neden bilmiyorum fakat genelde söylemezler. Anlatıp duranlar genelde yalan söyler, skor iddia edenler kesinlikle kolpalıyordur. Sıcak çatışmada zaten kimin kimi vurduğu anlaşılmazken bundan skor yapmak imkansızdır. Güneydoğuda askerlik yapan ve sıcak çatışmaya giren birçok kişi tanıyorum, ikisi bana çok yakın insanlar ve ikiside aramızdaki samimiyete rağmen ne dertleşirken ne de başka bir durumda büanlatmazlar, sorunca çok detay vermezler. Uzun lafın kısası anlatanlara inanmayın.
çatışma karanlıkta olur ve yaklaşık 200 küsur metreden olur. kimse o karanlıkta kimi vurduğunu göremez.
terörist vurulsa bile ölülerini götürürler.
ölüsü bulunsa bile G 3 mermisi adamın üzerinde pek bulunmaz. parçalayıp çıkar gider.
mermi adamın üzerinden çıksa bile kimin silahından çıkan kurşunla vurulduğunu anlamak için kriminal inceleme gerekir ki her terörist için de bu yapılmaz.
zaten de gerek yok.
dürbünlü tüfekle gündüz gözüyle isabetli bir atış yapıp adamın kafasını patlatmadıysa,
ya da sağ yakalanmış bir teröristin kafasına sıkmadıya götünden sallayan insandır.
yalnız benim merak ettiğim bu başlığı açan kişidir. avlamak ne lan? insan mısın sen? dirisi ne kadar şerefsiz olsa bile senin nazarında, ölüsü icin daha seviyeli olmak gerekmez mi? saygı demiyorum, seviye. bu insanın kendi erdemliliğini, büyüklüğünü gösterir bu.
30 yıldır süregelen savaşta tarafların toplamda 40,000'den fazla hayat kaybettiğini göz önünde bulundurursak, yaklasık olarak 15-20 bin kadar daha kendisiyle aynı isi yapmıs kisi bulunan insandır.
kardeşini vurmasını emreden bir sistemin parçasıdır. suç sistemdedir; kendisinde değil. anakuzusudur. gün gelir dağdaki onu avlar; çeteresine bir çizgi de o atar. sen kaybedersin, ben kaybederim. sistem kazanır.
ayrıca; ömründe sinek öldürmemiş körpe; 20 yaşında bir katil olmuş olur. varın psikolojisini siz düşünün.
- abi anlatsana kaç terörist vurdun?
+ üç buçuk.
- üç tamam ama buçuk ne oluyor ya.
+ ya teröristlerle çatışma halindeydik, ben rpg ciydim arkadaşta da el bombası vardı. üçe kadar sayıp birlikte attık. terörist paramparça ama kimin öldürdüğü belli değildi. bizde paylaştık.
- süpersin.
yıl 1999, mevki tunceli ovacık, sıradan bir tatbikat düzenlenmektedir. Herhangi bir telsiz ihbarı veyahut nokta atışı yapılmış bir operasyon değildir. Amaç batıda yapılan arazi tatbikatlarının benzeri dağlarda yapılmaktadır. bendenizin de ilk tatbiki operasyonudur. ovacık aksu vadisinde dinlenme amaçlı mola verilmiştir. silah arkadaşlarımızdan 4 tanesi belirli yerlerde mevzilenmiş, biz dinlenen diğer askerlere göz kulak olmaktadırlar. Başımızda yüzbaşı, başçavuş, asteğmen ve 2 adet uzman çavuş bizlere komuta anlamında eşlik etmektedirler. askerler; 1,2,3,4.
