiz sehit olmustur, 5 vatandaş vefat etmistir. Bu tablo, ibret tablosudur ve çok ağalanacak bir tablodur. Erdoğan ve benzerleri sayesinde ve onların pasifist politik kararlarından da cesaretlenen PKK, faturayı yoksul ve de malum ailelere kesti. ne oldu sonra ne dedi askerlik yan yatma yeri degildir.
bilal erdoğan'da bir evlat demi ? Evlat!? Bunları kimler iyi bilir? Ana, baba olan ve gerçekten çocukları üzerine titreyenler iyi bilir. Ben eminim ki, Recep Tayyip Erdoğan'da, Mesut Yılmaz'da Tansu Çiller'de, Necmettin Erbakan'da, Erkan Mumcu'da bu tabloyu çok iyi bilir. Onların bilmediği nedir? Her geçen gün öldürülen askerlerimizin analarının, babalarının, karılarının, coluklarının cocuklarının yaşadığı evlat/baba/eş kaybetmenin acısıdır? Peki bu politikacıların çocukları için, ülkemizde böylesi bir yolda, yani PKK önünde kaybolmasın diye bir teşkilat mı vardır? Yoksa bu şahısların, ortak dayanışmaları mı söz konusudur?
Siirt'te okuduğu bir şiirden dolayı 26 Mart 1999 yılında 4 ay hapse mahkum olan AK Parti lideri Tayyip Erdoğan, yine Sirtli seçmenin verdiği oylarla Meclis'e girdi. Erdoğan, şimdi Başbakan.
Osmanlı döneminde Edirneli bir köylünün kapısına dayanan Sultan'ın subayları; "Padişahımız efendimiz Bulgara savaş açtı, oğullarından birini ver" derler. Büyük oğul gider, bir süre sonra "Vatan, millet sağolsun, oğlun cennete gitti" haberi gelir. Aradan zaman geçer, yine dayanırlar köylünün kapısına, "Padişahımız efendimiz Mısır'a sefer açtı, ortanca oğlanı ver" derler. Ortanca oğlanın ölüm haberi de Mısır'dan gelir. Derken yine gelip çalarlar kapıyı, "Küçük oğlanı da..."
Köylü hırsla bağırır: "Gidin o padişaha söyleyin, bende oğlan kalmadı artık! Benim şeyime güvenip, iki de bir ona buna sefer açmasın." *
ulkemizde yuce basbakanimiz, hasmetlimiz, efendimiz(!) tayyip erdogan'in; kullerinden yeniden dogmus bir ulusun, kendi bayragini temsil eden en buyuk sifatlardan birine sahipken sarf ettigi gaf. evet asker kogusunda yan gelip yatmamalidir, ona gore asker once tabutunda sonra mezarinda nur icinde yatmalidir; cunku kahpe bir terorist kursununa kurban gitmelidir sirf yuce basbakanimizin ailesini ecdadini korumak ugruna, cunku sayin(!) terorist basi abdullah ocalan'i siyasi emellerine ulastirmak en buyuk gayemizdir.
--spoiler--
butun bu seraitten daha elim ve daha vahim olmak uzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet icinde bulunabilirler.
hatta bu iktidar sahipleri sahsi menfaatlerini, mustevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
--spoiler--
efendim, bendeniz de çoğumuz gibi rte'yi eleştirmeye ve anti-propogandasını yapmaya bayılıyorum. lakin bunu özel bir amaç için değil muhalefet ruhum sebebiyle yapıyorum. ve bu askerlikle ilgili lafı da çok eleştirilmişti zamanında. ki ben de eleştirenlerin başındaydım, ancak amacım "aha bak nası da oy kitlesiyle oynadı" şeklindeydi. lakin şimdi düşünüyorum da belki de benim orduya ve askerlere yıllardır söylemek istediğim bir cümleyi söylemiş olabilir.(mi acaba?)
yani başbakan bu cümleyi ne amaçla söyledi bilmiyorum lakin aynı kelimeleri kendimce yorumlayınca benim de ifade etmek istediğim bir yere parmak basıyor. (ha üslubu çok çirkin orda hem fikiriz, hele sen başbakan olmuşsun, gülerler adama.*)
benim aklımdaki şuydu: yıllarca asker çocuklarının, askerlerin yakınmalarını dinledim. "biz olmasak sizi kim bekleyecek, canımızı veriyoruz vatan için" gibi. şimdi sert çıkıp da bir anda uludağ sözlük'ün -anlık persona non gratası olmak- istemem. ancak lafım askerliği bilinçli seçenlere. yani gariban erlere değil.
yahu bu mesleği seçerken sonunda ölebileceğinizi düşünmediniz mi? kim sizi zorla asker yaptı da kendi seçminiz olan mesleğinizden ötürü hava basıyorsunuz. ben yarın bankacı olsam, "ben bu ülkenin vatandaşlarının paraları için savaşıyorum. sabahtan akşama dirsek çürütüyorum" diye ahlanmaya hakkım var mı? yok. dolayısıyla askerlik mesleğini seçenlerin ahlamasına ve vahlamasına ben de askerlik yan gelip yatma yeri değil diyorum. öte yandan rte bu lafı gitti erler için de söylenmiş gibi anlaşılacak şekilde kullandı, onun tartışmasına bile girmiyorum. zira er olmak için kimsenin rızası alınmıyor. umarım anlatabilmişimdir, zira hiç uğraşamam persona non grata mrata olaylarıyla.
- efendim, ben aslında yan gelip yatma yeri derken hani böyle askerlerimiz kutsal görevlerini yaparken pek rahat değiller, şöyle ağız tadıyla bi yan gelip yatamıyorlar bile demek istedim, yanlış anlıyorsunuz siz de beni hemen.
+ bak sen..yemiyoruz usta bunları artık be, valla.
- deme ya, oy da vermezsiniz siz şimdi bana?
+ e tabi.
bundan önce kaç tane kurban bayramı gören rte, bu sene ne hikmetse şehit ailelerini hatırlamış ve 43 bin şehit ailesine bayram tebriği yollamıştır. aşağıda ki soruları sormazlar mı adama?
- geçen sene niye yollamadın? o kadar aileye o lafı ederken sonunu niye düşünmedin? delikanlı mısın? madem kasımpaşalı edasıyla söyledin, neden delikanlılığını devam ettiremiyorsun?
hele bunları şimdilik cevaplasın, daha bunun gibi bu konu hakkında 429 tane soru sorarım adama.