Babamın kendimi bildim bileli anlatmaktan yılmadığı anılardır. Adam bu anılar için zihninde 10 terabaytlık yer açmış anlat anlat bitmiyor sanırsın kore gazisi.
askere gidenler bilir. askerlerin olur olmaz her yere şafak atma huyu vardır. yer gök şafak sayılarıyla dolar. şerefsizin biri de askeriyede kendi halinde takılan bir köpeğin üzerine sprey boyayla şafak atmış. komutan eğer bunu yapan ortaya çıkmazsa bütün birliğin çarşı iznini yaktım dedi. ben de çavuşum. ne yapıp edip bulmam lazım kimseden ses çıkmıyor. bir gece herkes uyurken dolapları, bildiğimiz zula yerlerini karıştırdık ve sprey boyayı bulduk. o da suçunu hemen kabul etti. kendisine terhis olana kadar köpeğe bakma cezası verdik. iş tatlıya bağlandı.
Lisede askerden yeni gelen hocamıza askerlik anılarını anlatması için ikna edip dersleri kaynatıyoduk. Sadece askerlik anılarını anlatmasıyla 3 sene ders kaynattık.
Tam da su an bir arkadasım anlatıyor. Yaz yaz bitmiyor bakalım ne cıkacak altından.
Bu erkekler neden surekli askerlik anısı anlatma pesinde anlayamıyorum. Hayır bi ayda ne yasamıs olabilirsin ki arkadasın izinsiz havlunu mu kullandı ne oldu.
benim askerlik yaptıgım dönemde fotoğraflar analog makinelerle çekiliyordu. hiç unutmuyorum, acemi birliğine gittiğimin ilk günleri, nasıl yaptıysam adı i... olan bölük başçavuşuna gay oldugumu söylemiştim. bana eğer pembe tezkere almak istiyorsam bunun için cinsel ilişkiye girerken yüzüm görünür şekilde bir fotoğraf çektirip getirmem gerektiğini söyledi. hatta 'tertiplerin arasında hoşlandıgın asker varsa ona söyle, onunla cinsel ilişkiye girerken bölük fotoğrafçısına fotografını çektir' diye de öneride bulunmuştu. olmadı tabii, ben çürük raporu almadım, 16 ay askerligimi yapıp evime döndüm. başlıgı görünce bu anımı hatırladım.
Aslında anı değil; buradaki bürokrasinin mutlaklığı açısından minicik bir detay.
Er gazinosundaki faraşı bir askere zimmetledik. Zimmet kağıdı falan düzenlendi. Teslim edildi.
Evet faraş.
bir gün askerde 2-4 nöbetindeyim. gündüzden bi söylenti dolandı "terör eylemi bekleniyor nöbetlerde ayık olun" diye.
Allah'ın Manisa'sında tam donanımlı alaya nasıl saldıracaklarsa artık çok düşünmedim o yönünü, eller tetikte nöbetteyim. Acayip gerginim. Önümde de üzüm tarlası.
Bi haşırtı geldi tarla tarafından. Boş şarjörü çıkarttım, doluyu taktım, kurma kolunu çektim, bıraktım. Nişan alarak ilerliyorum haşırtıya doğru. Bi çalılık var tam dikenli tellerin önünde. Çok net oradan bi haşırtı geliyor. Ben de mal gibi gidiyorum o yöne.
Dayanamadım bağırdım"KiMSiN!" dememe kalmadı daha "Ki" demiştim ki bi tavşan, ama abartmıyorum 50-60 cm vardır, bi fırladı çalılıktan tapır tapır koştu kayboldu.
Annskim tavşan kere dedim looney tunes mu çeviriyoruz burada pezevenk gecenin köründe ne işin var hayatımda ya amk tavşanı
bi sefer de 4 kişi haşırtı geliyor diye kaplumbağayı yaylım ateşe tutacaktık onu da başka gün anlatayım diycem de anlatmış kadar oldum neyse
çok var be yani dolu dolu 15 ay ister istemez bir sürü anı biriktiriyor insan. bir iki tane döküleyim madem.
acemi birliğindeyiz 65 gün yapmıştım yanlış hatırlamıyorsam. eğitimler, not almalar, anfide dersler falan günler geçip durdu. gün geldi çattı. 3 nokta talim atışı. tabi elimizde 80'lerden kalma g3'ler var. he bu arada jandarma eğitim taburundayız not düşeyim. neyse hepimiz alanda bekliyoruz komut geldiğinde koşa koşa atış alanına gidilip mevzi alınıp ateş ediliyor buraya kadar her şey normal.
sıra bana geldi. neyse koştur koştur gittim mevzi aldım nefes kontrol falan feşmekan 3 atış yaptım. üçgen olmadı ama üç fişek de birbiriyle sıfır mesafe yanyana isabet etmiş. güzel atış yani. tertemiz. aynı noktaya 3 kez isabet etmek gibi bir şey. neyse atış bitti koştuk hedefin önüne komutan bekliyoruz. komutan soldan teker teker bakıyor. bu olmuş, bu olmamış, senin atacağın fişeğin amk, aferin olum güzel falan sıradan geçiriyor sıra bana geldi. hedef kağıdına baktı. aferin asker dedi. benim göt tavan. tavan ne kelime, stratosferde falan geziniyor mabad o derece.