1-komutanım ileri bakışta hareket var.
y- 3-4 siz kontrol edin. sen(yani ben) ve sen(keskin nişancı) avcı sağ ve avcı sol kolundan arkadaşlarınızı koruyun. -kısacası orada ki bütün arkadaşlarımıza görev dağılımı yapılmıştı-
3 ve 4 numaralı asker arkadaşlarımız sessiz bir şekilde ilerlerken avcı sol arkadaşımıza nerden geldiği belli olmayan bir mermi kafasına isabet etmiş ve olduğu yerde can vermiştir. korkudan dizleri titreyen ben elindeki koca silahla ne yapacağını bilemez halde olduğu yerde pusmuştur. evet 3 ay bunun eğitimini aldık. dağa taşa sıktık. kağıtları vurduk. boy hedefleri dağıttık ama onlar bize hiç karşılık vermemişti. ilk operasyonumda bir arkadaşım şehit düşmüş ve ben yerimden hareket edemiyordum. yanıma gelen istanbullu asteğmen beni kendime getirmek için okkalı bir tokat atmıştı ki askerde yediğim dayakta bundan ibaretti. hava karanlık olduğundan ikinci sıkılan mermide teröristlerin yerini saptamıştık. görüş mesafemizde değillerdi ve yaklaşmamız gerekiyordu. 3 aylık eğitimde gördüğümüz ilerleme düzeni ile teröristlerin bulunduğu mağarayı 100 metrekarelik alan içerisine almıştık. ağır silah mevzileri kurulmuş, ek ve g3 gibi silah kullanan diğer arkadaşlarımızda ufak çaplı oyuklarve kaya arkalarında mevzilenmişti. 3 kere teslim ol çağrısı yapıldı. 4. çağrı yapılırken teröristler tarafından yine ateş açıldı. orada ki bütün arkadaşlarım ve düşük rütbeli kadro yüzbaşının ağzından çıkacak kelimeyi bekliyordu ateş etmek için. Yüzbaşı telsizci arkadaşın yanında hararetli konuşmalarla merkezden gelen emirleri dinliyordu. En sonunda ağzından çıkan kelime şu oldu.
y-siktir edin. Atış serbest.
üzerimizde ne kadar cephane varsa-içimizde ki kin- hepsini mağaraya boşaltıyorduk. En son 3 el bombası atıldı içeriye. yüzbaşı mağaraya giren ilk kişi oldu. Temiz işareti verdikten sonra içeriye girdik. teröristlerin cesetleri paramparça olmuştu. cesetleri bir araya getirdiğimizde 6 terörist 2 si bayandı. Yüzbaşı telsizle operasyon sonucunu merkeze bildirdi. Terörist cesetlerini merkezden gelen sahra sıhhiye ekibi bizim gözetimizim altında topladı. Daha sonra vurulan arkadaşımızı almaya gittik. merkeze döndüğümüzde emirlere uymadığı için bölük komutanımız olan yüzbaşı askeri mahkemeye verildi. mahkeme sonucu olarak 1 hafta görevinden uzaklaştırma aldı. kendisi kurmay yüzbaşıydı ve kurmaylığı yandı. türk silahlı kuvvetleri çetin bir tuğ,tüm,kor,or generalinden olmuştu bu operasyonla.
efendim olay şöyle cereyan etmiştir. bir grup asker şırnak gabar dağında bulunan ve c tepesi diye adlandırılan bir yerden geri dönmekte iken dinlenmek için dururlar. bu esnada bir er (ki kendisi yeni askerdir) kayalarla cevrili bir yere oturur. o sırada üç adet terörist bu yeni askere ateş eder ve vururlar. 3 yerinden kurşun isabet eden askerimiz kendisini yere atar. ancak 3 mermi de şarjörlere denk gelmiştir. orada oylece yatar ve teröristlerin gitmesini bekler. konuşmalar işitir. sonra kayanın ardından sırıtan bir kafa görünür ve askerimizin yanına bir adet el bombası atıp kaçar. askerimiz hemen yerden fırlayıp kayanın arkasına saklanır. bomba patlar ve elemanımız o sırada boynundan, kalçasından ve sırtından yaralanır. kayaların arasında patlamanın etkisi ile bir delik açılır ve bu delikten teröristler görünmektedir. askerimiz tüfeğini doğrultur ve ateş eder. bir terörist alnının tam ortasından vurulup oracıkta cehennemin dibini boylar. askerimiz diğerlerine de ateş eder ancak kurşunu biter. diğer şarjörlerde kurşun yedikleri için yerlerinden çıkmazlar. bu yuzden diğer iki terörist olay yerinden kuyruklarını kıstırıp kaçarlar. olayın cereyan ettiği yerde askerliğini kısa dönem * olarak yapan bendeniz bu olayı bizzat yaşayanından olmasa dahi gögü tanıklarından dinlemiş olup ölen teröristin ve kurşun delikli yeleğin resimlerini bizzat gözlerimle görmüş bulunmaktayım. bu askerimize 75 gün hava değişimi, bir miktar para ödülü ve madalya ile psikolojik destek verilmiştir.
