askerlik insanın bir türlü anlam veremediği ama aslağa unutamadığı saçma sapan olaylarla doludur ama bu olaylar aslağa unutulmaz hep hatırlanır ve heryerde anlatılır. adeta birer şeref madalyası dır.
örn :
koğuşta kız arkadaşy la cep telefonundan fantezi yapan bir arakadaşın başına gelen bir durum arkadaş bu vaziyette uzmana yakalanır saat 8:30 fln uzman önce fantezileri dinlerken sigarasını içer ardından arkadaş tabur binasını ördek adımla beni s.ken yokmu diye bağırarak dolaşır.
bal dök yala olan rütbeli kamelyası bendenizin mıntıka alanıydı. boru değil rütbeli kamelyası, herkese vermezler sen kısa dönemsin güzel yeri kaptın iyisin dediler, düşününce dedim ki burada ayvalık tostu falan yapıyorlardır herhalde, birde gittim ki bir masa etrfında 4 sandalye. bizimkinden farkı yerler fayanstı. dedilerki hergün yıka eyvallah dedim ve gariplik başladı. bir allahın kulu gelip oturmaz kirletmez ama ben her sabah deli tecavüzüne uğramış gibi cilala parlat yaptım. biri de desin ki oğlum yerler temiz bırak süpür sadece yıkama.
sonbaharda ağaçtan dökülen yaprakların toplanması. hiç unutmam, askerler bir ağacın dibinde toplanmış, ağaçtan durdurak bilmeyen, adeta musluk gibi akan yaprakları toplamaktaydı. "lan oğlum hepsi dökülsün, öyle toplayın,ne mal gibi uğraşıyorsunuz?" soruma askerlerden biri "komutanım, x başçavuş öyle emir verdi" diyince bastım kahkahayı ve "oğlum sizin askerlik bitmez" dedim.
...
+ulan bi gün ot istedi komutan
-ee abi
+keçi bokunu sardık verdik al sana ot die
-az değilsin abi
+değiliz tabi olum sonra adam içti kafa oldu çok beğendi nerden bulusunuz bunları fln dedi
-hadi ya
+tabi olum askerlik çok iyiydi ya
...
askerdeyken, kendisini bekleyen kız arkadaşını aldatabilmek buna bir örnektir. millet tek kişiyi zor idare ederken, söz konusu şahıs, ikisini üçünü birden askerde olmasına rağmen idare edebilmiştir. hayrettir.
kenan evranin darbeci zihniyetinden sonra gerçekleşmeye başlayan olaylar bütünüdür.helikopterle komutan geçicek diye 5-6 saat hazırolda bekletilen askerleri duymuşluğumuz var.
tezkere alacağınız gün, yolculuğa çıkacağınız saate nöbet yazılmasıdır.
tezkerenizi alacaksınız, hatta sabah bölük komutanından özel çarşı izni bile aldınız, bütün gün gezdiniz tozdunuz, akşam geldiniz bölüğe gece 23:00 te otobüsünüz kalkacak, artık son vedaları yapıyorsunuz, asker arkadaşlarınız ile son akşam yemeğini yiyeceksiniz, veda konuşmaları, son şakalaşmalar derken kolluk çavuşu gelip sürpriz haberi size söyler; 22:00-00:00 arasına nöbet yazılmıştır size.
bölük komutanına bakarsınız adam mesai bitince çıkmış, nöbetçi uzmana gidersiniz durumu anlatırsınız, uzman sizi anlar ama yarım: "ilk bir saat tut sonra başkası geçer", içinizden "ohaaa" dersiniz, ama dışınızdan terbiyeyi bozmazsınız, "komutanım benim en az yarım saat öncesinden otogarda olmam lazım, yoksa kaçırırım otobüsü" dersiniz, yanınızdaki arkadaşlarınız da size destek verir, nöbetçi komutan düşünür düşünür de düşünür(düşünecek ne var, acemiliğini yeni bitirmiş ustalık birliğine yeni gelen askerlerden birisine yaz nöbeti gitsin, ama işte askerdeki mantık meselesi) en sonunda "tamam bakarız bakarız" der ve gider, sen acaba ne demek istedi diye dumur olursun, ama nöbet saatine doğru yeni gelenlerden bir kurban seçilir ve nöbet ona tutturulur.
(benim başıma gelmedi ama tezkere günü bir arkadşımızın başına gelmişti)
o dakikan sonra kimse kendini tutamadı herkes gülmeye başladı komutan da dahil, tabi olay gün yüzüne çıktı, ceza olarak 5 km tam teçhizat koşumuza başladık tabi yazıcı da ceza aldı (makine yani) onu da bize verdi mutlu mesut koşumuzu tamamladık
Kıbrıs'ta askerlik yapıyorum. Herkes Kıbrıs'ta askerlerin yattığını söyler. Ben her gün 12km koşu yapıyorum bataryamla birlikte. Komandolar bile haftada 2 gün 3-5km koşuyor. Gelde bunu anlat insanlar inansın amk.