buraya kadar iyiydi. asıl mesele burada başlıyor -_-
neyse komutan düdük çaldı. sandım ki biz tekrar atış yapacağız ne biliym amk. tekrar yattım mevziye bam bam 3 tane attım. bu sefer üçgen oluştu. 3 fişek de hemen hemen birbirlerinin içindeydi. ohh dedim kaptık komutandan aferini... neyse komutan soldan saya saya geldi...
sıra bana gelince hedef kağıdına baktı sonra bana dönüp sağlam bir tokat çaktı;
k: ulan it herif sen zaten az önce başarılı atış yapmadın mı?
m: yaptım komutanım!
k: yarraaaam ne diye tekrar atış yapıyorsun artist!?
m: komutu bilemedim komutanım, benim hatam
k: siktirgit lan!!!
güzel adamdı, allah'ı var güzel adamdı. ama tokat sertti. epey sertti, sarsmıştı. iyi vurduydu.
bir tane daha gelsin madem...
şimdi uzman jandarmalar vardır askeriyede. rütbe olarak astsubaylardan alttalar. ama 7 kademeye kadar kademe alabiliyorlar bildiğim kadarıyla. ve bu 7 kademe 21 yıla falan tekabül ediyor yanılmıyorsam. yanılıyorsam da düzeltin.
neyse ben bunların çok iyiliğini gördüm. askerliği yapalı 10 seneyi geçti hala daha karakoldaki uzmanlardan biriyle iletişimimiz devam eder. yazar çizeriz birbirimize. neyse konuya dönelim.
bir uzman vardı acemi birliğinde ama bizim acemi birliği öyle bir yerdi ki ben memlekette ilçeye sülüs almaya gittiğimde sülüsü veren sivil personel bana "gözün aydın tatil yerine gidiyorsun" demişti. tabii tatil yeri dediği yer bizim için değil... doğudaki rutin şark görevini yapan subay, astsubay ve uzmanlar için tatil yeriymiş sonradan öğrendik. gerçi sıkıntılı da geçmemişti acemilik bizler de bir nevi onlarla askercilik oynadık işte.
velhasıl kelam evet bir uzman vardı. 7 kademe. güneydoğudan gelme. kafayı kırmış. cidden kırmış. asker canlısı, askerini acayip seven bir adamdı. onun takımında değildim ben. ama sağolsun nöbet günlerinde herkesi odasına çağırır cep telefonunu verir ailelerini aratırdı. müthiş güzel bir adamdı. hee unutmadan 7 kademe dedim ama burada bir nüans var defalarca tenzil-i rütbe almış biri bu. yani kolundaki kazıklar 7 kademe değildi.
acemi birliğinde günler çabuk geçer. insan farkında olmaz ama cidden çabuk geçer. bizim de günlerimiz çabuk geçti. geldik yemin töreni provalarına. provalarda tugay komutanlığı tribünde olur ve provalar aslına uygun yapılır. gel gelelim bizim bu kırık uzmanın provalar sikinde bile değil. adamın olayı kendini kovdurmak. detayını aşağıda yazacağım. neyse provalar başladı. uygun adım yürüyoruz takım komutanları sağ başta falan. bu kırık uzman tribün önünden geçerken tribünden megafon sesi;
komutan: x uzman şapkanı düzelt, gözlüğü çıkar, selamını da düzgün ver!
yürüyüş devam eder. tur tamamlanıp tribün önüne geldiğimizde;
komutan: x uzman selam diyorum selam düzgün ver!
bizim kırık uzman dua etme pozisyonundaki eliyle asker selamı veriyordur çünkü.
bizim kırık uzman kırmızı tipo bir araba kullanırdı ama kolunda rolex saat vardı. sonradan öğrendik olayın aslını astarını. güneydoğu'da bir baskında bu bir evi basıyor. timiyle beraber. baskın süresince tim etrafa dağılıyor. kontrol, arama, tarama faaliyetleri falan. sonra tim toplanıyor. buna emir geliyor geri çekilin diye. bu geri çekilemem etrafta askerim var diyor. çekilirsin, çekilemezsin derken çekilmiyor. emre karşı geliyor. geride tek bir asker bırakmadan oradan tertemiz ayrılıyor.
tabi teröristlerin çantalar dolusu paralarıyla... (biz böyle duyduk, böyle işittik artık ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem ama rolex çakma değildi ve kısa süre sonra araba değişti. hee unutmadan bir de o paralar o time dağıtılmış diye duymuştuk. ki öyleyse helal olsun uzman).
elini uzatan yüzbaşının eli sıkıldıktan sonra yüzbaşının demin sikimi tutmuştum lan lsna hıahahahah diye gülmesi üzerine “ben de sıçtım yıkamadım komutanım sıkıntı yok” demiştim.