olaylar ve şahıslar tamamen gerçektir.
elbet askere gittiğinde birilerini öldüreceğini düşünmemişsindir. lakin pusuya düşürülmek, gecenin zifiri karanlığında [buraya bir parantez açmak istiyorum. cünkü zifiri karanlık dediğimiz kavram büyük bir çoğunluğu büyük şehirlerde yaşayan sözlük ahalisine ancak laftır. zifiri karanlık öyle bir karanlıktır ki, elinde tuttuğun silahın namlusunu bile göremezsin] gökteki yıldızları gölgede bırakacak bir mermi trafiğinde nereye, kime, neden sıktığını düşünmezsin.
yapman gereken tek şey, sana gelen mermilerin çıkış noktalarına doğru fırsat buldukça tetiğe basmaktır. o esnada ne ananı düşünürsün ne babanı, sevdiğinde gelmez aklına. tek hedef sana mermi sıkanlara sıkmaktır.
nasıl sivil hayatında birisi sana fiili bir saldırı yaptığında senin de içinde ona karşı bir zarar verme isteiği doğarsa, dağdada aynısını yaşarsın. sıkmaz zorundasındır.
birilerini vurursun vurmazsın o şans. evet şans...
şanslıysan vurursun karşındaki düşmanı. vurursun ki o seni vuramasın.
sanılanın aksine askerde insan öldürmeyi öğretmezler. genelde eğitimler, pusudan çıkma, gece intikalde yapılması ve yapılmaması gerekenler, operasyon sırasında kendi güvenliğini nasıl alacağın öğretilir.
kimlğinde büyük ihtimalle türkiye cumhuriyeti vatandaşı yazan bu terörisitler cehaletinden, kandırılmışlığından dağa çıkmış, batının kardeşi kardeşe öldürmek politikasının oyununa gelmiş ve masum bebeklerin kafasına sıkacak kadar insanlıktan çıkmış,33 silahsız eri katledecek kadar pisleşmiş, yarbayımı, üsteğmenimi, astsubayımı, uzman çavuşumu, anasının helalliğini alıp askere gelmiş kınalı kuzucuk erlerimi mayın denilen kahbenin dölü bir icat ile öldürmüşlerdir. asker ise kendinin başlatmadığı bir savaşı, ülkenin bekaası, bayrağının gururla dalgalanması için görevini yapmıştır, yaşamak için öldürmüştür.
bir kar yağar ince ince
komandonun hali nice
bir operasyon var bu gece
vur vur dağcı komanda
acemi birliğinde bu mısraları söylediği zannedilen kişidir. lakin jandarma komandolar hiç bir zaman yürüyüş kararı sayma eğitimi görmezler. Onlar sayı da saymazlar. Onların asıl işi sessizliktir. Dağda terorist kovalayanları ise askerlikleri bittiğinde bunu meziyet olarak anlatmazlar.Sivilde de sessizdirler. Anlatanlar genelde başkalarının anlattıklarını anlatırlar.
Ailesini, sevdiklerini ve birçok masum insanı, belki bilinçli belki de bilinçsiz bir şekilde koruyan insandır. Yarınlarda anılacak olan isimsiz bir kahramandır. şehit olduysa anasının yüreğini bir nebze de olsun soğutmak için neden yaratan erdir.
yola çıkmış tren katar katar nefret taşıyor sınıra. bir yerden sonra tren bile gitmez olur daha doğuya. o kocaman çelik kutu bile kara dumanını içinde saklar kimse görmesin, bilmesin diye. sonrasında haki tenteli dev tekerlekli kamyonlar gelir trenden inenleri dağa emanet etmeye. gözyaşlarını tutamaz pek çoğu... karanlıktır, soğuktur, kasvetlidir hava. arka arkaya silah sesleri duyulur. sanki bir bir isimlerini sayıyordur namludan kurtulan mermiler. "hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır" en ücra hattında ülkenin. müdafaa ise ne hattındır ne de sathın. anaların yüreğidir korunan, babaların uykusuz geceleri. herkes kendi annesini, babasını, kardeşini üzmeme derdinde, sırtında taşır onları derin siperlerde. işler orda değişir. siperde erkek olur keskin nişancı oğlanlar. sırtını kuytuya verip başının üstünden geçen izli mermileri yıldıza benzetip dilek tutmaya başladıklarında anlarlar düşmanın ne olduğunu. hiç görmediği kardeşi(!) elinde amerikan makinesi ile alev kusar üzerine. siperde değişir işler. bilmezken karşıdakinin ne olduğunu, ne için savaştığını "kardeş kardeşe düşman mı olur?" diye soran delikanlı, birden bire anlar anasının babasının endişesini. onları şehit anası, şehit babası yapmamak için gelmiştir oraya. çıkar siperden doğrultur mermiyi boşluğa ve o da aydınlatır geceyi kavisli beyaz çizgilerle. görmese de nereye sıktığını anlar sesinden bir göğüse girip girmediğini. hiçbir şeyi anımsamasa bile o sesi duyar her gece rüyasında. yine de yaptığı şeyin doğru olduğunu bilir, ata'nın vasiyetini yerine getirmenin huzuru ile gerekirse siperden çıkar üzerine ateş böceği gibi uçuşuan mermilerin arasına. yine de yıkılmaz yere. bilir ki daha toprağa düşmeden cansız bedeni ruhu cennete varmış olacaktır.
bir de katil olmak var sonunda, faşist olmak. ona katil gözüyle bakanlara bakmamak var. büyümek var tezkere yoluna çıkana kadar... olgunlaşmak.
soranlara gülümser geçer, sen katilsin diyenlere de gülüp geçtiği gibi. anlatmak istese bile anlamaz ki orda olmayan. o "kulak kesmek çok vahşice, kardeş kardeşe kurşun sıkıyorsunuz, cesetlerin önünde fotoğraf çekmek çok ayıp, onlar da insan..." diyenlere kızmaz bile. dedik ya olgunlaşır tezkere yolunda. 1987 kılıçkaya köyü katliamını hatırlar, siirt'deki bombalı saldırıları hatırlar, 1989'da tunceli'de öldürülen 3 öğretmeni hatırlar, 1992 yılındaki cizre baskınını hatırlar, ölen 8 tane bebeği hatırlar, mardin ve diyarbakırda'ki bombaları hatırlar, şehit olan 9 asteğmeni 14 eri hatırlar, 1994 yılında tuzla istasyonundaki bombalı saldırıyı hatırar, dağda şehit edilen yüzlerce askeri hatırlar, 1995'de şırnak'da öldürülen kadın ve çocukları hatırlar, gazetelerde göğüsünün ortasındaki mermi deliği ile boy boy fotoğrafları çıkan 6 aylık bebeği hatırlar, istanbul'daki intihar saldırılarını hatırlar, eşini dostunu, akrabasını arkadaşını kaybedenlerin toz toprak ve kan içindeki korku dolu yüzlerini hatırlar, anakara'daki patlamaları hatırlar, dağdayken yanında şehit düşen yüzbaşısını hatırlar, daha kendiyle aynı yaşta, gencecik omuzlarında 2 yıldız taşıyan üsteğmenin eşi ile annesinin ağlamadığını gördüğü cenaze merasimini hatırlar...
ikisi de ölmemek için ateş eder, ikiside ölür ama, hala şehit haberleri gelmekte. yalnız insan ne olursa olsun insani duygularını yitirmemeli. elbette vatanı için çıkar aslanlar gibi çatışır, öldürür gerekirse ölür! bu vatan içindir.
ama kulak kesmek, cesetlerin önünde poz vermek caniliktir, katilliktir. herşeyi geçin şehit diyoruz, şehitlik islam dininin inanışıdır, islam dininde var mı böyle bir şey?
ha çok meraklısınız kulak toplamaya, yolu söylemeye gerek yok. alın elinize silahınızı bıçağınızı, önce öldürün sonra kulak keser kolleksiyon yaparsınız...